Pendik Marinası. Fotoğraf: Ali Kerem Bengi/DHA
Marmara Denizi‘nde kıyı şeridini kaplayan ve müsilaj olarak da bilinen ‘deniz salyası‘ ile ilgili inceleme yapılmaya başlandı.
İstanbul Üniversitesi Plankton Çalışma Grubu tarafından başlatılan çalışmada Marmara Denizi’nin birçok noktasından örnekler toplandı. Çalışmanın projesi de TÜBİTAK‘a sunuldu.
Çalışma grubunda yer alan Doç Dr. Muharrem Balcı, yaptığı açıklamada dibe çöken bu alglerin özellikle Gemlik ve İzmit Körfezi için deniz tabanında yaşamı tehdit ettiğini belirtti.
Balcı, DHA’ya yaptığı açıklamada “Adalar kıyısında yaptığımız örneklemelerde, kıyılarda tuzluluk binde 24 çıktı yani litrede 24 gram tuz tespit ettik. Normal koşullarda Marmara’da bu mevsimde binde 19, en fazla binde 20 çıkması gerekirken 24 çok yüksek bir oran” bilgisini paylaştı.
Mevsimler kaydığı için su sıcaklığının normalden daha fazla olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Balcı, “Kış mevsimi kalktı neredeyse ortadan. Bundan dolayı da suda yüksek bir sıcaklık var, bunu ölçebiliyoruz. Bu tuzluluğun yüksek olması dipten de bir karışım olduğunu gösteriyor, sıcaklık tabakalaşmasının ortadan kalktığını gösteriyor. Bu da ışık alan bölge olan 20 metre derinliğe kadar müsilajı besliyor, gübre olarak onları besliyor. Işık da var, su sıcaklığı da uygun olduğu için bu şekilde artışlar yaşıyoruz” dedi.
Marmara Denizi’nde deniz tabanında yaşamın sona ermesini beklediklerine dikkat çeken Doç. Dr. Balcı, “Kümeleşmeye başlamadan önce bunlar, dağınık haldeyken balıkların solungaçlarını tıkayıp suda boğulmalarına sebep olabiliyor. Dipteki bakteriler oksijen tüketerek bunları ayrıştıracak. Bunlarında oksijeni tüketmesiyle birlikte ortamın anoksik yaptığı bir durum oluşacak. Bundan sonrasında dip ölümü bekliyoruz. Bu gözlemlenen bir süreçtir. Su akıntılarının kısıtlı olduğu, su karışımın yetersiz olduğu bölgelerde, yani denizin kara içine çok girinti yaptığı noktalarda, koy ve körfezlerde bunu görmek mümkün. İzmit Körfezi ve Gemlik’te bunlar görülebilir” tehlikelerine dikkat çekti.
Doç. Dr. Balcı, Marmara Denizi’nde bazı bölgelerde denize girmemin tehlikeli olabileceğini de belirterek “Aldığımız örneklerden hücre izolasyonları yaptık. Türlere de baktık mikroskop altında, ne var ne yok diye. Burada diatom türlerini bolca tespit ettik. Skeletonema gibi alg türleri var. Bunlar sıcağı çok sevmez bahar türleridir. Bahar aylarında artışa geçerler. Havaların iyice ısınmasıyla birlikte bunlar yerlerini başka bir grup mikro organizmalara bırakacak. Bu noktada müsilajın yaz döneminde çok bir etkisi olmayacaktır. Akabinde dinoflagellat dediğimiz belki daha zararlı etkileri olabilecek türler artabilir. Bazı bölgelerde denize girmek tehlikeli diyebiliriz. Özellikle akıntının kısıtlı olduğu, su karışımının yetersiz olduğu bölgelerde tabii ki, çünkü orada ne var bilmiyoruz. Toksin üreten, üretmeyen, hangi tür mikro organizmalar var bunları bilmediğimiz için tabii ki riskli olur” yorumunda bulundu.
Müsilaj sorunun çözümü konusunda ise Doç. Dr. Balcı, “Kısa vadeli çözüm çok zor, imkansız diyebilirim. Uzun vadeli izleme çalışmalarıyla buna bir çözüm bulunabilir. İlk etapta yapılması gereken kirlilik kaynaklarını en aza indirgemek” dedi.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…