Fotoğraf: Shutterstock
Bugün yayınlanan yeni bir rapora göre plastik atıkları yönetmek için yapılan yakma ve kimyasal dönüşüme yatırım gibi işlemler yüksek hacimlerde tehlikeli atık ve toksik emisyon üretiyor.
Plastik Atık Yönetiminin Tehlikeleri isimli rapor, hem mekanik hem de kimyasal geri dönüşüm planlarına yapılan yatırımların dünya çapında büyüyen plastik kirliliği sorununa etkisinin çok az olacağını ortaya koyuyor.
Ayrıca bu işlemlerin topluluklarda toksik kimyasallara maruz kalmayı nasıl artıracağına dair ayrıntılı bir açıklama sunuyor.
Raporun ortak yazarı ve Uluslararası Kirleticileri Ortadan Kaldırma Ağı’nda (IPEN) Politika Danışmanı Lee Bell, “Plastik atık için mevcut hiçbir yönetim planı dünyanın büyüyen plastik kirliliği krizini hafifletmeye muktedir değil” ifadelerini kullandı.
Tüm yöntemlerin toksik katkı maddeleri nedeniyle tehlike oluşturduğunu ifade eden Bell, “Endüstrinin çeşitli geri dönüşüm planlarını savunması, plastik düzenlemelerini ve artan plastik kirliliği sorununu engelleme çabalarını savuşturmak için tasarlanmış bir pazarlama taktiğidir” dedi.
Bell’e göre plastik kirliliği ile mücadelenin tek yolu plastik üretimini ve tüketimini temel kullanımlarla sınırlamak ve plastiklerde kimyasalların kullanımını ortadan kaldırmak.
Plastik kirliliği şu anda bir sorun ancak önümüzdeki yıllarda etkisi iyice artacak. Rapor, karbon emisyonlarını düşürmek için petrokimya endüstrisinin yakıtlardan kimyasal ve plastik üretimine geçeceğini ve bunun sonucunda plastik üretiminin katlanarak artacağını öngörüyor. Raporda 2016 yılında üretilen 335 milyon ton plastiğin 2050 yılına kadar 1 milyon 800 bin tona çıkacağı belirtiliyor.
Raporda ayrıca, 1950’lerden bu yana üretilen 8 milyon 300 bin ton plastiğin yaklaşık dörtte üçünün atık haline geldiği ve mevcut uygulamalar değişmezse 2050 yılında 108 milyon ton plastik atığın düşük gelirli ülkelerde çöpe atılacağı veya yakılacağı söyleniyor.
Uluslararası Pelet İzleme (IPW) ve Uluslararası Kirleticilerin Önlenmesi Ağı (IPEN) tarafından yayınlanan rapor, plastik geri dönüşümünün dört yönünü inceledi:
Kimyasal geri dönüşüm yeni plastik yapmak için kullanılabilecek hammade ve polimerleri oluşturmak adına atık plastikleri parçalarken kimyasalları veya ısıyı kullanıyor.
Rapor, bu yanma ve kimyasal süreçlerin nasıl tehlikeli dioksin emisyonlar ve ham, kirlenmiş hidrokarbon yakıtlar ürettiğini detaylandırıyor ve bu süreçte harcanan büyük miktardaki enerjiye dikkat çekiyor.
Ek olarak, bu yaklaşım kullanılarak üretilen plastikler, fiyat açısından bakir plastikle rekabet edemiyor ve bu nedenle çıktının ham yakıt olarak yakılması daha olası. Kimyasal geri dönüşüm, büyük tehlikeli atık akışları yaratma potansiyeline sahip.
Bu süreçten üretilen yakıtlar yakıldıklarında endokrin bozucu kimyasalları ve diğer toksik katkı maddelerini atmosfere salacak. Her ne kadar kimyasal dönüşüm savunucuları toksik katkı maddelerinin işleme sırasında atık plastikten “ayrılabileceğini” iddia etse de rapora göre bu süreç yüksek hacimli tehlikeli atık oluşturacak.
