Yeşil Düşünce Derneği‘nin bir geleneği haline gelen ancak pandemiyle geçen iki yılın ardından ilk kez düzenlenen Yeşil Kamp’ın ikinci gününe uyanıyoruz. Üzerimize çöken çadır sıcaklığına rağmen ayağa kalkıp yeni bir güne başlıyoruz. Önümüzde oldukça çeşitli etkinlik ve atölyeler var.
Yeni iklim inkarcılığından, Türkiye’de iklim aktivizmine; memleketin şarkılı tarihinden, kitap takasına kadar birçok farklı alanda söyleşi ve etkinlikler gerçekleştiriliyor.
Kamp için öyle çok etkinlik ve atölye düzenlenmiş durumda ki kampçılar denizle etkinlik arasında sürekli bir koşuşturma, bir yetişme halindeler. Bir de tabi üç öğün yemek araları var. Kahvaltıda masalarda iklim krizi, iklim adaleti, ekoloji çalışmaları, su yönetimi ve aktivistlik üzerine konuşuluyor.
Kahvaltı masamızda genç iklim aktivistleri Melisa Akkuş ve Resul Hüseyinzade var. Akkuş ve Hüseyinzade Türkiye’deki siyasal partilerin iklim krizi üzerine herhangi bir eylem planları olmamasından dem vuruyor.
Dünyanın net sıfır emisyon hedefine ulaşması için verilen tarih olan 2050’ye işaret eden gençler, Türkiye’deki mevcut siyasetçilerin 2050 hedefini göz önünde bulundurmak için oldukça yaşlı olduğunu söylüyor.
Akkuş ve Hüseyinzade “Şimdi değilse, ne zaman?” diye soruyor ve Akkuş ekliyor:
“Benim hedefim dünyayı kurtarmak. Bunu yapacağıma eminim.”
Cümlenin etkisi önce masadaki herkesi bir geçmişe götürüyor ve sessizlik… Hızlı bir taramanın ardından umudun güzelliği üzerine konuşuluyor.
Akşam da Yeşil Kamp’ın konusu “Türkiye’de İklim Aktivizmi”. Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Özlem Teke Taşdemir, Greenpeace Akdeniz’den Sevil Turan, iklim aktivisti Melisa Akkuş ve Resul Hüseyinzade konuşmacılar arasında yer alıyor.
Taşdemir, Türkiye’de oluşan genç iklim aktivizmine işaret ederek “İklim inkarcılığı üzerinden şekillenen on yıllar var. Neoliberal sistem iklim krizini unutturabilmek, farklı yollara saptırabilmek, büyüme odaklı ekonomi politikalarını sürdürebilmek için aslında böyle bir krizin olmadığına inandırmayı farklı inkarcılık biçimleriyle aslında bir miktarda başardı” diyor.
İklim krizine karşı harekete geçmek açısından Türkiye’ye de büyük sorumluluklar düştüğünü belirten Taşdemir’in, “Belli bir yaşın üzerindeki kuşaklar, gelecek kuşaklara borçluyuz. Onların böyle bir sorumlulukla yüzyüze gelmeleri hiç adil değil” ifadelerinin ardından genç aktivistlerden Akkuş şunları söylüyor:
“Bizim daha kapsayıcı, erişilebilir, yüksek katılımlı bir iklim hareketine ihtiyacımız var.”
Aktivizm üzerine konuşmalar akşam yemeği masalarında da devam ediyor. Bu kez yemeğin ardından müzik tarihçisi ve yazarı Murat Meriç’in ‘Şarkılı Memleket Tarihi’ başlıklı sunumuna yol alıyoruz.
Aslında başlık etkinliği tam anlamıyla özetliyor. Meriç ülkenin başından geçen olayları, şarkılara türkülere dokunan olağanüstü hallerden geçtiği tarihini ezgilerle anlatıyor. Öztürk Serengil’in “Unutttun Bizi Süleyman”ından Duman’ın “Eyvallah” şarkısına kadar iki saate uzanan oldukça çeşitli bir müzik dinletisi ve anlatısı gerçekleştiriyor.
Kampta gece ve kampçılar denize… Ardından yeni bir güne uyanıyoruz, yeni etkinliklere yol alıyoruz.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…