Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yargı reformu kapsamında hazırlanan İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladı.
Dokuz amaç 50 hedef ve 393 faaliyeti içeren belgede “Sağlıklı ve Yaşanabilir Çevrenin Korunması” başlığı da yer alıyor. Planda somut olarak bir öneri yer almadığı gibi “Toplumsal huzuru bozan, genel güvenliğe ve trafik güvenliğine yönelik suçlarla etkili bir şekilde mücadele edilecektir” maddesiyle çevre mücadelelerine polis müdahalesine yeşil ışık yakılıyor.
Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Emine Özkan Yeşil Gazete’ye verdiği demeçte söz konusu planı “Türkiye’de mevcut yasaların uygulanması konusunda yaşanan sorunları düşündüğümüzde maalesef kuru ve süslü sözlerin ötesine geçemeyecek konumda ve inandırıcılıktan uzak” olarak nitelendirdi.
Özkan, Türkiye’nin daha demokratik ve insan hakların güçlü şekilde korunduğu bir ülke olması için gereken şeyin planlar yazmaktan öte bunları uygulayacak bir siyasi irade olduğunu vurguladı.
Çevrenin korunması başlığında yer alan hedef işlerin de yeterli ve tatmin edici olmadığının ilk maddeden görülebileceğini belirten Özkan, şu değerlendirmede bulundu:
Krizlerin üst üste binerek yaşandığı bu çağda iklim krizi gezegen üzerinde yakıcı bir etkiyle giderek derinleşiyor. İklim krizinin diğer canlı türleri ve ekosistemler üzerindeki olumsuz etkisiyle beraber topluluklar ve dünya halklarının kırılgan kesimlerini daha da fazla etkilediğine şahit oluyoruz. Hal böyleyken ve dünyada bir iklim adaleti sorunu varken açıklanan eylem planı iklim krizinin yarattığı derin adaletsizliği bir insan hakları meselesi olarak görmekten oldukça uzak olunduğunu gösteriyor.”
Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü dikkatini çeken bir maddenin de öngörülen hayvan hakları bağlamında hayvanların mal değil can olarak kabul edildiği mevzuat düzenlemeleri olduğunu söyledi.
Meclis’te bir hayvan hakları yasası üzerinde çalışıldığını hatırlatan Özkan, hayvan hakları örgütlerinin çalışmaları, takibi sayesinde biliyoruz ki gelmesi beklenen yasada hayvanların mal statüsü korunuyor. Hal böyle olunca açıkladığınız eylem planıyla ortaya koyduğunuz işin birbirini desteklemediğini görüyor insanlar” dedi.
Bu başlık altındaki hedeflerin tamamının oldukça yuvarlak ifade edildiğini belirten Emine Özkan, “Somut adres gösterme ve veriler barındırma konusunda da oldukça zayıf kaldığını görüyoruz. Adı eylem planı olan bir belgede çok daha net adımları görebilmemiz gerekir” değerlendirmesinde bulundu.
Plandaki bir sorunun da ‘çevre’ başlığının altına sıkışmış bir şekilde ekolojik hakları ve uygulamaları konuşuyor olmak olduğunu belirtti. Emine Özkan şu yorumu paylaştı:
Çevre dediğimizde insanı merkeze alan ve onu çevreleyen canlı cansız varlıkların bütününden bahsediyoruz. Bu aslında yaşamın nasıl var olduğunu ve devam ettiğini anlamak için oldukça yanlış bir bakış açısı.
İnsanın değil de doğanın merkeze alındığı bir siyasi ve hukuki anlayışa ihtiyacımız var. Bu anlayışı geliştirdiğimizde uygulanacak adımların daha somut ifade edilmesi kaçınılmaz olacak. Bununla beraber eylem planında “çevre” ile ilgili hedeflerin somut adres göstermekten uzak oluşu samimi ve gerçekçi çözüm arayışında olunmadığını da gösteriyor.”
Planda yer verilen hedeflerden birinde de “Sağlıklı ve yaşanabilir çevre ile ormanların korunmasına yönelik kamuoyunda farkındalık artırmak amacıyla iletişim kampanyaları düzenlenecektir” ifadesi kullanılıyor.
Emine Özkan bu maddeye ilişkin “Türkiye’de çevreci olmak ağaç dikmekle özdeşleşiyor. Hükümetin çevreciliği her yıl şu kadar ağaç diktik diye kendilerini reklam etmekten ibaret” yorumunu paylaştı ve şöyle devam etti:
Her yıl ‘milyonlarca ağaç diktik biz, çevreye duyarlıyız’ mesajı veren hükümet Kazdağları bölgesinin yüzde 79’unu madencilik için ruhsatlandırmış durumda, Kanal İstanbul gibi mega bir yıkım projesini inadına yapacağını söylüyor. Oysa bilim insanları ve yaşamdan yana olan herkes Kanal İstanbul işinin çılgın bir proje olduğunu ve kuzey ormanlarını oradaki ekosistemi geri dönülmez şekilde tahrip edeceğini, bedelini bugün ve yarın an be an ödeyeceğimizi biliyor, dile getiriyor. Dolayısıyla Türkiye’de ormanlarla ilgili en büyük sorun hükümetin ortaya koyduğu politik anlayıştır.
İnsan Hakları Eylem Planı’nda “Sağlıklı ve Yaşanabilir Çevrenin Korunması” başlığı altında sıralanan hedefler şu şekilde:
*Planın kadınlar için ne vadettiğini incelemek için [İnsan Hakları Eylem Planı-1] Kadınlar için ne vadediyor? haberini ziyaret edebilirsiniz.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…