Plastik atık stokları dünya çapında benzeri görülmemiş oranlarda büyürken, birçok savunucu, fosil yakıtların ‘yerine geçmesi’ ve petrol, gaz ve kömür çıkarımını dengelemek için plastik atıklardan türetilen yakıtların benimsenmesi için bastırıyor.
Gerçek şu ki, birkaç durum dışında hepsinde ortaya çıkan ürün, hidrokarbon yakıtı veya ‘atık’ yerine ‘ürün’ olarak yeniden markalanan paketlenmiş bir plastik atık formu.
Rapor, bu uygulamaların verimsiz, kirletici ve ekonomik olmadığı sonucuna varıyor. Benzer şekilde, yakma fırınlarında ve çimento fırınlarında plastik atıkların “alternatif yakıtlar” veya “atık türevli yakıtlar” olarak yakılmasından elde edilen enerjinin geri kazanılması, toksik emisyonlara, toksik küllere, yüksek yoğunluklu karbon salımlarına ve kaynakların israfına neden oluyor.
Plastiklerin yalnızca küçük bir yüzdesi, geleneksel mekanik geri dönüşüm yoluyla geri dönüştürülür. Geri dönüştürülen plastiklerin çoğu, son geri dönüşümü kirleten ve kalitesini düşüren yeni plastik ürünlerin üretiminde kullanılması zor olan toksik kimyasal katkı maddeleri içerdiğinden yakılır veya çöpe atılır.
Sonuç olarak, bromlu alev geciktiriciler ve kalıcı organik kirletici (KOK) katkı maddeleri ile kirlenmiş büyük miktarlarda plastik atık, genellikle gelişmekte olan ülkelerde, çöplüklere veya yakma tesislerine gönderilir.
Plastiklerin taşınması, temizlenmesi ve öğütülmesi süreci de çalışanları tehlikeli toz ve buharlara maruz bırakır. Tüm süreç, geri dönüşümün toksik etkisini ele alma sorumluluğunu plastik üreticilerinden uzaklaştırarak, geri dönüştürülemeyen veya yönetilmesi zor birçok plastiği işlemek için mücadele eden geri dönüşümcülere aktarıyor.
Plastiklerdeki kimyasal katkı maddeleri, mevcut tüm geri dönüşüm yöntemleri arasında en tehlikeli yöntemi ifade ediyor. Plastiklerde yer alan katkı maddeleri arasında renklendiriciler, plastikleştiriciler ve UV stabilizatörleri ve bitmiş plastik ürüne belirli özellikler kazandırmak için kullanılan diğer kimyasallar bulunuyor. Bu kimyasalların çoğu zehirli.
Örneğin, yaygın olarak kullanılan bir UV stabilizatörü UV 328, dünyanın en zehirli kimyasallarından biri olarak tanımlanmış ve Stockholm Sözleşmesi tarafından düzenlenmeye aday KOK olarak listelenmişti. Bu kimyasal, plastik atıklarda yaygın olarak bulunuyor ve IPW tarafından yürütülen bir izleme programına göre dünya okyanuslarında ve sahillerinde yer alıyor.
Raporun ortak yazarı ve tehlikeli kimyasallar ve plastikler konusunda önde gelen bilim insanı Prof. Shige Takada, “Plastiğin zehirli kimyasallarını dünyanın okyanuslarında, kıyılarında ve izole kutup bölgelerinde buluyoruz. Balıklar ve deniz kuşları, bu toksik UV stabilizatörleri ile kirlenmiş plastik atıkları yutar ve besin zincirinde birikir” dedi.
Bu durumun çok endişe verici olduğunu belirten Takada, “Uluslararası alanda yasaklanması gerekiyor. Çalışmalarımız, plastik atıkların durağan olmadığını, küresel ekosistemleri etkileyen toksik katkı maddelerini binlerce kilometre öteye taşıdığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Rapor üç tavsiyeyle sona eriyor:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…