Hayvan hakları savunucuları, hayvanseverler, çeşitli sivil toplum örgütü temsilcileri, sanatçılar bir kez daha AKP ve MHP’nin oylarıyla Meclis’ten geçen ‘katliam yasası’na karşı pek çok ilde eş zamanlı olarak bir araya geldi.
İstanbul’da “Yaşatacağız Platformu” öncülüğünde Yaşam İçin Yasa, Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi, DİSK İstanbul Bölge Temsilciliği, KESK İstanbul Şubeler Platformu’nun ortak çağrısıyla; Maltepe’de yapılan mitinge binler katıldı.
Süreyya Plajı durağı önünde buluşan yüzlerce kişinin toplanma alanına yürüyüşünün ardından başlayan mitinge, çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü destek verdi.
Sık sık “Hayvana insana yeryüzüne özgürlük”, “Toplayamazsın, hapsedemezsin, öldüremezsin”, “AYM yasayı hemen iptal et” , “AKP elini hayvanlardan çek”, “MHP elini hayvanlardan çek” ve “CHP elini hayvanlardan çek” sloganları atılan eylemde, Yaşayacağız Platformu adına basın açıklamasını Sevcan Çamlıdağ, Dilan Darğa ve Ersin Tek okudu:
“Katliam yasası” gündeme girdiği günden bu yana hayvanlara yönelik şiddet, istismar ve katliam haberlerinin artığı belirten Çamlıdağ şunları söyledi:
“Hayvanlara yönelik bu şiddet vakalarının tekil, istisnai vakalar olmadığını biliyoruz. Tıpkı kadın cinayetleri gibi, trans cinayetleri gibi, çocuk istismarı gibi hayvana yönelik şiddet de sistematik bir sorundur, hayvan nefreti de hayvan cinayetleri de politiktir.
İktidar yasa sürecinde toplumu kutuplaştırmaya çalıştı. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası tartışmaya açıldığı günden beri, toplumdaki bölünme dşaha fazla keskinleşti ve iktidar yanlılarının tüm ‘ötekilere’ yönelik saldırıları artarak devam etti.
AKP ve ittifakı yerel seçimlerin yenilgisiyle köpekler için “başıboş, saldırgan, hastalıklı, bozuk” gibi saçmalıklar sayıklayarak hayvanlara ve hayvanseverlere karşı tamamen etik dışı ve bilim karşıtı bir tutum aldı. Yüzyıllardır birlikte yaşadığımız, yemeğimizi, suyumuzu, sokaklarımızı paylaştığımız, her gün selamlaştığımız, beraber yürüdüğümüz, şehirlerimizin ve sokaklarımızın tıpkı bizler gibi birer sakini olan köpekleri birdenbire “nefret nesnesine” dönüştürdüler.”
Hayvanlara yönelik şiddetin yeni olmadığı vurgulayan Çamlıdağ, AKP’nin 23 yıllık iktidarı boyunca, hayvana yönelik şiddetin herhangi bir yasada suç olarak düzenlenmediğine, sadece idari yaptırımı olan bir kabahat olarak sayıldığına dikkat çekti:
“Hak savunucularının suç olarak tanımlanması için mücadele ettiği fiiller; hayvanlara yönelik şiddet, cinayet, işkence ve tecavüz cezasız kaldı. AKP’nin genel cezasızlık politikasının bir görünümü olan bu anlayış, yapılan son değişikliklerle bir katliam yasası haline gelmiş sözde “hayvanları koruma kanunu” ile en vahşi haline bürünmüştür.
Yasal olan her şey meşru değildir. Tıpkı çocukları, göçmenleri, kadınları, LGBTİ+’ları engellileri, yaşlıları, Kürtleri, Alevileri öldürelim mi diye oylama yapamayacağınız gibi hayvanların yaşamını veya özgürlüğünü de oylama konusu yapamazsınız.”
