Sel Yayıncılık’tan çıkan ve iki baskı yapan Yürümeye Övgü’de tarih boyunca insanlığa ilham kaynağı olmuş onlarca düşünürün yürüyüş üzerine söylediklerini kendi hikayesinin arasına serpiştirir Breton. Birkaç sayfayı geçmeyen bölümlerin her birinde farklı bir yönünü ele alır yürümenin. Acelesi olmayan, varacağı yeri değil de yürümenin kendisini amaçlayan yürüyüşçüyü ‘aylak’ olarak anlatır. Rousseau’nun, Rimbaud’nun, Kazancakis’in bu eyleme atfettiği değerden dem vurur. Kitabın başında tarih boyunca yapılmış uzun keşif yürüyüşlerinin, yürüyüşçünün kendini yeniden tanı(mla)masındaki etkisini anlatırken, ortalardan itibaren gözü bugüne, şehirliye kayar. Modernitenin duvar diplerine ittiği yürüyüşçüyü, modernliğin kendisine “nanik yapan” bir başkaldıran olarak gösterir.
Kitabı benim için bu kadar özel kılan da Breton’un bu tavrı, bu bakışıdır. Modernitenin kişinin hareket özgürlüğüne koyduğu engellerin farkındadır yazar ama odağını yürüyüşçeye çevirmiştir, şikayet etmektense bakışını değiştirir betona boyalı kentlere. Şehirde, sınırları kaldırımlarla çizilmiş yürüyüş alanlarını katederken kendi bedeninden; fakirlik, iş problemleri gibi gündelik hayatın dayattığı temel sorunlardan uzaklaşıp kafası açılan, yürürken karşısına çıkan herhangi bir nesne üzerine düşünen, yol kenarlarındaki detayları keşfeden bireyi hayranlıkla anlatır. Yürüyüş esnasında maruz kaldığımız koku, görüntü ve seslerle tekrar yarattığımız mekânlar büyüler onu. Kaldırımları kemiren sokakları, ansızın ortaya çıkıp şehirlinin maskesini düşüren, onu saçak altlarına ittiren yağmuru anlatır. Gecenin sildiği sınırları, getirdiği bilinmezliği. Bakanın gözleriyle öznelleşen kentleri…
Çıktığım tek bir yürüyüşün bir başkasına benzeyeceğini bilsem ben de soğurdum yürümekten. Ama durmadan değişiyor şehrin dokusu. Sokakta attığım her adım yaşamın sonsuzluğundan rastgele bir kare sunuyor önüme. Kitaplardan öğrendiklerimi bazen özümsüyor, bazen yenileriyle değiştiriyorum adım attıkça. Farkına masa başında asla varamayacağım yüzlerce detay şekillenip ait olduğu yere yerleşiyor zihnimde. Bazen kaldırımsız bir sokakta duvar kenarında durmuş, önüme çıkan arabanın geçmesini beklerken Breton geliyor yine aklıma: “Yol yere kazınmış bellektir.”
Yürümeye Övgü
David Le Breton
Sel Yayıncılık
2003-2010
Deniz Aytekin
Yeşilist
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…