Kategoriler: Yeşeriyorum

Tarımda Kapitalist Paradigmanın İflası–4 / Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı

“ORGANİZE GIDA PERAKENCİLİĞİ TEKELLEŞTİ VE YABANCILAŞTI”

Gıda sanayinde meydana gelen tekelleşme, perakende gıda sektöründe de süpermarket / hipermarket zincirlerini hızla yaygınlaştırıyor. Satın almalar yoluyla (buna anlaşılmayı zorlaştırmak için konsolidasyon deniliyor) da tekelleşme ortaya çıkıyor.

Bu bağlamda, dünya çapında gıdada 5-6 büyük mağaza zincirinin piyasalara egemen olduğu görülüyor. Bunlar, ABD’li Walmart ve Kroger, Fransız Carrefour, Hollandalı Ahold, Alman Metro ve Britanyalı Tesco olarak sıralanabilir.

Türkiye gıda sektöründe yabancı sermayenin egemenliği nasıl gerçekleştirildi?

Perakende sektörüne yabancı sermayenin egemen olması şöyle gerçekleştirildi;

  • Dış ticaret serbestleştirildi ve ucuz ithalata olanaklar yaratıldı.
  • Yabancı tekellere üretim zinciri kurma kolaylığı sağlandı.
  • Şehirleşme ve gelir dağılımının bozulmasıyla yaratılan ve zenginleştirilen katmanlar için yeni arayışlar ve özentiler ortaya çıkartıldı. Bunlar, çağdaşlaşma diye tüketim toplumuna ve yabancı ürünlere yönelmeye başladılar.
  • Gelişmekte olan ülkelerde, pazarlama zincirinde kimi sorunların; örneğin kalite ve gıda güvenliği gibi sorunların çözümünün yabancı firmalar ile olası olabileceği beyinlere aktarıldı ve benimsetildi.

Sonuç olarak Türkiye’de organize gıda perakendeciliği, çok uluslu hipermarketlere sağlanan olanaklarla tekelleşti ve yabancılaştı. Bugün gıda perakendeciliği, Carrefour, Migros, Metro ve Tesco gibi dört yabancı tekelin denetimine girdi. İç piyasada tek bir ulusal firma kaldı.

Tekelleşme ve yabancılaşmada kaybedenler kimler?

  • Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de küçük ve orta ölçekli gıda perakendecileri yok olma sürecini yaşıyor. Sektörde bakkal sayısı hızla azalıyor, küçük esnaflar siftahsız dükkan kapatıyor.
  • Tekelleşen ve yabancılaşan şirketler karşısında üretici firmalar, pazarlık ve yaptırım gücünü giderek yitiriyor. Üretici firmalar, mallarını pazarlamak için birçok bedeli, organize gıda perakendeciliği yapan tekellere ödemek zorunda. Bunlar arasında; raf bedeli,bedava ürün,gondol bedeli,Türkiye’de açılan mağaza bedeli,ürün çeşidinin azaltılması,ürün bedelinin önceden belirlenmemesi,borç faturası,özel markalı ürün bedeli gibi bedeller sayılabilir. Bırakınız küçük üreticileri, büyük üreticiler bile zor durumda. Örneğin, Türkiye’nin en büyük süt ve ürünleri üreticisi olan Sütaş bile, uzun süreden beri Migros’un mağazalarına giremiyor.
  • Organize gıda perakendecisi firmalar, gerek üretim yaptırdıkları, gerekse satın almalardaki ticari ilişkilerde ödemeleri geciktiriyorlar. Ödeme süresi 120–150 gün arasında değişiyor. Oysa bu süre, Batı ülkelerinde 30–60 günle sınırlı
  • Üretici firmalara ya da tedarikçi firmalara ödetilen bedeller ise, son tahlilde tarım üreticilerine, bir başka deyişle çiftçilere yansıtılıyor. Çiftçiler, ürünlerini daha ucuza elden çıkarmak zorunda kalıyorlar.
  • Perakende sektörünün yabancılaşması, giderek Türkiye üretim sektörünü de olumsuz etkilemeye başladı. Bugün neredeyse yabancı tekellerin egemenliğindeki marketlerde pazarlanan ürünlerin yarısı dışarıdan gelmekte. Bu durum, üretimi aşağıya çekiyor ve işsizliği körüklüyor.
  • Yabancılaşan perakende sektöründe, gıdaların güvenirliliği ve yarayışlılığı tartışmaya açık. Gıdalarda raf ömrü uzatılsın ve bozulmasın amacıyla katkı maddeleri kullanılıyor. Bu durum, gıdaların güvenilirliliğini ve yarayışlılığını olumsuz etkiliyor.
  • Perakende sektöründe tüketicileri bilgi edinme hakkı konusunda taleplerde, geri bildirimler de yeterince hızlı değil.
  • Organize gıda perakendeciliği, tüketicileri aşırı ve gereksiz tüketime de yönlendiriyor. Bu amaçla çeşitli düzenlemeler yapılıyor. Raf düzenlemeleri, fiyat indirimleri, taksitle gıda satışları gibi.
Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar