TBMM Küresel İklim Değişikliği Komisyonu’nun hazırladığı taslak raporundaki olası senaryolara göre; yüzyılın son çeyreğinde (2071-2099) Türkiye’de yaz aylarında sıcaklıklar altı dereceye kadar artabilir. Yağış miktarlarında ise yüzde 60’lık azalmalar görülebilir.
Raporda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Meclis gündemine getirileceğini açıkladığı Paris Anlaşması’nın, “Türkiye’nin yeşil dönüşüme yönelik uluslararası finansman gereksinimi de dikkate alınarak değerlendirilmesi, net sıfır emisyon hedef yılının belirlenmesi, anlaşmaya taraf olunması halinde de Ulusal Katkı Beyanı’nın (NDC) hazırlanması” istendi.
Taslak raporda, küresel ısınmanın dünyada yaratacağı değişimler de şöyle sıralandı: İklim krizi nedeniyle gıdasızlık ve kuraklık ile ilişkili hastalıklar artacak, 2030 yılında iklim krizinin sağlığa maliyeti 2-4 milyar dolar arasında olacak, 2050 yılında ülkedeki gıda ihtiyacı yüzde 60 artacak. Dünyadaki deniz seviyesinin yükselmesi, kuraklık, sel ve taşkınlar yüzünden 200 milyon insan göç etmek zorunda kalacak.
Raporda, iklim krizinin önlenmesini amaçlayan Paris Anlaşması’na uzun süredir taraf olunmaması ekonomik gerekçelere bağlandı.
“Küresel İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi, Kuraklıklarla Mücadele ve Su Kaynaklarının Verimli Kullanılması için Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”, AKP Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu başkanlığında, toplamda 109 saati aşan 25 toplantı yaptı. Komisyon üyeleri; Kırşehir, Kayseri, Konya, Burdur ve Afyonkarahisar’da yerinde incelmeler yaptı. 37 uzman, iklim krizinin sebepleri, etkileri ve yapılması gerekenlerin yer aldığı taslak raporu hazırladı.
680 sayfalık taslak rapor, düzenlemeleri tamamlandıktan sonra yeni yasama yılında TBMM Başkanlığı’na sunulacak.
Rapora göre; Türkiye yıllık ortalama sıcaklıkları son 50 yılda 12,5 dereceden 14,5 dereceye yükseldi. Meteorolojik afet sayıları, belirgin şekilde arttı. Yarı kurak alanlar yüzde 14 artış görüldü.
BBC Türkçe’den Ayşe Sayın‘ın aktardığına göre, raporda klim modelleme çalışmalarını yürüten Uluslararası Bilim Konseyi (ISC), Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO) desteğiyle kurulan Dünya İklim Araştırma Programı (WCRP) çerçevesinde yapılan iklim modellemeleri ve senaryolarına göre Türkiye’nin 2099 yılına kadar sıcaklık, yağış miktarı, bölgesel mevsimsel kriterler dikkate alınarak iklim projeksiyonlarına da yer verildi.
İkinci ve üçüncü modellere göre ise (Max Plank Meteoroloji Enstitüsü Küresel Modeli ve Jeofizik Akışkanlar Dinamiği Laboratuvarı Küresel Modeli) göre ise ısınmanın genellikle 0,5-1,5 derece arasında olacağı, ilkbahar ve yaz aylarında Kıyı Ege‘de 1,5 derecenin üzerinde bir ısınmanın olacağı öngörüsüne verildi.
2041-2070 periyodunda birinci modele göre yaz mevsiminde sıcaklık artışı 2-3 dereceyken, kış mevsiminde Doğu Akdeniz’de 2-3, diğer bölgelerde ise 1,5-2 derecelik artış öngörüldü.
“Türkiye genelinde ortalama sıcaklık değişiminde 2021-2099 döneminde yıllık 1 ila 6 derece artma olması öngörülmektedir. İlerleyen periyotlarda değişim artış yönündedir.”
2071-2099 projeksiyonuna göre yüzyılın son periyodunda bütün modellere göre yurt genelinde azalışlar yaşanacak. Azalışların ilkbaharda yüzde 20-50 aralığında, yaz mevsimlerinde ise yüzde 60’lara varabileceği öngörüldü.
Raporda, her iki senaryoya göre de havzalarda da sıcaklıklar artış eğiliminde. Artışlar 2016-2040 dönemini kapsayan ilk periyotta 1-1,5 derece civarındayken, 2041-2070 periyodunda 2-2,5 civarında. 2071-2099 periyodunda ise 3,5 derecenin üzerinde görülüyor. En fazla artışın ise 2071-2099 periyodunda 4-4,5 derecelik artışla Fırat-Dicle havzasında olacağı vurgulanıyor.
