15-17 Ekim 2017 tarihlerinde Monaco’nun Oşinografi Müzesi’nde Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ve Centre Scientifique de Monaco tarafından “Okyanus Asitlenmesi ile İktisadi Değerleme Arasında Köprü Kurmak” başlıklı bir çalıştay düzenlendi. Çalıştay aslında birkaç senedir yapılmakta olan okyanus asitlenmesi toplantılarının dördüncüsüydü. Bu senenin ana odak konusu ise okyanus asitlenmesinin mercan resiflerine olan etkileri ve çözüm önerileriydi.
Endüstrileşmenin başladığı ilk dönemlerden bu yana okyanuslardaki asiditenin %30 arttığı gözlemlenmiş ve bu oranın yüzyılın sonuna kadar %150 olması bekleniyor. Bu artış çok sayıda deniz organizmasının hayatını ve dirliğini olumsuz etkilemekle birlikte kıyı ve deniz ekosistemlerini bozuyor, dolayısıyla onların insanlara katkılarını da azaltıyor.
Elbette deniz ekosistemlerinin ve mercan resifleri sadece insanlar onları seviyor veya onlardan faydalanıyor diye değerli değil. İktisadi değeri, turizm, balıkçılık gibi sektörlere katkıları dışında bu ekosistemler türlerin varoluşu ve devamı, kıyıların erozyon ve fırtınalara karşı korunması için de büyük önem atfediyor. Ama iş iktisadi değerlemeye geldiğinde çok çarpıcı olan bir şey var ki o da insanlığın bir yandan bu ekosistemleri kullanarak “iktisadi” refahını arttırmaya çalışması, diğer yandan yine iktisadi refahı arttırayım derken karbon-yoğun aktivitelerle, kirli üretim ve tüketim süreçleriyle bu ekosistemlere zarar vermeye devam etmesi.
Bilim insanları boş durmuyor, insan eliyle oluşan zararlı etkileri nasıl azaltabileceğimize dair kafa yoruyor. Çözüm önerilerinden en önemlisi küresel ısınma ve iklim değişikliğini yavaşlatmak, etkilerini azaltmak. Bu da dünya genelinde kullanımı halen yaygın olan fosil yakıtlardan vazgeçmekle büyük oranda mümkün olabilir. Öte yandan teknolojik çözüm arayışları da yok değil. Mercanların genetiğini inceleyip dirençli olanlarını çoğaltmak, en iyilerini birbiriyle eşleyerek “süper mercanlar” türetmek; bu yollarla parçalanmış veya zarar görmüş resifleri tamir etmek gibi… Ama yine de doğa hiçbir şeyle yeri değiştirilemeyecek, yerine yenisi koyulamayacak kadar kendine özgü ve emsalsiz. O nedenle yenisini teknolojiyle üretmekten daha önemlisi (ve hatta daha az maliyetlisi) var olanı korumak…
Doç. Dr. Sevil Acar – Altınbaş Üniversitesi
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…