CHP’nin yasayı götürdüğü ve konuyu “esastan incelemeye” karar veren Anayasa Mahkemesi’ne seslenen Ersin Tek, katliamın aklanmaya çalışıldığını belirterek yasanın iptal edilmesi çağrısı yaptı:
Dilan Darğa ise açıklamasında Cumhuriyet Halk Partisi’nin yasaya sessiz kaldığını söyledi; CHP’li belediyelerin yasa çıktıktan sonraki tavrına ilişkin şunları kaydetti:
“Bir yandan “yasaya karşıyız” derken bazı belediyelerinizin AKP’nin gölgesinde nasıl iş pişirdiğini, hatta bazı belediyelerinizin AKP belediyelerinden önce sokaktaki köpekleri toplama kamplarına hapsettiklerini biliyoruz. Sözde “cumhur” için adaylık yarışına giren Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu gibi bazı başkanlarınızın mevcut iktidarın adımlarını nasıl itinayla takip ettiğini biliyoruz. İktidarın bayrağını sallamaya hevesli olan, hayvanlara tecridi ve ölümü reva göre bu belediyeler halkın öfkesinden payına düşeni alacaktır!”
Son olarak “Her şeyin bittiğini söyleyenlere ufak bir mesajımız var” diyen Darğa şunları söyledi:
“Biz daha yolun başındayız ve biz bitti demeden bitmez! Sokakta yaşayan hayvanları bizden koparmak isteyen yasaya karşı, öfkemizi ve bilincimizi daha gür ve daha güçlü örgütlemeye devam edeceğiz! Biz yarattığınız bu çirkinliğin içinden, yaşam için, hayvanlar için, tüm türler için, özgür bir dünya için güzellik çıkarmaya kararlıyız.
Ankara’daki eylem saat 15.00’te Kolej Metro çıkışında buluşanların yürüyüşe “Kurtuluş yok tek başına, ya tüm türler ya hiçbirimiz” sloganıyla başladı.
Hak savunucuları, “Toplayamazsın, hapsedemezsin, öldüremezsin” pankartı arkasında sloganlarla yürüdü.
Sakarya Meydanı’na şarkılarla ulaşan grup adına ilk olarak ortak açıklama okundu. “Katliamı durduracağız, yasayı sokakta biz yazacağız!” başlıklı açıklamada şunlar söylendi:
“Bir katliamın meclisin önüne getirileceğinin zikredilmesinden bu yana 129 gün geçti. Söylemesi kolay ama sindirmesi kolay değil. Türkiye’yi yöneten AKP-MHP bloğu, 129 gün önce sokakta yaşayan hayvanları katletmeye dönük yasa tasarısını meclisin gündemine getireceğini söyledi. O günden beri sokaktayız, dostlarımızın yanındayız.
Yasayı hızla komisyona taşıdılar, yaşam hakkı savunucularından kaçırarak, yasa aleyhine konuşma yapan vekil ve uzmanların sözlerini keserek komisyondan geçirdikleri yasayı, yine yangından mal kaçırır gibi meclise taşıdılar ve yasalaştırdılar.
Fakat biliyoruz ki, Türkiye’de hayvan katliamları bu yasayla başlamadı. 20 yıldır yürürlükte olan 5199 sayılı yasa çoğu belediye tarafından uygulanmadı! Yasanın 6. maddesinde yerel yönetimlere kısırlaştırma, aşılama ve yerinde yaşatma sorumluluğu veren, öldürmeyi değil yaşatmayı amaçlayan bu yasa 20 yıldır uygulanmadı! Görevini yerine getirmeyen belediyelere ses çıkartılmadığı gibi, toplanan, öldürülen, hapsedilen hayvanlar da görmezden gelindi. Yetmedi, hayvanlara dönük nefret cinayetleri işleyen failleri cezasızlıkla ödüllendirdiler. Tıpkı kadınları, LGBTİ+’ları öldüren erkekleri, işçileri “iş kazası” adı altında katleden patronları, çocukları öldüren kurumları, yetkilileri, bütün bir ilişkiler ağını cezasızlıkla ödüllendirdikleri gibi.”
“Kimin yaşayıp kimin yaşamayacağına karar verme hakkını kendinizde nasıl buluyorsunuz? Siz öldürmeyi isterken bizler tüm canlılar için en temel hak olan yaşam hakkı için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” denilen açıklamada, sosyal medya aracılığıyla köpeklere dönük uzun süreli bir nefret kampanyası örgütlendiği hatırlatıldı.
