İzmir‘in Bergama ilçesinde, Aşağıcuma ve Hacıhamzalar mahallelerinde bulunan Aktaş Madencilik‘e ait granit ocağının faaliyet alanının genişletilmesi için gerekli ÇED süreci başlatıldı. Ocak, halihazırda 35 hektarlık alanda faaliyet gösteriyor, bu alanın 189 hektarlık alana çıkarılması isteniyor.
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre ise söz konusu taş ocağının ruhsat sahası içerisinde tarla ve fıstıklık vasıflı alanlar var.
ÇED onayı gelirse, işletmenin yıllık 3.000 m3 (8.100 ton) olan üretim kapasitesi 110.000 m3’e (297.000 ton) çıkarılacak. Ruhsat sahasının yanına malzeme (ürün) stok sahaları, atık madde stok alanları ve bitkisel toprak depolama alanlarının da kurulmasıyla işletmenin yayılacağı toplam alan 250 hektarı geçecek. Bu bölgedeki tarım arazisinin yok edilmesi demek.
Yeşil Gazete’ye açıklama yapan Bergama Çevre Platformu sözcüsü Erol Engel‘e göre, çam fıstığının merkezi olan Bergama’da artık köyler taş ocaklarıyla çevrelenmiş durumda. Bölge çam fıstığı ağaçları yönünden son derece zengin olsa da, taş ocakları üretimi verimsizleştirmiş. Bu da, düne kadar bölgenin asıl sahibi olan köylüleri taş ocağı şirketleri karşısında savunmasız bırakmış.
Köylü yoksul düştü ve taş ocağı sahipleri peşinden koşmaya başladı. Eskiden, çam fıstığı verimliyken taş ocağı sahipleri köylülerin peşinden koşardı şimdi tam tersi oldu.
Engel, 17 köylü Kozak yaylasındaki durumu acı acı gülerek, “Kozak Yaylası’nın temel geçim kaynağı çam fıstığı. İkinci kaynak ise taş ocakları…” sözleriyle özetliyor.
Engel, Türkiye’de çam fıstığının yaklaşık yüzde sekseninin buradan toplandığını ancak taş ocakları ve madenlerin ormanları ve tarım alanlarını yok ederek büyük bir kayba yol açtığını belirtiyor. Engel, bu nedenle çam fıstığından alınan verimin geçen 11 12 yıl içinde yüzde doksan oranında düştüğünü söylüyor.
Yıllık 3 bin metreküplük kapasitesi olan Aktaş Madencilik, Kozak‘ın yerli firmalarından. Yıllık kapasitesini yüz on bin metreküpe çıkarmak istiyor. En son 74 bini gördüklerini söyleyen Engel bunu “devasa bir artış” olarak değerlendiriyor.
Bununla birlikte yerel yönetimlerde yerli işletmelere karşı deyim yerindeyse bir “hoşgörü” söz konusu:
Bölgede son dört beş yıldır taş ocağı sayısı çok arttı. Köyde beş taş ocağı var altıncısı açılacak, muhtara halkı bilgilendirme toplantısından önce diyorum ki, ‘Nefes alamayacak haldesiniz, gelin karşı çıkalım.’ Muhtar diyor ki ‘İşletmeci komşu köyden. Bunu da geçirelim de, bundan sonra yabancı bir işletme gelecek ona karşı duralım.’
Engel’e göre, belediyeler de bu konuda üzerine düşeni yapmıyor. Köylünün zor durumda olduğunu ve taş ocağı firmalarıyla pazarlığa mecbur kaldığını söyleyen Engel, pek çok kez Büyükşehir Belediyesi‘ne başvurduklarını, endemik türlerle ilgili hassasiyetlerini dile getirdikleringi ancak hiçbir yanıt almadıklarını anlatıyor: “Köylü çaresiz, yerel yönetimler de istihdam açısından bakıyor olaya.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…