TARİH:24.03-05.04 2008
1.GÜN:Yoldan geldim. Yorgunum. Muson yağmurları altında, Güney Doğu Asya’daydım daha dün. Borneo Adası’ndan Kuala Lumpur’a, oradan Singapur’a oradan da İstanbul’a yaklaşık 20 saatlik uçuş sonrası öğle saatleri İstanbul’dayım.
Haki’nin mecralarla maceraları devam ediyor. Keşfedilecek rotalardan biriyle daha randevum var. Saat, iklim,meridyen farkı derken,tattığım tropikal yiyecekler de henüz sindirilemedi ama. Vakit dar. Yeni rotam Kamchatka Yarımadası. Volkanik Dağlar bekleye durdunuz beni, yıllardır içimde büyüdü hasretiniz.
Biraz önce hava durumuna baktım. Yoğun ve ağır kış koşulları hüküm sürüyor. Tipi, don, fırtına, ortalama hava sıcaklığı –6C gibi. Dün 30C’lerdeki ılık muson yağmurları altında değil miydik yahu?Eh!Tam tabiri caiz bir durum mevzu bahis.Dünyayı bir uçtan bir uca arşınlamak mevsim anormallerinde. Koşullar, ancak kısa zaman dilimlerinde imkân veriyor dünyayı keşif serüvenlerimize. Alışığız. Ne yapalım? Detaylı zaman ayarı ve de az laf, çok iş diyerek son bir kez sırt çantalarımı gözden geçiriyorum. Ekstrem koşullara uygun malzemeler, kıyafetler, piller, yedekler vesaire vesaire…
Rus Havayolları Aeroflot, Rusya kıtasının uzak doğusunda bulunan 1250 km uzunluğundaki Kamchatka Yarımadası ile randevumda ulaştırmacı. Kıtanın en ucundaki yarımadanın, havaalanı bulunan tek şehri Petropavlosky’ye yolculuğum,sabah 01:40 İstanbul’dan hareketle Moskova aktarmalı gerçekleşecek. Biner binmez uyuya kalmışım. Sabah 6,Moskova’dayım. Petropavlosky’ye hergün tek sefer var Moskova’dan. Saat 16 gibi hareketle 10 saat sürecek yarımadaya varış. İstanbul’dan 10 saat ilerde, saat farkını da merak ettiyseniz. Yarın şehre varır varmaz,aktif volkanik dağların yolunu tutacağım. Yarımadada bulunan 300 volkanik dağın, 29 tanesi şu anda aktif halde. Unesco tarafından bunların birçoğu, milli parklar ile birlikte “Dünya Mirası Listesi’nde” yer alıyor. Volkan biliminde önemi dünyaca kabul edilmiş bir bölge.
Büyük gün bugün! Moskova havaalanında turluyorum. Coşkuluyum çok, biraz sabırsız, biraz da endişeli. Ön araştırmalarım bir türlü sonuç vermedi. Neden derseniz? Aktif volkanik dağlara çıkış için tek olası mevsim yaz mevsimi. Oldukça ağır geçen kış mevsimi; sadece helikopter, heli ski,snow mobile gibi kış araçlarıyla geçit veriyor dağlara. Ekspedisyonuma lojistik destek vermeleri için irtibat kurduğum acentelerin hemen hepsi, maliyetlerinin yüksek olması sebebi ile dudak uçuklatan astronomik rakamlar telâffuz etmişlerdi.”Kaderde varsa üzülmek, neye yarar…” demedik tabii ki. Çıktık yola, hayır ola. Cengaver kanımız.”Du bakali ,nolucek?”, der miyiz hiç! Mutlaka olmalı, olacak! Biz kendi soru ve sorunlarımızla sizi boğmayalım.
Biraz bilgi verelim Kamchatka ile ilgili; Sovyetler Birliği döneminde atom deniz altı üssü, bu bölgeye konuşlanmış. Bölgeye dışarıdan giriş ve çıkışlar tamamen yasak olduğundan, karakteristik özelliklerini uzun süre koruyabilmiş. 20.yüzyılın başında nüfus yoğunluğu 1.187 iken, şu anda 300 bini aşmış. Balıkçılık ve gemicilik temel geçim kaynakları. Nehirlerinde çok zengin balık çeşitleri var. Özellikle Pasifik Okyanusu’na ait farklı somon balığı çeşitleri bulunuyor. Deniz aslanı, balıkçı kartalı,şahin,boz ayı,kurt,tilki ve benzeri geniş bir faunanın yanında ,verimli volkanik toprakları geniş bir yelpazedeki bitki florasına ev sahipliği yapıyor. Yarımadada ayrıca zengin doğal maden kaynakları var.
