Kategoriler: ManşetRöportaj

Ontex işçileri direniyor: “Sendika biziz!”

Yazar:
Konuk Yazar

Her geçen gün işyerlerindeki hak ihlallerine bir yenisi ekleniyor. İşverenden kaynaklanan ihlallere, sendikalardan kaynaklanan ihlallerin de eklendiğini öğreniyoruz. 16 Şubat günü Sefaköy’de Ontex fabrikasında çalışan 17 işçi, toplu sözleşmenin kendilerinden habersiz imzalanmasını protesto ettikleri ve sendikal haklarının uygulanmamasına itiraz ettikleri için işlerine son verildiğini açıkladılar. Selüloz-İş üyesi işçilerden grevdeki Gamze Kayhan’la konuştuk.

İşyerinizden ve çalışma koşullarınızdan bahsedebilir misiniz?

3 yıldır bu fabrikada çalışıyorum. Fabrika, Canbebe, Canpet, Helen Harper ürünleri üretiyor. Ontex, hijyenik ürünler devi olarak bilinen dünya çapında 12 fabrikası bulunan tanınmış bir kuruluş. İş yerimizde üç vardiyalı çalışma sistemi var. Mesaimiz 8 saat olmasına rağmen çoğu zaman 12 saat çalıştırılıyoruz. İki sene öncesine kadar günde bir vardiyada bin üretim yapılırken şu an iki bini geçen üretim yapılıyor. Aynı sayıda işçiyle çok daha fazla üretim yapılıyor.

Bir kadın işçi olarak fabrikada hangi sorunlarla karşılaşıyordunuz?

İki yıl öncesinde yüz civarında kadın çalışırken şu an altmışa yakın kadın işçi çalışıyor. Çoğu kadın işçi paketleme bölümünde çalışıyor. Bir kolinin ağırlığı en az 3 en fazla 9-10 kilo arasındadır. Bu ağırlığı taşımak özellikle kadın işçiler açısından oldukça zorlayıcı ve yıldırıcı sonuçlar yaratıyor. Birçok kadın arkadaşım da bel fıtığı, boyun fıtığı görülüyor. Bunların hiçbiri ciddiye alınmadığı gibi kadın işçilere psikolojik tehditler yapılıyor, “Dayanamıyorsan çık!” gibi söylemlerde bulunuluyor. Ya performans düşüklüğü gibi kılıflarla işten çıkarılıyor ya da benzeri birçok yıldırma politikasıyla istifaya zorlanılıyor.

 

“Patronla sendikacılar kol kola girip bizi kapının önüne koydular”

 

İşten atılmanıza uzanan süreci anlatır mısınız?

2011-2013 TİS süreci fabrikamızda başladığında bizler de bir grup işçi olarak bir araya geldik. Fabrikamızda 22 yıldır sendika olmasına rağmen toplu sözleşmelerden hiçbir sendikalı işçinin haberi olmamış. Bizler de haklarımızı ilgilendiren bu süreçten bizim de haberdar edilmemiz gerektiğini belirttik. Bir araya geldiğimiz arkadaşlarımla; “Toplu iş sözleşmesi nedir ve neler içermelidir?” gibi konuları incelemeye başladık. Altmış kişiyle başladığımız toplantılarımız 200’ü aşkın işçinin katıldığı toplantılar halini aldı. Bu durum hem patronu hem de haklarımızı korumaktan uzak sendikacıları endişeye düşürdü. Fabrikadaki sendika şube başkanımız 35 yıldır bu fabrikada olan birisi. Fabrikamızda işçilerin baş temsilcilik yapmış ardından da sendika yöneticiliğine geçmiş ve on bir yıldır şube başkanlığı yapıyor. Biz TİS’e hazırlanırken gerek şubeden gerekse genel merkezden yöneticiler bizlerin zorlamasıyla bu sürece dahil oldular ve bizlere de bazı sözler verdiler. Aslında taleplerimiz oldukça netti. Sendika temsilcilerimizin demokratik bir ortamda seçilmesi, toplu sözleşmede yüzde yirmi beş zam ve bazı idari maddelerin değişmesini istiyorduk. Sendika bizim bu taleplerimizi dikkate almamakla kalmadı; bize sormadan sözleşmeyi de imzaladılar. Biz buna karşı çıkınca patronla sendikacılar kol kola girip bizi kapının önüne koydular. Şimdi de hem işverenin işten çıkarma saldırısına karşı, hem de sendikacıların yanlış tutumlarına karşı direniş başlattık. Söylediğimiz en temel şey; “Sendika biziz”, “Sendikamızdan vazgeçmiş değiliz, hala önlük ve şapkalarımızı gururla taşıyoruz.”

Bundan sonraki yol haritanız ve mücadele şekliniz nasıl olacak?

Biz haklarımız için mücadele ettik ve işten atıldık. Bu haklı mücadelemizi fabrikamızın önünde, direniş çadırında sürdürüyoruz. Demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler, kadın örgütleri ve toplumun tüm duyarlı kesimlerini mücadelemizi desteğe davet ediyoruz. İşsizlik sigortası için başvuruda bulunduk. İşe iade davaları açıyoruz. Biz işe iade davasını kazanana kadar direneceğiz. Fransa ve Almanya’da ki sendikalarla iletişime geçiyoruz direnişimizi uluslar arası alana da taşıyacağız. Her Cumartesi günü saat altıda Galatasaray Lisesi önünde toplanıyoruz. Haklı taleplerimiz kabul edilene kadar herkesi ürettiğimiz Canbebe, Canpet, Helen Harper gibi ürünleri de boykot etmeye çağırıyoruz.

Yazgülü Yeşil

Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024