Önce “Başıboş köpek” lafının ortaya atıldığını, sokakların güvenliği için hayvanları katletmenin normal bir şeymiş gibi ana akım medyada, sosyal medyada tartışıldığı söylenen açıklama şöyle devam etti:
AKP-MHP rejiminin yok etmek istediği her şeyi “terör” ile ilişkilendirdiğini biliyoruz. Hak savunucularından akademisyenlere, ekoloji aktivistlerinden gazetecilere kadar muhalif görülen her şey “terör” ile yaftalanıyor.
‘Başıboş köpek terörü’nden söz ederek bir panik havası yaratmaya çalıştılar, yalan kuduz haberleriyle köpekleri hedef hâline getirmeye çalıştılar, katliam yasasına meşruiyet kazandırmaya çalıştılar. Hiçbiri tutmadı! Bu yasa meclisten halkın iradesi dışında geçirilmiştir! Bu yasa AKP-MHP blokunun vekilleri tarafından, sağduyu çağrıları yok sayılarak, kim bilir hangi kirli hesaplar gözetilerek, gece yarısı, kapalı oturumlarda halktan kaçırarak geçirilmiştir! Bu yasa meşru değildir!
129 gündür çok sayıda şehirde sokaklara çıkan on binlerce insan bu yasayı geri çekmeniz için haykırıyor!
Peki, hükümet durup dururken sokakta yaşayan hayvanları neden hedef almaya başladı?
Kuduz vakaları mı artıyor? Sokakta yaşayan hayvanların saldırıları mı artıyor?
Hayır, bunların hiçbirinin gerçek olmadığını gayet iyi biliyoruz. Veteriner hekimlere, uzmanlara, yaşam hakkı savunucularına sorsaydınız size neyin gerçek olduğunu söylerlerdi. Ama hükümet yalan söylediğini çok iyi bildiği için kulaklarını ve gözlerini kapadı.
Sokakta yaşayan hayvanları katletmek istemelerinin sebebi bu toplumu her alanda disiplin altına almak istemeleridir. Türkiye toplumu şu anda tarihinin en büyük yoksullaşmasını yaşıyor. Maaşlar henüz hesaba yatmadan erimiş oluyor, barınamıyoruz, geçinemiyoruz. Biz yoksullaşıyoruz, patronlar ise zenginleşiyor. Biz barınamıyoruz ama müteahhitler kalkınıyor. Tam da bu yüzden AKP-MHP bloku artık bu ülkeyi yönetemiyor!
Yönetemedikleri için toplumu her alanda sıkıştırmak, zapturapt altına almak istiyorlar. Sokakta yaşayan hayvanlar ise gözlerine bu alandaki en kolay hedef olarak göründü. Ama bu sefer panik havası işe yaramadı, Türkiye halkları sokakta yaşayan hayvanlarla beraber yaşamaya devam etmek istediğini gösterdi.
1910 yılında İstanbul’un köpekleri Sivriada’da ölüme terk edildiğinde İstanbullular katliama tepki göstermiş ve adanın adı o günden bugüne Hayırsızada olarak anılmıştı. Şimdi Türkiye’yi koca bir Hayırsızada’ya çevirmeye çalışıyorlar.
Buna asla izin vermeyeceğiz!
Açıklamada dosyanın Anayasa Mahkemesi’nde olduğu hatırlatılarak Yüksek Mahkemenin bu yasayı derhal iptal etmesi gerektiği vurgulandı.
Eylemde sık sık “Sokaktayım Yanındayım”, “Hayırsız Ada Bir Daha Asla”, “Yasayı Sokakta Biz Yazacağız”, “Çek Çek Yasayı Çek”, “Nefrete İnat Yaşasın Hayat” sloganları atıldı.
Eş zamanlı mitingler, İzmir, Antalya, Muğla-Datça‘da da yapıldı; mitinglerin hepsinde AYM’ye çağrı yapılarak yasayı iptal etmesi istendi.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…