Havaalanında turlamaya devam. Yanıma uzun boylu,sportmen,oldukça beyaz,kulaklı şapkasıyla genç bir yolcu yaklaşıyor. Önce Rusça,sonra İngilizce”Andrew?Andrew,sen değil misin?”,diye sordu gülümseyerek. ”Andrew kalmadı.Bir adet Haki Engin verelim”, diye başlattığımız sohbet ilerledikçe ilerledi. Valdamar’mış adı. İleride çok yardımlarını göreceğim bu Rus dostumuz,yaklaşık on beş senedir görmediği Andrew adlı arkadaşına beni çok benzetmiş. Yol boyunca sohbetimiz devam ediyor. Pasifik okyanusunda,açık denizlerde gemicilikmiş mesleği,ama bir süre önce tehlikeli boyuttaki güneş alerjisi sebebi ile işini bırakmak zorunda kalmış. Nişanlısı volkan bilimi ile ilgili üniversitede doktora yapıyormuş. İlk gün Petropavlosky’de kalmam gerekiyor. Kalacak yer ayarlamaya vakit bulamamıştım önceden. Valdamar, kendi evinde konuk etmekten mutluluk duyacağını söylüyor ısrarla.
Oldukça yorgunum. Valdamar’ın davetini kabul ettim. Eve varır varmaz uyku tulumumun içine giriyorum. Deliksiz bir uyku. Uyanınca “Neredeyim ben?”, sendromu. Şükürler olsun,rüyada değilim. Gerçekleşecek rüyalarının yanı başında ,Kamchatka’dasın be Haki!
3.GÜN:Bir şeyler atıştırıyoruz,Valdamar’ın nişanlısı heyecanlı bir şekilde
Dağ çıkışım için destek verebilecek acenteler ile yüz yüze görüşmem lazım vakit kaybetmeden. Valdamar, bütün gününü bana ayırdı. Acenteler ile görüşüyoruz, kah ingilazca,kah rusça. Anlaşıldı. Programlar sadece çok zengin A.B.D’li ve Avrupalı turistlerin kayak, Heli Ski ya da snowboard yapmalarına yönelik. Tek başına altından kalkılacak rakamlar değil istenenler. Üstelik ağır kış koşullarında zirve çıkışı pek düşük bir ihtimal. Sizce ne yapmalıyım tüm bu koşullarda?
Günün geri kalanında Valdamar, beni eskiden çalıştığı balıkçı limanına götürdü. Soğuk mevsimlerde gelen deniz aslanlarının yerlerini gösterdi. Şans işte, yerlerindeydiler o saatlerde. Birkaç vesikalık görüntü alabildim deniz aslanlarıyla.
Eli boş olur mu hiç misafirlik! Marketten alışveriş yapıyoruz. Valdamar şehrin genel durumunu,tarihini anlatırken şehri geziyoruz hava kararana kadar .
Kamchatka yarımadası nüfus yoğunluğunun az olması sebebiyle çevre felaketlerinden çok olumsuz etkilenmemekle birlikte,yaban hayatının yiyecek kaynağı olarak değerlendirilmesi yasal olmayan avcılık fauna için ciddi bir tehdit oluşturuyor.Kontrolsüz balık avcılığı,özellikle nadir bulunan pasifik somonlarını azaltmakta imiş.Batılı şirketlerin artan petrol ve maden arama çalışmaları, burada da doğayı tehdit etmekte maalesef.İnsani hatalardan kaynaklanan yangınlar,bölgedeki ormanlarda inanılmaz zararlara yol açmakta.
Laf atmalar, sohbetle karışık. Meraklılar çok. Nereden mi geliyorum? İlginç geliyor insanlara bu mevsimde bir dağcı buralarda. Üstelik ne kadar uzak diyarlardan!
Dünyanın en lezzetli somonları Pasifik somonları.Bu bölgede yakalanan somonlar dünyaya satılıyor. Pasifik somon balığı avcılığı oldukça popüler doğal olarak. Enfes füme somonlardan alıyoruz sıkı pazarlık sonrası.
