Ispanağın sebep olduğu toplu zehirlenme olayları tartışma yaratmaya devam ediyor. İstanbul ve Tekirdağ’da onlarca kişi yediği ıspanaktan zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan son açıklamada, İstanbul’da şu ana kadar toplam 108 kişinin etkilendiği, 80 kişinin taburcu olduğu, 28 kişinin ise hala hastanede kontrol altında olduğu ifade edildi.
Ispanaktan kaynaklı benzer belirtiler Tekirdağ’da da yaşandı. Tekirdağ İl Sağlık Müdürü Dr. Cengiz Becerir, ıspanak yedikten sonra rahatsızlanan 22 kişinin hastanelerde tedavi gördüğünü açıkladı. Hastaneye kaldırılanlardan Süleymanpaşa Sağlık Hak-Sen İlçe Başkanı Selim Kafadar’ın geçici hafıza kaybı yaşadığı için tedavisinin sürdüğü bildirildi.
Yapılan araştırmalarda, zehirlenmeye yol açan ıspanağın İstanbul Bayrampaşa‘da bir toptancıdan çıktığı öğrenildi. Toptancının ise ıspanağı Ankara Beypazarı‘ndan aldığını söylediği belirtiliyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, numune incelemelerine dayanarak, zehirlenme sebebinin ıspanaklara karışan patlıcangiller familyasından, atropin ve scopalamin içeren yabancı otlar olduğunu söyledi.
Son olarak açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da “Besin zehirlenmelerinin ıspanak değil, yabani otlardan olduğunu tespit ettik. Halkımız sebzeleri otlardan ayıklasınlar, iyi yıkasınlar” dedi. Açıklamalarda karışan yabani otların isimlerine yer verilmezken bu otların bahsi geçen patlıcangiller familyasından güzelavrat otu ve adamotu olabileceği belirtiliyor.
Çanakkale’nin Bayramiçi ilçesinin Ahmetçeli köyünden yerel üretici Sevinç Özkaya, Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün yaptığı açıklamanın kendisine inandırıcı gelmediğini söyledi. “Ürün yetiştirirken arada yabani otların çıkmasının doğal. Biz mesela ektiğimizde patlıcanda da biberde de çıkıyor. Ama onları tek tek ayırmak kolay oluyor. Ispanak kendisi de bir ot olduğu için genelde insanlar ot ilacı atıyor” diyen Özkaya, zehirlenme sebebinin zirai ilaç kullanılması ve süresi beklenmeden toplanması olduğunu düşünüyor.
Sevinç Özkaya, doğada ıspanak ile birlikte çıkan otları da anlattı. Yabani olarak borazan otunun çiçeğinin çıktığını söyleyen Özkaya, onun da içinde yumruları olan pıtrak çeşidi bir ot olduğunu, görenin hemen anlacağını söyledi. Gelincik otu da yaygın olarak çıkan otlardan ancak herhangi bir zararı olmadığı için yemeklerde kullanılmasında bir sakınca olmuyor. Güzelavrat otunun da söylendiği kadar zehirli olmadığını belirten Özkaya, birkaç tane karışması durumunda insanları zehirleyemeyeceğini öne sürdü.
Özkaya, konu hakkında doğru bir inceleme yapmak için hem üreticiden, hem halden hem de marketlerden numune alınması gerektiğini belirtti. Tüketici için ise şu tavsiyede bulundu: “Tüketici biraz bilinçli olmalı ve küçük üreticiden almalı. Büyük üreticiye düştüğümüz zaman bu tarz olayların yaşanması kaçınılmaz. Nasıl büyük marketlerden dolayı küçük bakkallar yok oldu gitti. Aynı şekilde büyük üretici de buna sebep oluyor ve insanlar gıdanın üretim sürecinden habersiz oluyor. Nasıl dulavrat otuna bağladılar bu işi? Yarın bir gün bir şey olduğunda başka bir şeye bağlayacaklar. O da kapanıp gidecek. Büyük şehirde bir gıda terörü var.”
Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı ise yaptığı açıklamada hükümet tarafından yapılan açıklamanın kamuoyunu bilgilendirme açısından yetersiz olduğunu belirtti. “Ne yediğimizi bilmek, güvenilir gıdaya ulaşmak en doğal hakkımız” denilen açıklamada Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan şu sorulara cevap vermesi istenildi:
1- Söz konusu yabancı otlar hangileri?
2- Bu kadar çok sayıda insanı etkileyen bir yabancı ot karışması nasıl meydana geldi?
3- Yapılan analizlerde pestisitler gibi insan sağlığına zarar verecek düzeyde herhangi bir kimyasala ya da mikrobik bulaşana rastlandı mı?
Konuyla ilgili bir metin kaleme alan Halk Sağlığı Uzmanı Çağatay Güler, yabani otların karışmasının mümkün olduğunu ama çok sayıda kişiyi etkileyen zehirlenmelerde Salmonella ve E.coli gibi biyolojik etkenlere bakmak gerektiğini belirterek tarımsal ilaçların zehirleyici etkisine vurgu yaptı. Güler, yazısında tüketiciler için şu önerilerde bulundu:
Gıda Mühendisi Bülent Şık ise bianet’te yazdığı yazıda “Kimyasal ya da mikrobiyolojik analizleri yapmak çok zor ve çok zaman alan işler değil. Çoğu kimyasal ya da mikrobiyolojik zehirlenme etkenini bir gün içinde tespit etmek olanaklı” dedi. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Müdürlüğü’nün sorumluluğuna vurgu yapan Şık, “Bu kurumlar olay yeri incelemesi yapmak, analiz için örnek almak, alınan örnekleri analiz etmek, analiz sonuçlarını değerlendirmek ve gereken önlemleri almak ve sonuçları kamuoyuna açıklamaktan sorumlu” açıklamasında bulundu.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…