Uzun vadeli ve maliyetli uyumlaştırma
1998 yılında yayınlanan ilk rapor, Türkiye’nin çevre mevzuatının, standartlar, izleme gerekleri ve ölçüm yöntemleri bakımından, Avrupa Birliği’nin çevre mevzuatından çok farklı olduğu ve Türkiye’de çevre koruma düzeyinin arzu edilenin uzağında yer aldığı tespitiyle açılıyor. En kötü sorunların endüstriyel ve kentsel kirlenme ve kıyıların ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi alanlarında olduğuna ve endüstriyel kirlenme, tehlikeli maddeler, genetik olarak değiştirilmiş organizmalar, nükleer güvenlik ve çevre hakkında bilgiye erişim alanlarında eksikliklere vurgu yapılıyor. Atıklar, havanın ve suyun korunması, doğa koruma ve çevresel etki değerlendirmeleri ile ilgili olarak müktesebatın kabul edilmesi yönünde çaba sarfedildiği fakat müktesebatın benimsenmesinin uzun vadeli bir konu olduğu ve büyük ölçekli yatırımları gerekli kılacağı ifade ediliyor. Komisyon,Türkiye’deki çevre koruma düzeyinin Avrupa Birliği’nin düzeyine yaklaştırmak için strateji teklifi olarak idari ve mali işbirliğini, yasaların yakınlaştırılmasını öneriyor ve bunun için ulusal bir plan hazırlanmasının kararlaştırıldığını duyuruyor.
2000’lerde uyumlaştırma için sınırlı reformlar
Çevre konusundaki çabalar Türkiye’nin AB’ye uyum için diğer alanlarda gösterdiği çabalar ile parallelik gösteriyor ve 2002’den sonra reformlar – her ne kadar sınırlı da olsa- hız kazanıyor. İdari kapasiteye ilişkin olarak, Türkiye, Çevre Bakanlığı’nın ana birimlerini yeniden belirleyen ve Bakanlığın taşra teşkilatını kuran kanunu kabul etmesi, çevre mevzuatının uygun şekilde uygulanması için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Kimyasallar alanında 1993’te yürürlüğe giren Zararlı Kimyasallar ve Ürünlerinin Kontrol yönetmeliğinde değişiklikler yapılıyor. Yatay mevzuat alanında ise TBMM Çevre Komisyonu, AB müktesebatının uyumlaştırılması için gerekli hukuki çerçeveyi oluşturacak bir çerçeve kanun tasarısı hazırlıyor. 2003 ve 2004 yıllarında Türkiye çevre konusunda önemli uluslararası çevre sözleşmelerine ve protokollere imza atıyor. Doğa koruma alanında, Şubat 2003’de, Nesli Tehlikede Olan Yabani Flora ve Faunanın Uluslararası Ticaretine (CITES Sözleşmesi) ilişkin bir Bakanlar Kurulu Kararı kabul ediliyor ve Haziran 2003‘te Avrupa Peyzaj Sözleşmesi onaylanıyor. Genetik olarak değiştirilmiş organizmalar alanında, Haziran 2003’de Kartagena Biyogüvenlik Protokolü (Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi), Kimyasallar alanında ise, Haziran 2003’de, ozon tabakasını (Montreal Protokolü) azaltan maddelerle ilgili iki kanun kabul ediliyor. 2004’te Türkiye Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni onaylıyor.
Doğa koruma ve iklim değişikliğinde uyum düşük seviyede
Son yıllarda ise özellikle enerji altyapı projelerinin çevresel sürdürülebilirliğe olumsuz etkileri raporlara konu oluyor. İklim değişikliği konusu ilk yıllarda konu edilmezken son raporda başlıkta çevrenin yanında yer alıyor. Aralık 2009’da 27. müzakere başlığı olan Çevre faslı, müzakerelere açıldı fakat Türkiye’nin üyelik perspektifi netleşmediği için çevre faslının maliyetinin kamu ve özel sektör tarafından üstlenilmesini zorlaştırıyor. Genel olaral bakıldığında çevre ve iklim değişikliği alanında daha fazla uyum sağlanması bakımından düzensiz ilerlemeler kaydediliyor. Türkiye’nin çevrenin korunması gereksinimlerini tüm diğer politikaların tanımlanmaları ve uygulanmaları ile bütünleştirmesinin zayıf olduğu değerlendiriliyor. Çevreye ilişkin müktesebatın uygulanmasındaki zayıflık halen önemli bir endişe yaratırken AB’nin önem verdiği sınıraşan sorunlar konusunda Türkiye, Birliğin taraf olduğu sözleşmelerden bazılarına taraf olmak için üyeliği bekliyor.
Raporun tam metni için betam.bahcesehir.edu.tr/tr/2012/12/turkiyenin-ab-cevre-mevzuatina-uyumu-15-yilda-neredeyiz/
(Yeşil Gazete)
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…