Pazar alışverişi sonrası Valdamar ve birkaç arkadaşı ile buluşup termal kaplıcalara gidiyoruz.Hava sıfırın altında 5’lerde.Biz açık havada termal kaplıcanın 30Clerdeki sıcacık suyunda yüzüyoruz.”Nazdravya Rus votkası!Afiyetle yanında füme somon. “Tatlı hayat.” ,diyorsunuz içinizden,duydum. Oysa Haki’yi dağlar,zirveler bekliyor. Diğerleri lafı güzaf. Endişemi,heyecanımı Valdamar ve arkadaşları da anlıyor.Bu dağa çıkmalıyım. Emeğim,çabam hep bunun için. Eve eli boş dönersem çok üzüleceğim,biliyorum. Sohbet,”Nasıl olur da Haki Volkanik Dağ Ekspedisyonunu gerçekleştirir?”, konusu üzerine bir beyin fırtınası sempozyumuna dönüşüyor. Fikirler,tavsiyeler,çözüm denemeleri havalarda uçuşuyor. Çok kafa patlattınız çocuklar. Sizlerden ümitliyim.Devam.
”Eureka!Tamam bulduk!Teşekkürler!Spasibo!Haroşa!Bravo çocuklar!Hem çok ekonomik hem makul bir çözüm bulduğunuz.
Efendiim,Çözüm şöyle başlıyor;Valdamar’ın havuzdaki arkadaşlarından birinin akrabası,tırmanış yapmayı planladığım Avacha ve Koryaksky volkanik dağlarının bulunduğu, Unesco’nun Dünya Mirası listesindeki Avacha Milli Parkında görevli imiş.Bekçi ile irtibata geçtik. Deneme bir-ki. Ses geliyor mu? Parka en yakın bölgeye ulaşımımı sağlaması ve park içindeki kendi kulübesinde kalabilmem için anlaştık. Birazdan bizi almaya gelecek. Havanın kararmasına da bir iki saatten az zaman var. En az altı gün dağlardayım hesabıma göre. Yiyecek, içecek, gerekli tüm temel ihtiyaç malzemelerini bir an önce tedarik etmem lazım. Apar topar havuzdan çıkıp, kurulanamadan markette aldık soluğu.Valdamar hep yardımcı.”Sağolasın Valdamar dostum.Çok yardımcı oluyorsun.Antalya’ya gel en kısa zamanda,misafirim ol. Söz güneşe çıkarmayız seni.”
Park bekçisi Viladamir’in arabasına attık eşyaları.Üçümüz yaklaşık iki saat süren yolculukla parka yakın bir bölgedeyiz şimdi.Araba ile gelinebilecek son nokta.Hava zifiri karanlık.Rüzgar ve tipinin çığlığı nefes veriyor bir tek.Orman korucusunun bizi kar motosikleti ile alması gerekiyor bu noktadan.Bu koşullarda ulaşım sağlayabilecek araçlar;dog sledding yani köpekli kızak,heli ski denen helikopter ve snow mobile yani kar motosikleti. Dondurucu soğuk. Yaklaşık yarım saat bekledik biraz endişeli.Motor gürültüsü geliyor uzaktan.”Oh be!”,diyor Valdamar dostumuz ve Viladamir ile vedalaşıyoruz. Ekspedisyon sonrası görüşeceğiz elbet.
Orman korucusunun motosikletine yerleştirdik çantaları. Goratex montumuz, batonumuz, kazma küreğimiz, yiyecekler… Sıkıca bağladık. Tam teçhizat, eksiğimiz yok. Tek kelime İngilizce bilmiyor korucu. Vücut dili her zamanki sözcümüz. Yarım metrede bir zıplaya hoplaya gidiyoruz ormanın içinde. Karanlık, tipi bir de motorun gürültüsü. Tedbiri bırakmamak lazım elden. Devamlı bir elimle yokluyorum arkadaki eşyaları. O da ne!Elim boşta kaldı. Düşmüş çantalardan biri. Motorun gürültüsünden, korucu dil bilseydi de duymazdı ki sesimi. Tüm gücümle sarsıp, durması gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Çantaları daha da sıkı bağlıyoruz. Yola devam. Az gittik uz gittik İki saatten fazla gittik, kulübeye ulaştık. Kapısı karlar altında. Bayağı uğraştırdı bizi karı küreyip kapıyı açmak. Küçük kulübede girişte ardiye,el yıkamak için lavabo,bir odun sobası mevcut ,iki adet de ranza. Seç beğen. Dışarısı tahmini eksi 20lerde.Ne büyük lüks böyle bir kulübe!
Eşyalarımı taşıyorum kulübeye. Uyku tulumumun içindeyim. Deliksiz uyurum uyumasına da. Zorunlu ihtiyaç için kalkınca dışarı çıkmak gerek. Dışarı çıkmak; uzun süre kar kürümek demek. İlk gün daha, alışırız.
Hava çok kapalı. Kar tüm hızıyla yağmaya devam ediyor.Kulübe camları karla tamamen kapandı.Dağ çıkışı için uygun değil bugün. Kulübede vakit geçirmekten başka çare yok. Şehirden aldığım portatif ocakta öğle akşam yemeklerimi pişiriyorum. Öğlen makarna, akşam çorba menüm. Neşeliyim. Dünden bugüne büyük mesafe kat ettim. Elbette biraz daha beklerim.
