Bundan bir asır önce de benzeri bir durum Osmanlı İmparatorluğu İstanbul’unda yaşanmıştı. Bugünkü saikle hareket eden Osmanlı idaresi de Batı karşısında hoş olmuyor savı ile şehirdeki tüm sokak köpeklerini toplamış ve Hayırsızada’ya bırakmıştı. Hayırsızada’da açlıktan ve sıcaktan birbirini parçalayarak ölen köpeklerin feryadı günlerce İstanbul’da yankılanıp durmuş, peşine bir de şehirde yangın çıkınca köpeklere reva görülen muamaleyi yangının sebebi gören halk isyan etmişti.
Hayısrsızada’daki köpek katliamı hakkında 15 dakikalık bir belgesel çeken Ermeni kokenli fransız sinemacı Serge Avadikian, orjinal adı “Chienne d’Historie“, ingilizce ismi “Barking Island” (Havlama Adası) bu filmi ile 2010 yılında Cannes Filmi Festivalinde en iyi kısa film ödülünün de sahibi oldu.
Suluboya tablolar gibi yapılan animasyon filmde, İstanbul’un artan sokak köpeklerinin toplanıp Hayırsızada’ya götürülmeleri, orada birbirlerini kırarak ölmeleri anlatılıyor. Serge Avadikian’ın “Havlama Adası” filmini buradan izleyebilirsiniz.
1865 yılında sokak köpeklerinin topluca itlaf edilmesinin dünya basınında geniş olarak yer almasından sonra dünyaca ünlü yazar Mark Twain, ““Hayatımda hiç bu kadar mahzun bakışlı ve kalbi kırık sokak köpekleri görmedim.” demişti
İstanbul’daki ilk köpek toplama harekatı, İstanbul’a gelen bir İngiliz turist yüzünden gündeme gelmişti. Geceyarısı Galata’dan geçen İngiliz, önce bastonu ile köpeklerden korunmaya çalışmış, kaçmak isterken yüksek bir duvardan düşüp ölmüştür. İngiliz hükümeti bu olay üzerine Osmanlı Sarayına bir ültimatom verir. Sultan II. Mahmut da kararını açıklar, “Sokak köpekleri tez elden toplana, teknelere konula ve Hayırsız Adaya bırakıla!” Operasyon başlar ancak halk bu olaya büyük tepki gösterir. II. Mahmut da kararını geri almak zorunda kalır.
Padişah II. Abdülhamit döneminde köpekler en rahat dönemlerini yaşar. Çünkü padişah köpeklerle uğraşmaz, kuduz hastalığı ile mücadele eder. II. Abdülhamit döneminde dünyadaki üçüncü Kuduz Enstitüsü İstanbul’da kurulur. 1908’de Abdülhamit devrilince onun bütün değerleri ile birlikte sokak köpekleri de, yeni rejimin hışmına uğrar. Yerine gelen Talat Paşa 1910 yılında İstanbul’un tarihindeki en büyük köpek itlaf kampanyasını başlatır. İstanbul’un bütün sokak köpekleri kancalarla, nerelerine denk gelirse yakalanır ve 80 bin sokak köpeği Hayırsız Ada’da ölüme terk edilir. Adaya atılan köpekler bir süre sonra açlıktan birbirlerini parçalamaya başlar. O günlerde onların acı sesleri ve ulumaları İstanbul sahillerine kadar ulaşır. Bir müddet sonra artık sesleri hiç gelmez olur. Köpeklerin çığlıklarını duyan sahil halkının, bu sesleri ölene kadar unutmadıkları rivayet edilir. Bu olaydan sonra da İstanbul’da çok büyük yangınlar ve felaketler yaşanır.
İstanbul’daki köpek katliamı ile ilgili en çarpıcı açıklamayı Pierre Loti yapar ve şöyle der: “Bu ülkeye II. Mehmet’in ordularının ardından gelen köpekler terakkiyi ve hükümet işlerine levantlerin (müslüman olmayan azınlık) girişini unutmuşlardır. Dört, beş asırlık sadakatten sonra kimseyi hiçbir zaman ısırmamış olmalarına rağmen katliamların en iğrencine mahkum edildiklerini görmüşlerdir.”
Sokak köpeklerine yönelik şiddet, kötü muamele ve katliamlar, hiç durmadan günümüze dek devam etmiştir.
(Yeşil Gazete)
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…