Fotoğraf: Burcu Özkaya Günaydın
Haber: Burcu ÖZKAYA GÜNAYDIN
*
6 Şubat depremlerinin üzerinden 14 ay geçmesine rağmen şehirde normal bir hayata geçilmedi. Kentte 300 binden fazla ev ihtiyacı var. Bunun çok az bir kısmı bitti. 200 bin kişi konteyner kentlerde kalırken, resmi olmayan çadır ve konteynerde kalan sayısı da az değil. Barınmanın yanı sıra altyapı, temiz suya erişim gibi insani sorunlar devam ediyor. Bir taraftan bu sorunlar sürerken diğer taraftan yeni bina, hastaneler için ihaleler, yeni maden alanları, var olan maden alanlarını genişletme izinleri veriliyor. Her ay onlarca maden tesisi için izin verilen Hatay’da kentin sağlam yerleri de şantiyeye döndü.
3 Ağustos tarihinde AFAD Koordinasyon Merkezi’nde yapılan toplantıda, Hatay Valiliği Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği İl Müdürlüğü bünyesinde bir komisyon kararıyla 2020 yılında düzenlenen 192 sayılı Mahalli Çevre Kurul kararı ile hassas alan düzenlemesi yürürlükten kaldırıldı. Bu karara göre, Hatay’da madencilik faaliyeti için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu şartı aranmayacak. Maden arama izinlerinin kaldırılmasının gerekçesi ise yeniden yapılacak kentin hammadde ihtiyacı.
14 aydır usulsüz bina yıkımı ile asbeste maruz kalan Antakya’da hava kirliliği halk sağlığı sorunu haline geldi. İnsanlar çadırlarda, sokakta yürürken, hayatının her alanında asbeste maruz kaldı. Mevcut maden ocakları dahi Antakya’ya fazlayken, yeni maden ocaklarına izin verildi.
Antakya Çevre ve Koruma Derneği ilk andan beri takipçisi olduğu konuya dair defalarca “Bu karar Hatay’ın öldürmektir” diye açıklama yaptı. Mevcut madenlerin devam ettiği yeni madenlerin ise izinleri çıksa da henüz faaliyete geçmediği öğrenildi.
Bu karardan günümüze kadarki süreçte 54 adet kalker ocağı (Taşocağı) ve 3 adet Mermer ocağı projesine ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verildi.
Şirketlerin yanı sıra Hatay Valiliği Yatırım İzlem Koordinasyon Başkanlığı, Altınözü Belediyesi de Hatay’ın çeşitli yerlerinde madencilik faaliyeti yapacak.
Peki ‘ÇED gerekli değildir’ raporlarının ardında hangi şirket, kurum ve kuruluşlar ve Hatay’ın nerelerinde madencilik faaliyeti yapacak? İşte onlardan bazıları şöyle:
Bu yukarıda yer alan işletmelerden sadece Antakya ilçesinde onaylanan işletmelerde 175 hektar mera, 178.5 hektar orman ve 24,87 hektar tarım alanı” kullanılacak. Taş ocaklarında üretim için ayda 110, yılda ise bin 322 adet patlatma yapılacak.
Patlatma malzemesi ise amonyum nitrat ile fueloil karışımı bir madde. İşletmelerde meydana gelecek toz miktarı 3 milyon 768 bin 152 kg, İşletmelerde kullanılacak yıllık su miktarı ise 447 bin ton.
Kırma Eleme tesislerinin, beton santrallerinin ve asfalt plentlerinin de çalışacak olması bölgede toz ve gaz emisyonlarından kaynaklı çok ciddi hava, su ve toprak kirliliği meydana gelecek. Bu kirliliğin çevre ve insan sağlığına ciddi zararları var.
Hatay’da rüzgârlı hava hâkim olduğu için taş ocaklarında üretim ve nakliye işleminde oluşacak toz emisyonlarının zararları daha da artacak. Zehirli ve farklı toz türlerine maruz kalacak insanlarda kanser, tahriş ve astım gibi alerjik reaksiyonların artmaması için hiçbir neden yok.
Taş ocaklarında gerçekleştirilen patlamalarla oluşan sarsıntılar deprem etkisi yaratıyor. Bursa, Gemlik’te 2007 yılında gerçekleştirilen bir patlatmanın istasyon kayıtlarıyla, aynı yıl Trabzon’da gerçekleştirilen diğer bir patlatmanın istasyon kayıtlarının 2,6 büyüklüğünde bir sarsıntı yarattığı tespit edildi.
Hatay’da yılda 5 bin 464 adet patlama yapılarak 31 milyon 784 bin 772 kg/yıl patlatma malzemesinin kullanılacak olmasının birçok sarsıntıyı meydana getireceği tahmin ediliyor.
Bu kadar toz, gürültü, patlamanın olduğu işletmeler yerleşim alanlarına 60, 80 ve 250 metre mesafe uzaklıkta. Yukarıokçular mahallesine konutlar 150 metre mesafede, Gökçegöz mahallesine 500 metre, Narlıca mahallesine 290 metre mesafede Kuruyer mahallesine 315 metre mesafede yer alıyor.
Ayrıca Kuruyer mahallesinde hem zeytinlikler var hem de Altınözü Yaban Hayatı Geliştirme Sahasına sadece 800 metre uzaklıkta. Defne Çekmece’ye bağlı Ballıöz ise hem endemik bitkiler hem de doğa açısından çok zengin bir bölge. Antakyalıların yazın mesire alanı ve doğa yürüyüşlerine kullandığı bölgede genişçe bir alan şantiyeye çevrildi. Şantiyeye çok yakın bölgede yaşayan insanlar da var.
Kırıkhan ilçesinde işletmenin faaliyet alanında Hatay Dağ Ceylanı (Gazella gazella) Yaban Hayatı Geliştirme Sahası var. Taş ocağının faaliyetleri Dağ Ceylanı Yaban Hayatı Geliştirme Sahasına çok zarar verecek.
Gazella gazellalar nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan dağ ceylanları. 2009’da 150 civarında olan sayısı, 10 yılda 925’e ulaştı. Dağ ceylanları İsrail dışında sadece Hatay’ın Kırıkhan ve Kumlu ilçeleri arasındaki Kızılkaya mevkiinde Suriye sınırı bölgesinde yaklaşık 13 bin hektar alanda yaşıyor. Binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın ise topraklarından ayrı bir hayat geçirmesine neden olan Suriye savaşı, dağ ceylanlarını da etkiledi.
Sınır, tel örgü bilmeyen gazella gazellalar, tehlike durumunda Suriye tarafından tel örgüleri aşarak, Kırıkhan’a geçtiler. 2016 yılında çatışmaların yoğun olduğu süreçte sınır hattına bir duvar yapıldı. Suriye ile ceylanlar da ayrıldı.
İnsanın yapısına benzeyen ceylanlar kendilerini tehlikede hissettiklerinde ağlıyorlar ve korku devam ederse düşüp ölüyorlar. Bu bölgede dinamitle patlatma yapılırsa savaştan Türkiye’ye kaçan ceylanlar da yok olacak.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…