6.GÜN:Sabah tuvalete gitmek için kapıyı açmak çok uğraştırdı.Rüzgar ve
Bu şartlarda en az yedi gün buradayım sanırım. İdareli kullanmam gerek getirdiklerimi. Yedi güne bölüyorum tüm malzemeleri. Kar sularını eritip çay içiyorum. Sobayı da idareli yakıyorum.Yalnızım,tek başınayım ama, dışarıda kar sesi,içimde coşku,aklımdan geçiyor şarkılar,türküler. Yeterince ses var kısaca.
8.GÜN:Gece tuvalete giderken havanın açtığını gördüm. Gün
Meraklandırmayayım sizi fazla. Ekstrem koşullar söz konusu. Yetersiz malzeme, bu durumlarda büyük handikap bildiğiniz gibi. Her şey bir yana,yanlarında ne krampon,kazma,kürek vardı;ne de botları uygundu tırmanış için. Buzul bölgeye ulaşınca, ben kramponlarımı taktım. Onlar ise, Çin malı botları ile kayıp düşmeye başladılar. Benim için zirve tırmanışından çok daha zor saatler de böylece başlamış oldu. Üçünü de güvenli bir şekilde çıkarmak yeni görevimdi artık. Düşmemeleri için kazma ile izler açtım. Gerektiğinde kendim ayaklarımla, vücudumla destek verdim. Düşeni kaldırdım.Rüzgar zirveye yükseldikçe şiddetini arttırdı.3 kat gora-tex eldivenden parmaklarım donmaya başladı.Zorlu şartlarda 5 saat daha tırmandık.Zirve bize yüzünü gösterdi.Çaydanlık gibi buhar tüttüren volkanik bir zirve!Nutkum tutuldu.Çeşitli gazlardan oluşmuş duman olduğunu düşündüğüm tüten şey su buharıymış.Aktif volkanik tabakaya düşen metrelerce kar,oluk oluk eriyerek buhar tüttürüyordu Avacha Volkanik Dağı’nın bacasında.2751 metre yüksekteki zirvesinden,açık havada Kamchatka Yarımadası, Avacha Körfezi ve Pasifik Okyanusu,çıkmayı çok istediğim ama başka sefere ertelemek zorunda kaldığım 3456metre yükseklikteki koni şeklindeki krater zirvesi ile muhteşem Koryaksky volkanik dağı çok net görülebiliyor.
Volkanik patlama Avacha(Rusçası Avachinski) dağında en son 1991’de olmuş. Zirvedeki 350 metrelik krater çukuru lavlarla dolmuş. Hala bazı bölgelerinde sülfür tütüyor. Birkaç volkanik taşı hatıra olarak aldım sıcak topraktan dostlarla paylaşmak üzere.
Şiddetli rüzgâr ve başlamakta olan fırtına zirvede yarım saat kalmamıza izin verdi. Aşırı soğuk eşliğinde geldiğimiz rotadan hızla iniş yoluna koyulduk. Döşenmiş sabit ip hatlarının kar altında kalmayanları üzerinden çok dikkatli bir şekilde 3,5 saat kadar devam etti inişimiz. Tatar arkadaşlar ve rehberleri snowboardlarının bulunduğu yere ulaşınca, vedalaşarak snowboardları ile süratle gözden kayboldular. Benim kat edecek çok yolum vardı daha ama şanslıydım. Hava soğuk ama açıktı,yukarıdaki fırtınanın aksine . Amacıma ulaşmıştım. Çok mutluydum, huzurluydum.5 saat daha devam etti iniş yolculuğum kulübeye kadar. Aşırı soğuk yanıma aldığım yiyecekleri yememe olanak vermemişti bütün gün. Kulübedeki akşam menüsüne kısmetmiş bu nevale,erimiş kar suyuna yapılmış çorba ile. Karnımı doyuruyorum.”Vay be Haki!Tebrik ediyorum seni. Başardın işte.” Hava karardı çoktan. Uyumadan malzeme ve yiyeceği gözden geçiriyorum. Yiyecek çok az kalmış. Köye dönmem gerek en kısa zamanda. İyi de nasıl?Onu da yarın düşünürüz artık.
Günler böylece mutlu mesut geçti. Dönüş yolunda 10 saat zaman farkı bindiğim saat ve günde beni İstanbul’a attı, zaman makinesine girmeye gerek kalmadan.
Yeni yerler, yeni mecralarda buluşmak dileğiyle…
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…