Bu sırada içerideki dükkanların kepenklerini kapattıkları ve çalışanların kendilerini içeriye kilitledikleri görüldü.
Aşı pasaportu, maske zorunluluğu ve salgına karşı alınan önlemleri protesto eden kalabalık grup akşam saatlerinde alışveriş merkezine ulaştı. Kapıda önlem alan polisle çatışan yüzlerce kişi, yarım saat kadar işgal ettikleri AVM’de “artık tecrit yok” ve “özgürlüğünüzü geri alın” sloganları attı.
Bu sırada içerideki dükkanların kepenklerini kapattıkları ve çalışanların kendilerini içeriye kilitledikleri görüldü.
Alışveriş merkezindeki kalabalığa seslenen aşı karşıtlarının liderlerinden biri, “Özgür insanlar olarak buradayız, iletişim kurarak, daha fazla kilitlenmeyi önlemek için her toplulukta örgütleyeceğimiz hoşnutsuzluk yazına hazırlanmak için buradayız. Artık karantina yok!” dedi.
Alışveriş merkezi işgali, Parlamento Meydanı‘ndan başlayıp Acton’a kadar yaklaşık 12 millik bir yürüyüşün ardından gerçekleşti. Protesto öncesinde günlerce internet üzerinden hazırlık yapan eylemciler işgali; protestolarını “daha önce tercih etmedikleri kamusal alanlara” yayarak etki yaratmak için amaçladıklarını söylüyordu.
Cumartesi günkü eylem, Birleşik Krallık hükümetinin son haftalarda çok sayıda insanı etkileyen koronavirüs önlemlerine karşı bir dizi protestonun sonuncu halkası. Guardian‘a konuşan protestocular, hükümetin pandemiyle mücadele etmek için attığı adımların yarardan çok zarar getirdiğine inandıklarını belirtiyor.
Bedfordshire‘dan Paul adlı protestocu, pandemi ile mücadele bahanesiyle sivil özgürlüklere yönelik benzeri görülmemiş baskının nereye varacağından korktuğu için katıldığını söyledi:
“Özgürlüklerimizi kaybetmekten, aşı olmak isteyip istemediğimiz konusundaki seçimin bize bırakılmamasından korkuyorum.”
Eylemlerin arkasındaki gruplardan biri olan Save Our Rights UK’nin kurucusu Louise Creffield, cumartesi günkü protestonun odak noktasının tıbbi özgürlük olduğunu söyledi:
“İzlemenin aşı pasaportlarına dönüştürülmesi ve zorunlu testlerdeki artış konusunda çok endişeliyiz. Tıbbi bir prosedüre katılmak ya da katılmamak için herhangi bir zorlamayı ve herhangi bir ayrımcılığı önleyecek bir tıbbi özgürlük yasası için kampanya yürütüyoruz, çünkü bunun olmadığı yerde adil ve bilgilendirilmiş rıza olamaz. Tıbbi özgürlüğümüzü bir kez kaybettiğimizde, onu geri alıp alamayacağımıza ve bu kaygan eğimin bizi nereye götürebileceğine dair hiçbir söz yok.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…