Yağış projeksiyonları incelendiğinde Türkiye genelinde bütün periyotlarda toplam yağışlarda azalma öngörülüyor.
Asi, Doğu Karadeniz ve Çoruh havzalarında ilk iki periyotta, Van Gölü ve Aras havzalarında da sadece ilk periyotta artış görülmesi bekleniyor. En fazla azalışın Batı Akdeniz, Burdur ve Antalya havzalarında ve yüzde 30’ların üzerinde olacağına dikkat çekiliyor.
Raporda, yaz mevsimi uç sıcaklık değerlendirmesine yer verildi. Buna göre birinci senaryoya göre 2071-2099 döneminde uç sıcaklıklar 27-31, ikinci senaryoya göre ise aynı dönemde 32-35 dereceyi bulabilecek. Raporda, bu durumun daha şiddetli sıcak hava dalgaları ile daha sık karşı karşıya kalınabileceğini gösteriyor:
“Ortalama sıcaklıklardaki bu değişim, tropik günlerde ülke genelinde daha fazla merkezde ve daha fazla sayıda gerçekleşeceğini, uç sıcaklıkların görülme ihtimalinin yükseldiğini, daha şiddetli ve daha uzun süreli sıcak hava dalgaları ile daha sık karşı karşıya kalabileceğimizi göstermektedir.
“Aynı zamanda sıcaklıklardaki bu değişim tarımsal ürün deseni üzerinde de ciddi değişikliklere sebep olacağı düşünülebilir.”
İklim değişikliğinin bitkisel üretimde değişiklik ve verim kayıplarına yol açmasının yanı sıra hayvancılığı da olumsuz etkilediği vurgulanan raporda, 34 derecenin üzerinde her 1 derecelik artışın hayvan dengesini bozarak et ve süt üretiminde kayıplara yol açacağına işaret edildi.
Bitkisel üretiminde yapılan verim çalışmalarında Hadley İklim Modeli’ne göre 2050 yılında Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde 5 temel üründe; buğdayda yüzde 7,58, mısırda yüzde 10, ayçiçeğinde yüzde 6,35, pamukta yüzde 2,19 gibi verim azalmaları olacağı öngörüsüne yer verildi.
Projeksiyonlara göre 2050-2080 arasında incir üretimi ise yüzde 9 ile 14 oranlarında azalacak.
İstanbul’da ise aynı dönemde çok şiddetli yağışlı gün sayısı 18-25 gün aralığında artacak ve günlük maksimum yağış miktarı 94-125 milimetre aralığında olabilir.
Aynı dönemde en kurak yıl 2008 olurken, 2009 en nemli yıl oldu. Son 50 yıl içerisinde 16 yıl değişen şiddetlerde nemlilik gözlenirken, 15 yıl değişen şiddetlerde kuraklık kaydedildi.
Bir yıl olağanüstü, iki yıl çok şiddetli, iki yıl şiddetli, sekiz yıl orta kurak, iki yıl hafif kuraklık gözlendi.
Türkiye’nin dünya üzerinde kuraklığın sürekli tehdit oluşturduğu “yarı kurak” iklim kuşağında yer aldığı kaydedilen taslak raporda, 2021-2098 dönemi projeksiyonlarına göre “kuraklık şiddet yüzdeliklerinin bir üst kuraklık sınıfına doğru kayma eğilimi göstereceği” ve bunun bazı bölgelerde daha fazla hissedileceği vurgulandı:
“Türkiye, küresel ısınmanın muhtemel etkileri açısından, risk grubu ülkeler arasında yer aldığı, gelecekte özellikle Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerimizin iklim değişikliğinden daha çok etkileneceği tahmin edilmektedir. “Tarımsal kuraklığın olumsuz etkilerini azaltılması, kuraklık olmadan önceki dönemlerde alınacak tedbirler ve kuraklığın yaşandığı dönemlerde yapılacak doğru planlamalarla mümkündür.”
Buna göre; Su, İklim, Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma yasaları çıkarılması önerilen raporda, Türkiye’nin imzaladığı ancak henüz taraf olmadığı Paris İklim Anlaşması’na yönelik durumun da netleştirilmesi istendi.
Bu çerçevede, Türkiye’nin kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde Paris Anlaşması’na yönelik pozisyonunun Türkiye’nin yeşil dönüşüme yönelik uluslar arası finansman gereksinimi de dikkate alınarak çok şekilde değerlendirilmesi, net sıfır emisyon hedef yılının belirlenmesi, anlaşmaya taraf olunması halinde de Ulusal Katkı Beyanı’nın (NDC) hazırlanması gerektiği vurgulandı.
Raporda yer alan diğer bazı öneriler şöyle:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…