Öncelikle Mars hakkında neler bildiğimizi gözden geçirelim:
Bu bilgilerin tamamını buradan teleskoplarla Mars’a bakarak elde ediyoruz ve bu bilgilerin hiçbiri yeni elde edilmiş bilgiler değildir. Ne yazık ki liselerimizde (sadece bizim ülkemizde değil neredeyse tüm dünyada) ciddi bir astronomi dersi okutulmadığından gayet kolayca elde edilebilecek bu bilgiler bugün çoğumuza şaşırtıcı gelebiliyor.
Biraz da fizik bilgilerimizi kullanırsak:
Modern bilim bize Mars hakkında bir dolu şey öğretti, bunların çoğunu da Mars’a gönderdiğimiz uzay araçlarına borçluyuz. Mars’a gönderdiğimiz ilk uzay aracı Mariner 9 Mars’a 1971 yılında ulaşarak bize yüzeyin yakından ilk resimlerini gönderdi. Viking 1 ve 2 1976 yılında yüzeye inip analizler yaparak bize laboratuvar kalitesinde bilgi verdiler.
Bu gözlemlerden şunları öğrendik:
Dolayısıyla 1976 yılında Mars konusunda şu noktaları biliyor durumdaydık:
İşte o günden bugüne kadar değişik aralıklarla Mars’ta hep su bulunuyor ya da en azından basında hep NASA’nın Mars’ta su bulunduğunu açıkladığını okuyoruz. Peki, ilk defa 1971 yılında Mars’a uzay aracı göndermeden önce bile Mars’ta su olduğunu biliyorsak birileri bizi devamlı kandırıyor mu?
Hem evet, hem de hayır. Öncelikle şunu unutmayalım, toplumların hafızaları kendilerini doğrudan etkileyen olgular dışındaki şeyleri kısa vadede unutmayı becerir. Bu unutma süresi genelde 3-6 ay arasındadır. Dolayısıyla basında fazla önem vermediğimiz benzer bir haberi 6 ay sonra tekrar duyduğumuzda yeni bir haber gibi algılamamız doğaldır. NASA ve diğer çoğu haber kaynağı da toplumsal hafızanın bu yönünü gayet güzel kullanır.
NASA bütçesinin önemli bir kısmı çeşitli uzay araştırmalarını desteklemektedir. Bu araştırmalardan dünya üzerinde de pek çok faydalı buluş ortaya çıkmıştır. Mesela çoğumuzun mutfaklarda kullandığı teflon aslında uzay araştırmaları sırasında uzay gemilerinin yüzeyini kaplamak için keşfedilmiş bir maddedir. NASA tüm bunları listeleyecek olsa çoğumuzun dudağı uçuklar, ama tek tek bakıldığında bunlar NASA’nın dev bütçesini kabullenmeye yardımcı olamazlar. Buna karşılık Mars’ta su bulunması, yani kafamızın arkasında bir yerlerde “yani burada tutunamazsak gidip Mars’ta koloni kurup oraya yerleşiriz” düşüncesinin oluşması, NASA’nın bütçesine daha ılımlı yaklaşmamıza neden olur. Bu nedenle NASA her sene en az bir defa Mars’ta su bulur.
Diğer yandan NASA aslında yalan da söylemiyor, her su bulunduğu açıklaması bir öncekinden biraz daha fazla araştırmaya dayanan sonuçlar içeriyor. Yani benim size anlatmaya çalıştığım; “un var, yağ var, şeker var, o zaman ortada helva gördüğümüzde şaşırmamamız doğaldır” düşüncesi doğru olsa da geçen zamanda bilim insanları helvanın nasıl yapıldığını adım adım ortaya çıkartıyorlar.
Ancak burada suçlu olan basın organlaridir. Ciddi anlamda bilim gazeteciliği diye bir kavrama sahip olmadığımızdan bilimsel olaylara da magazin mantığı ile yaklaşıyoruz. Yani 1971’den bu yana tüm haberler “Mars’ta Su Bulundu” şeklinde çıkıyor. Detayına indiğimizde de bilimin dedektif hikayesine benzer araştırmasını görüyoruz. Bilim gazeteciliği bu haberleri layıkıyla yapacak olsa belki hepimizin bilgisi daha da artardı.
Sonunda gelelim Mars’ta ne bulunduğuna. 2008 yılında Mars’ın kuzey kutbuna yakın bir yere inen Phoenix uzay aracı çevresinde bulduğu beyaz bir kütleyi içindeki minik fırında ısıtmış ve 0 oC’de buharlaştığını ve dolayısıyla bunun su buzu olduğunu göstermişti. LA Times bu haberi gene “Mars’ta Su Var” başlığıyla verdi.
Bu hafta NASA’nın yaptığı açıklama ise yaklaşık 10 yıldır Mars’ın yörüngesinde dolaşan Mars Reconnaissance Orbiter uzay aracının yaptığı ölçümlerden heyelan bölgelerinde akan toprağın içerisinde su ile birlikte suyu sıvı halde tutabilecek görüldüğü şeklindeydi. Yani suyun buz halini biliyoruz, akmış olduğunu da biliyoruz, nasıl akmış olabileceğini de açıklıyoruz, ama ilk defa nasıl akmış olabileceğinin ölçümsel kanıtına da ulaşmış olduk. Bir sonraki adımda emin olun bir uzay aracı bir şişeyi bu akan sıvıya daldırıp dolduracak ve biz gene “Mars’ta Su Bulundu” başlığını okuyacağız.
Peki, bu elde edilen bilgi Mars’ta yaşam olması ihtimali konusunda neler söylüyor bize? 1971 yılından beri Mars’ta su olduğunu ve bu suyun yakın bir zamanda sıvı olarak aktığını biliyorduk. Ancak tam böyle olduğundan emin değildik, “ya başka bir ihtimal varsa” diye düşünüyorduk. Bugün ilk görüşteki fikrimizin doğru olduğuna dair düşüncemiz çok daha güçlendi. Bu Mars’ta hayat olup olmaması konusundaki ihtimalleri değiştirir mi? Bence hayır! 1971 yılında ne biliyorsak bugün de çok daha fazlasını biliyor değiliz. Bildiğimiz anlamda hayatın var olması için sadece sıvı sudan başka pek çok etken daha rol oynamalı ve Mars bu açıdan pek de yeterli bir yer değildi, hala da değil.
Prof. Dr. Levent Kurnaz
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…