Bugünlerin kıymetini bilin. Seçime yakın günler. 50 gün daha herkes ağzından güzel cümleleri düşürmeyecek. Sonra bu 50 günün gelmesi için 5 yıl bekleyeceğiz. Bunlar o günler: Herkesin Yeşil, herkesin ideal olduğu günler.
31 Mart 2019’da yapılacak yerel seçime neredeyse 50 gün kaldı. Adaylar belli oldu. Görünen o ki bu seçime ikili aday yarışlarıyla gidiyoruz. Bir kaç şehir dışında şu anda kazanma ihtimali gözüken üçüncü adayın olduğu yer yok. Partiler şehir şehir, ilçe ilçe bölüşüp ittifaklara yönelmiş durumdalar. Seçmenlere de pek alternatif sunmadan, iki ittifak arasında tercih yapmaları dayatıldı.
Kısa bir süre öncesine kadar konuşulan tek konu “Hangi il hangi partide kalacak? Hangi ilçeye kim aday gösterilecek?” sorularının yanıtlarıydı. Dikkatinizi çekmiştir. Adaylar ya da partiler konuşulurken en ufak bir belediyecilik tartışması yapılmadı. “A aday olmasın çünkü onun sosyal politikalara yaklaşımı B’den daha kötü!” benzeri bir cümle duymadık. Ya da “Bu kentin gelişim çizgisini en iyi bu aday devam ettirir. O yüzden onun aday gösterilmemesi kente ve kentliye yapılacak bir kötülük olur!” şeklinde bir köşe yazısı okumadık. Kim kimin ekibinden, kim nereli, kim hangi koltuk karşılığından hangi koltuğu almış gibi yazılar okuduk, çözümlemeler dinledik. Sonuçta adaylar açıklandı ve seçmenler karşılarına konulan adayların neden oraya aday olduğunu bilmiyorlar. Kötü ihtimalle parti genel başkanlarının iyi ihtimalle de parti meclislerinin onlar için doğru aday seçmiş olmasını umuyorlar. Aslına bakılırsa parti içi “itişmeden” galip gelenin kente ve kentliye dair olumlu bir şeyler yapabilme ihtimalini umuyorlar.
Adaylar belli olduktan sonra sıra bu yazının da konusu olan “Yerel yönetim stratejilerine/bildirgelerine/manifestolarına” geldi. AKP ve CHP açıkladı yerel yönetim stratejilerini. Ve sürpriz! Açıkladıkları maddeler hemen hemen aynı. Daha büyük bir sürpriz! Açıkladıkları maddeler 2014 ya da 2009 ile de aynı! Nasıl oluyor bu durum? 30 yıldır, her seçim dönemi aynı stratejileri, aynı vaatleri karşımıza çıkartıyorlar ve hem o dönemlerde şehirlerde söylediklerine dair bir değişim olmuyor. Fakat onlar yine ve yine aynı şeyleri karşımıza çıkartıyorlar.
Şimdi size AKP ve CHP’nin seçim bildirgelerinden belli başlı cümleleri parti ismi belirtmeden ama bir o partiden bir bu partiden karışık şekilde yazacağım:
Örnekler çoğaltılabilir. Peki, sizce hangi partiyle başladım? Ayırt edebiliyor musunuz? Edemezsiniz. Hepsi ne kadar doğru, hepsi ne kadar ideale yakın cümleler değil mi? İnsan bu ideal vaatleri seçim bildirgesine koyan iki partinin bundan sonra tüm belediyeleri şimdiki partilerin elinden alıp yönetmesini istiyor. İstiyor da! Bir dakika. Zaten 30 yıldır neredeyse tüm belediyeleri bu iki parti (ya da bu iki partinin geldiği ana gövdeye dair partiler) yönetmiyor mu? E, o zaman bizim kentlerimiz in hali neden böyle? Aynı karşılaştırmayı 2014-2019 için de yapabilirdim. Yine ideal cümlelerin arka arkaya sıralandığını görürdünüz. 2014’te doğru sözler edilmiş, şimdi 2019’da doğru sözler edilmiş ama sonuç ortada. Kentlerin hali ortada. Kendi kendine çöken binalar, sudan da susuzluktan da korkan kentler, artan trafik sorunu, sürekli azalan yeşil alanlar, yatayı dikeyi olmadan kenti ele geçiren binalar, o binalara yol yetiştirmek için her yere dökülen asfalt!
AKP ve CHP arasında hiçbir fark yok toptancı hatasına düşmek istemem. AKP tarafından yönetilen iller/ilçeler ile CHP tarafından yönetilen iller/ilçeler yaşam kalitesi açısından aynı değiller. Yaşam tarzına yaklaşım açısından hiç aynı değiller. Fakat, bu farkı sadece yöneticilerin hanesine başarı olarak yazmak; halka yani bizlere haksızlık olur. Türkiye’de yaşanabilen ilçeler, yaşanabilen iller varsa bu en başta yaşayanların başarısı yaşayanların rüzgara karşı direnmesiyle oldu. Sonuç olarak; bu farkları, farkı yaratanların hanelerine hakkaniyetli bir şekilde teslim ettikten sonra bildirgelere geri dönelim. Eski bir reklam sloganı vardır: Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankasıyız! Evet! Seçim yaklaşınca Yeşil olmak, seçim yaklaşınca ideal cümleler etmek kolay. Gördüğünüz gibi ediliyor da. Fakat iş seçim sonrasına geldiğinde kentlerin hali ortada. Aynı cümleleri edip Cumhur İttifakı ya da Millet İttifakı oldukları için oy isteyecek adaylarla karşı karşıyayız. Yapacağımız bir şey yok mu? Var! Karşımıza geliyorsa bu ideallere seçim sonrasında da sahip çıkacak adayları desteklemek; karşımıza gelmiyorsa da bu dünya görüşünün egemen olması için uğraşmak. Yoksa 2034 bildirgesi ile 2039 bildirgesi arasındaki farkları konuşur; yaşadığımız beton çölü içerisinde partilerin akıllı kentler için söyledikleri güzel cümleleri karşılaştırmaya devam ederiz.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…