Araştırmanın ortak yazarlarından, Kaliforniya San Diego Üniversitesi, Scripps Oşinografi Enstütüsü‘den jeofizikçi Duncan Agnew, “Bu, küresel ısınma nedeniyle tanık olduğumuz ve “daha önce hiç yaşanmamış’; iklim değişikliğinin etkisinin tüm Dünya’nın dönüşünü değiştirecek kadar büyük olduğunu gösteren şeylerden bir diğeri” dedi
Grönland ve Antarktika‘yı kaplayan kilometrelerce kalınlıktaki buz tabakalarının kütlesi, okyanuslara güçlü bir çekim kuvveti uygular. Buz tabakaları eridikçe, tüm bu kütle kutuplardan ekvatora doğru kayar, bu da çekim gücünü azaltır ve aynı zamanda Dünya’nın dönüşünün yavaşlamasına neden olur. Uzmanlar bunun somut olarak anlamak için, buz üzerinde kollarını sıkıca başının etrafına sıkıştırmış halde zarif bir şekilde dönen bir artistik patinajcıyı hayal etmenizi istiyor: Sporcunun, yavaş yavaş kollarını indirip uzuvlarını dışarı doğru uzattıkça dönüşlerinin yavaşlaması gibi bir etkiden bahsediyorlar.
Buz tabakasının fiyort dolaşımı üzerindeki etkileri konusunda uzmanlaşmış ve yeni çalışmaya dahil olmayan fiziksel oşinograf Kylie Kinne, “Buz erimelerinin etkilerinin bu kadar çok yönlü olması çok ilginç. Buzun erimesinin iklimi ve gezegeni değiştirmesinin yeni yollarını keşfetmeye devam ediyoruz ve bu çalışma gerçekten bunu vurguluyor” diye konuştu.
Küresel ısınma olmasaydı…
Duncan Agnew’in kanıtladığı şey; kutup buzunun erimesinden kaynaklanan yavaşlamanın, sıvı dış çekirdeğimizin dönüşündeki değişikliklerden kaynaklanan Dünya’nın dönüş hızını etkili bir şekilde maskeliyor olması. Son 50 yılda bir gün yaklaşık 0,0025 saniye kısaldı. Küresel ısınma hiç olmasaydı muhtemelen bir artık saniyeyi daha erken çıkarmamız gerekecekti. Isınmanın etkisiyle bunu 2028 veya 2029 civarında yapmamız gerekeceğini tahmin eden Agnew, birçok önemli sistemin hassas zaman işleyişine dayandığı göz önüne alındığında, “Daha önce hiçbir zaman negatif bir artık saniye yaşanmamıştı ve artık saniyelerin kendisi de bilgisayar ağlarını çalıştıran insanlar için her zaman bir sorun olmuştur” diyor.
Yeni çalışmada yer almayan Lamont-Doherty Dünya Gözlemevi’nden fizikçi Spahr Webb ise artık saniyelerin telekomünikasyon dışında pek önemli olmadığı kanısında. Küresel zaman işleyişinden sorumlu kuruluş olan Uluslararası Ağırlık ve Ölçü Bürosu (BIPM), 2022’de artık saniyelerin 2035 yılına kadar kaldırılması yönünde oy kullanmıştı. Bu yeni araştırmanın böyle bir kararı nasıl etkileyeceği henüz bilinmiyor.
Yeni çalışmayı gözden geçiren ve Nature için bir yorum yazan Harvard Üniversitesi‘nden jeofizikçi Jerry X. Mitrovica, bulguların şimdiye dek yaşanan deneyimler ile şu anda bizi çevreleyen teknoloji arasındaki ayrımı vurguladığı belirterek “İnsanlar olarak algılarımıza rağmen, Dünya mükemmel bir zaman tutucu değil” diyerek, bu bölünmenin nasıl halledileceğini sorguluyor: “Gün tanımımıza saniyeler ekleyerek veya çıkararak bu uçurumu gidermeye devam mı edeceğiz, yoksa bu düzensiz farkı normal kabul edip sürekli düzeltme zahmetinden vazgeçecek miyiz?”