Çoban Kuhmunen, değişen hava koşullarının ve daralan otlakların işini daha da zorlaştırdığını söyledi. Sürüyü takip ettiği Kiruna’nın 10 km kuzeyindeki ormanda konuşan ve sürüyü bir arada tutmanın artık çok daha zor olduğunu anlatan Kuhmunen, “Yiyecek bulamadıkları için daha çok dağılıyorlar. Şu sıralar sadece dört ya da beş saat gün ışığı var. Kutup karanlığı geldiğinde her şey daha zor olacak” dedi.
‘Daha fazla uyum sağlayamazlar’
Ormancılık ve madencilik faaliyetlerinin geleneksel otlak alanlarına taşınmasıyla birlikte, ren geyiği sürüsü, insan yayılımının da tehdidi altında. Norveç’te yapılan bir araştırma geçen yüzyılda bozulmamış ren geyiği habitatının hidroelektrik barajlar için su basan otlaklar da dahil olmak üzere %70 oranında küçüldüğünü bulmuştu.
Çoban ve Lainiovuoma kabilesinin eski şefi olan 42 yaşındaki Aslat Simma, aralık ayında olduğumuza dikkat çekerek, “Bu dönemde sıcaklıklar her zaman eksi olmalıdır. Normal bir kışta -20 ila -25C sıcaklıklar olması gerekir. Şimdi bazen sıfır derece bazen de artı derecelere çıkıyor” ifadelerini kullandı.
“Doğayla iç içe yaşıyoruz ve yaptığımız her şey için havaya ve ren geyiğine bağımlıyız. Ancak ren geyiği, otlak bulmak ve kazmak için tüm enerjilerini tüketiyor. Uyum sağlamanın sınırında yaşıyorlar. İklimdeki değişiklikler çok hızlı geldiğinde uyum sağlayamazlar. Zaten çok fazla adapte oldular.”
Jokkmokk kasabasından çobanlık yapan bir ailenin üyesi olan Henrik Blind ise şunları söyledi: “Geçim kaynağımız yanmayan bir gezegene bağlı. Biz bir Arktik halkıyız ve kültürümüz karla yazılmıştır. Ancak iklim değişikliği, karın gitgide daha az yağacağı anlamına geliyor.
Gezegenimizi gereğinden fazla tüketemeyeceğimizi anlamalıyız. Bu acil. Gezegenle uyum içinde yaşamayı bilen dünyadaki tüm yerli insanları dinlememiz gerekiyor.”