Hatırlarsanız, bu anlaşma daha önce yine İrlanda’da oylanmış, “Hayır” cevabı ile ciddi bir krize yol açmıştı. Bu kez İrlandalılar, yeni AB Anayasası olarak nitelenen Lizbon Anlaşması’nı yüzde 67.13 oranında “evet” oyu vererek onayladı.
Lizbon Anlaşması, AB kurumsal yapısında ve işleyişinde önemli değişiklikler öngörüyor. Anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için tüm üye ülkelerin onayı gerekiyor.
AB oylama ve karar alma sistemi ile de değişiklikler öngören Lizbon Anlaşması’nın bence en kritik önermeleri şunlar:
Bu önermeler ile özellikle dış politikada tek AB ve tek ses amaçlanıyor. Bu Irak savaşı ve Türkiye-AB ilişkileri gibi konularda tutarsızlıkları ile ortalığı karıştıran ve kargaşaya sebep olan politikaları bir nebze olsun azaltacaktır.
Avrupa entegrasyonun sadece malların ve ekonominin entegrasyonu olarak anlayanların karşı çıktığı, milliyetçilerin egemenlik kaybı olarak nitelendirdiği siyasi entegrasyon konusu ve bu noktadaki en cesur adımlardan biri olan Lizbon Anlaşması, Türkiye ile AB ilişkilerini de doğrudan etkileyecek.
Öncelikle artık karşımızda 6 ayda bir el değiştiren Dönem Başkanlıklarının farklı bürokratik ve politik konumları ve 25 ülkenin Dış İşleri Bakanları yerine muhatabın teke düşüyor olması, üyelik müzakerelerini hızlandıracaktır. Ayrıca, AB’nin Türkiye ile entegrasyonu kolaylaşacak ve şu anda ciddi yapısal sorunlar yaşayan yeni üye ülkelerin yaşadıkları sıkıntılar, Türkiye üye olduğunda, Lizbon Anlaşması ile daha kolay aşılabilecek. Özellikle bazı konularda aranacak olan oy çokluğu ile küçük ülkelerin ya da kişisel çekişmelerin tıkadığı AB bürokrasisinin yolu biraz daha açılacak.
Fakat geçmişte entegrasyonunu tamamlamamış bir AB ile müzakere eden ülkelere nazaran bazı ek zorluklar da bizi beklemiyor değil. Özellikle yasa ve uygulamalarının denetimleri daha uygulanabilir hale gelecek ve sıklaşacaktır. Bu da hükümet üzerindeki baskıyı artıracaktır.
Yani, bence diğer adıyla Reform Anlaşması bizim üyelik sürecimizdeki bürokratik engelleri azaltacak ve yapısal/denetimsel uygulamaları ise sıklaştıracaktır. Sanırım, demokrasi ve insan hakları isteyen Türkiye vatandaşları için Lizbon Anlaşması’nın kabulü olumlu anlamda önemli bir gelişme.
Lizbon Anlaşması’nın resmi onayı ve yürürlüğe girmesi için şimdi, Çek Cumhuriyeti ve Polonya bekleniyor. İki ülkenin de Parlamentosu anlaşmayı onaylamış durumda, fakat Çek Cumhurbaşkanı ve Polonya Başkanının kararı anlaşmanın kaderini belirleyecek. Anlaşmanın yolu özelikle Çek Cumhuriyeti’nde taşlı görünüyor. Son on üyeden ikisi olan bu iki ülkenin AB ve Entegrasyon konularındaki tutumunu hep beraber göreceğiz.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…