DW, Covid 19 önlemlerini kademeli olarak gevşeten Almanya‘nın iklim kriziyle mücadelesinin salgından nasıl etkilendiğiyle ilgili bir haber yayınladı.
Haberde, Almanya’nın, iklim taahhütü çerçevesinde yıl sonunda yüzde 40’lık CO2 tasarrufu hedefini tutturmasının beklendiğine yer veriliyor. Ancak Almanya Çevre Bakanı Svenja Schulze‘a göre bu her ne kadar sevindirici olsa da yeterli değil.
Durumun Covid-19 salgınına karşı alınan önlemlerle ilişkili olmasını kasteden Schulz, “İklimi koruyacak şey ekonomik durgunluk değil. Bu durumun sürdürülebilir olması için yaşam biçimimizi değiştirmemiz gerekiyor” diyor. Kendisi geçen salı 200 siyasetçi siyasetçi, şirket yöneticisi, sendika ve çevre örgütü temsilcisinin çeşitli Avrupa gazetelerinde yayınlanan çağrısını imzalayanlardan biri.
Söz konusu kampanya, Avrupa Birliği‘nin (AB) salgından sonra şekillenecek ekonomi politikalarında küresel ısınmanın merkezde olmasını talep ediyor.
Almanya merkezli çevre örgütü Germanwatch‘un politika direktörü Christopher Bals da bu durumun uzun sürmeyeceğinin altını çiziyor ve uzun vadeli bir plan öngörüyor:
İklimi koruyan politikalar şu anda yanlış sebeplerle ve zor kullanılarak alınıyor. Yapısal olarak iklim krizini engellememize yardımcı olacak bir durum değil bu.
Bals bununla birlikte, insanların video konferans aracılığıyla iletişim kurmanın mümkün olduğunu gördüğünü ve bu durumun daha sonraki süreçlerde iş seyahatlerini ve bunun gerektirdiği uçak kullanımını düşürebileceğini belirtiyor.
Küresel işbirliğinin salgını yavaşlattığının görüldüğünün altını çizen Bals, salgın sonrası dünyada da bu dayanışmanın süreceğini umuyor:
Şu anda bir dönüm noktasındayız. Bir yandan ulusal yapılar güçlendiriliyor, diğer yandan da Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarıları gittikçe daha fazla dikkate alınıyor. Aslında birçok ülke salgın süresince benzer tedbirler alarak hayatı kısıtlama çağrılarına kulak veriyor.
Salgın vesilesiyle siyasetçiler ve uzmanlar arasındaki fikir ayrılığında çoğunluk nezdinde ibrenin uzmanlardan yana döndüğüne değinen Bals, bu durumun iklim ve biyolojik çeşitlilik konuları söz konusu olduğunda da sürmesini ümit ediyor:
Umuyorum ki hükümetlerin bilim karşıtı hareketlerinin geleceğimizde artık yeri yoktur. Ve uzmanların iklim ve biyolojik çeşitlilik konusundaki uyarıları ciddiye alınır.
Salgından sonra sürdürülebilir bir gelecek için araştırma yapan kurumlardan olan Almanya Ulusal Bilim Akademisi Leopoldina da, yayınladığı 19 sayfalık araştırmada, Almanya’nın hareket kısıtlamalarını nasıl gevşetmesi gerektiğini anlatıyor.
Araştırmanın son kısımlarında yer alan bir bölümde ise, salgından sonra iklim dostu yönetimin gerekliliğine özel bir vurgu yapılıyor:
Alınacak tedbirler CO2 içeren fosillerin fiyatlarının yönetimi, ulusal hidrojen stratejisinin hızlı adaptasyonu ve uygulaması ile birlikte elektrik tüketiminin dengelenmesini de içermeli. Hedef Avrupa Yeşil Düzeni’nin devamı olmalı.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…