Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele amacıyla ülkelerin ortak hareket etmelerini hedefleyen Paris Anlaşması’nı altı yıl gecikmeli bir şekilde TBMM’de onayladı.
Anlaşma temel olarak küresel ısıtmayı endüstri öncesine kıyasla “en az 2 dereceyle, mümkünse 1,5 derece ile sınırlamak için” ülkelerin ortak çalışmasını öngörüyor. Her ne kadar 191 ülkenin taraf olduğu anlaşma, iklim sistemi içerisindeki en önemli ve kapsayıcı anlaşma olsa da birtakım eksiklikleri de bulunuyor.
Bunlardan ilk akla geleni verdikleri taahhütlere uymayan veya yeterli iklim taahhütü sunmayan ülkelere karşı herhangi bir yaptırımın öngörülmemesi. Bir diğeri ise iklim krizine yol açan sera gazı emisyonlarının birincil sorumlusu fosil yakıtlar üzerine söylediği bir şeyin olmaması. Ve finansmandan uygulamaya daha niceleri…
350.org Küresel Kampanyalar Müdürü Mahir Ilgaz yaptığı açıklamada bu eksiklikleri ve daha nice eksikliği eleştirirken iki noktanın göz önünde bulundurulması gerektiğini söylüyor:
İlk maddeyi yorumlayan Ilgaz, bu durumun anlaşmayı temize çıkarmadığının altını çiziyor ama aynı zamanda şu eklemeyi yapıyor:
“Ancak bu kapsamda anlaşmaya getirilen eleştirilerin ulus devlet temelli uluslararası sisteme gitmeli çünkü Paris Anlaşması kendi alanında bu sistem içinde oluşabilmiş en ileri şey.”
Anlaşma’nın tarafların hedeflerinin kapsamını sürekli artırma olanağı sağlamasını ise “Bu da anlaşmanın dahiyane tarafı” şeklinde yorumlayan Ilgaz, “Ulus devlet sistemi içinde farklı çıkarların çatışması sonucu en düşük ortak paydaya talim etmek yerine anlaşma taraflara kendi hedeflerini belirleme ve bunları artırabilme imkânı tanıyor” diyor.
Anlaşma’nın ulus devlet sistemine içkin kısır rekabeti iklim konusunda adım atmak istemeyenlere karşı silahlaştırdığını ifade eden Ilgaz, “Yani adım atmak isteyen belli bir blok oluştu mu ayak sürümek isteyenler bu blok ile kafa kafaya geliyor” ifadelerini kullanıyor.
Dahası, yine ulus devlet sisteminin aktörleri arasında iklim liderliği üzerinden oluşabilecek iktidar devşirme girişimleri de anlaşmada yerini bulabiliyor. Kendi etki alanını oluşturmak isteyen güçler iklim hedeflerini artırarak birbirleriyle rekabete girebiliyorlar.
Türkiye’nin epey bir süre ayak sürüdükten sonra Anlaşma’yı onaylamak zorunda kalmasının da bu çerçeveden değerlendirilebileceğini söyleyen Mahir Ilgaz, “Dışarıda kalmanın avantajı yok. Hükümet tarafından verilen demeçler vb. de bunu doğrular nitelikte” diyor.
Tüm bunları Paris’i güzellemek için söylemediğinin altını çizen Mahir Ilgaz, “Paris Anlaşması onu doğuran ulus devlet temelli uluslararası sistemin tüm eksiklikleriyle malül. Ancak bu anlaşmayı topyekün reddetmek için sebep değil” diyor. Sebebini ise şu şekilde açıklıyor:
“Çünkü hem anlaşmanın içinde realpolitiğin sınırları elverdiği ölçüde yukarıda saydığım mekanizmalar çerçevesinde ilerleme mümkün, hem de Paris kendi dışında daha kapsamlı ve ilerlemeci bir çözüme engel değil. Bu eksiklikler Paris öncesinde de vardı. Şimdi de var. Elbette daha iyisi için çalışalım, o ayrı.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…