Manşet

Karadeniz ve Marmara’daki mavi yüzgeçli orkinos ve kılıç balığı gibi pek çok tür artık yok

Yazar:
Yeşil Gazete

Yeni yapılan bir araştırma Marmara Denizi ve Karadeniz’de yer alan ve aralarında mavi yüzgeçli orkinos, kılıç balığı ve Atlantik uskumru gibi türlerin bulunduğu pek çok balığın ya ticari olarak ya da tamamen yok edildiğini ortaya koydu.

Etrafımızdaki Deniz (Sea Around Us) girişimi ile birçok üniversiteden araştırmacının yürüttüğü çalışma sonucunda Karadeniz’de 17 balık türünün tamamen yok edildiği, 17’sinin ise ticari olarak tükendiği ortaya çıktı. Marmara Denizi’nde ise 19 balık türü tamamen, 22 balık türü ise ticari olarak tükendi.

‘929 tondan 33 tona düştü’

Phys’da yer alan habere göre Çalışmanın baş yazarlarından Aylin Ulman, “Örneğin orkinosların Karadeniz’e göçü 1985 yılında, tüm yumurtlama grubunun sadece bir günde yüksek fiyatlarla Japonya’ya ihraç edilmek üzere Marmara Denizi’nde yakalanmasının ardından durdu” dedi.

Marmara Denizi’ndeki mavi yüzgeçli orkinosların en son 2007’de rapor edildiğini belirten Ulman “Balıkçılığın zirvesinde yakalanan balık sayısı 929 tonken 2001 yılında bu sayı 33 tona düştü” ifadelerini kullandı.

1967’den itibaren veriler incelendi

Araştırmacılar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından toplanan veya hakemli yayınlarda da atıfta bulunulan 1967-2016 dönemine ait balıkçılık verilerini gözden geçirerek ve balıkçılar ve uzmanlardan gelen geleneksel ekolojik bilgilerden yararlanarak, kayıpların ilk zaman çizelgesini oluşturdu.

Bir tür 1967’deki verilerde mevcutsa ancak 2016’da artık mevcut değilse, bu bir yok etme olarak tanımlandı. Öte yandan ticari neslinin tükenmesi, 50 yıllık dönemde av miktarının orijinal değerlerinin yüzde 80’inden daha fazla azalması olarak tanımlandı.

Sebebi aşırı avlanma

Ulman bu türlerin şu anda olmamasının birincil nedeni olarak aşırı avlanmayı gösterdi. Bu da büyük çapta ekosistemde değişikliklere yol açarak başka türlerin etkilenmesine sebep oldu.

İnceleme, yönetim planı eksikliğinin Karadeniz ekosisteminin ciddi şekilde bozulmasına katkıda bulunduğunu ve benzer bir kaderin Marmara Denizi’ni beklediğini çünkü her ikisinin de yakından bağlantılı olduğunu gösteriyor.

British Columbia Üniversitesi, Mersea Deniz Koruma Danışmanlığı, Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü ve İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Yönetimi Enstitüsü’nde yer alan akademisyenler tarafından yapılan çalışma Frontiers in Marine Science dergisinde yayınlandı.

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024