İklim krizi Çin’i tehdit ediyor

The Lancet’in 2016 yılından bu yana yayınladığı ve iklim değişikliği ile halk sağlığı arasındaki ilişki hakkında kritik güncellemeler sunan altıncı raporu olan ‘2021 Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayımı Raporu’ kısa bir süre önce yayımlanmıştı. Lancet’in son sayısında ise küresel iklim krizinin Çin açısından sağlık risklerini günden güne nasıl büyüttüğünü açıklayan 2021 Çin Raporu yayınlandı. Lancet Public Health dergisinin aralık ayı başında yayınlanan 6. Cilt, 12. sayısında yayımlanan rapor ülkede yaşayanlar ve çevre için küresel iklim krizi nedeniyle günden güne artan olumsuz etkileri ortaya koyuyor.

Çin için hazırlanan 2021 raporu, Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayımı Raporu’ndan farklı olarak beş alanda 25 gösterge sunuyor. Bilindiği gibi Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayımı Raporu 44 göstergeyi kapsıyordu.  Rapora göre küresel iklim krizi sonucu ortaya çıkan yeni sağlık göstergeleri Çin’de durumun daha da kötüye gittiğini gösteriyor. 2020 yılında ülkede kişi başına ısı dalgası maruziyetleri 1986-2005 ortalamasına kıyasla dört ile 51 gün arasında artmış. Bu durumun da sıcak hava dalgasına bağlı ölümlerde % 92’lik bir artışa neden olduğu tahmin ediliyor.

Şekil 1: Çin’de sıcak hava dalgasına bağlı ölüm oranı ve eyaletlere dağılımı.

Lancet’in raporuna göre sıcak dalgalarının Çin için ekonomik maliyeti de yüksek: 2020’de sıcak dalgasına bağlı tahmini 14.500 ölümün ortaya çıkan ekonomik maliyeti 176 milyon ABD doları… Ayrıca artan sıcaklıklar 2020 yılında Çin’in toplam ulusal işgücünün çalışma saatlerinde % 1-3 arasında kayba neden olmuş. Bunun neden olduğu ekonomik kaybında ülkenin yıllık gayri safi yurtiçi hasılasının % 1-4 arasına denk geldiği tahmin ediliyor.

Ülkenin her bölgesinde ayrı risk

Raporda orman yangınlarına ilişkin bilgiler de var. 2001-05’e kıyasla 2016-20 arasında 20 bölgede orman yangınlarına maruz kalan nüfus artmış. Buna ek olarak, Aedes sivrisinekleri tarafından dang humması bulaşı için vektörel kapasite 2004-07’ye kıyasla 2016-19’da % 25.4 artmış. Lancet’in Çin için hazırladığı geri sayım raporuna göre sel olaylarının sıklığı ve yoğunluğu da yıldan yıla artmaya devam ediyor. Acil müdahale kapasitesi sellerden etkilenen insan sayısını son yıllarda azaltmış olsa da, 2020 ve 2021’deki aşırı sayıdaki büyük seller bu ilerlemeyi tersine çevirmiş olabilir ve bu yıllardaki sellere bağlı can kayıpları ve yaralanmalar artış gösterdiği görülüyor.

Lancet’in raporuna göre Çin’deki her bölge, yerel çevresel ve sosyoekonomik koşullarına bağlı olarak küresel iklim krizi nedeniyle ortaya çıkan kendine özgü sağlık tehditleriyle karşı karşıya… En kötü veriler Guangdong eyaletine ait. Bu eyalette artan ısıya bağlı ölüm, iş gücü kaybı ve dang riski ön plandayken, Sichuan eyaletinde sel ve kuraklık riskleri; Liaoning ve Jilin eyaletlerinde orman yangınlarına maruz kalma daha ön planda yer alan riskler… O nedenle de raporu hazırlayan uzmanlara göre her eyalet için ön planda olan tehditlere göre özel politikalar geliştirilmeli…

Aslında Covid-19 salgını sırasında sokağa çıkma kısıtlamaları ve ekonomik yavaşlama enerji sektörü fosil yakıtlara büyük oranda bağlı olan Çin’de geçici olarak sera emisyonlarının azalmasına ve büyük kentlerde hava kalitesinin düzelmesine yol açtı. Bu durum toplumsal duyarlılığı artırdı. Ancak bu duyarlılık artışı raporu hazırlayan uzman grubuna göre yeterli olmadı. Lancet raporuna göre Çin’de küresel iklim krizinin insan sağlığı üzerine etkilerini azaltma çalışmalarında 2020 yılı değerlendirmesinde sadece kentsel yeşil alan büyümesinde ve sağlık acil durum yönetiminde istikrarlı bir ilerleme kaydedilebildi. 30 eyaletin 12’si eyalet sağlık uyum planlarını tamamladığını veya geliştirdiğini bildirmesine rağmen halen ülkede bağımsız bir ulusal sağlık uyum planı yok ve illerin çoğunda değerlendirme ve yeni kurulan Ulusal Hastalık Kontrol ve Önleme Bürosu’nun sorumlulukları arasında iklim değişikliği ve sonuçları belirtilmiyor.

Şekil 2: Pm’ye atfedilebilecek erken ölümler 2015 ve 2019’da Çin’deki önemli pm kaynakları ve bölgelere göre dağılımları

Çin’in daha önce 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını artıracağı ve 2030 yılından itibaren emisyonlarını azaltarak, 2060 yılından önce karbon nötr olacağı planlamıştı. Covid-19’un şokuna rağmen, düşük karbonlu yatırımlar  2019 – 2020 yıllarında artmış ve hava kirliliğini kontrol etme konusundaki ısrarlı çabalarının bir sonucu olarak, PM2·5 maruz kalmaya bağlı erken ölümler ve ortaya çıkan maliyetler düşmeye devam ediyor. Bununla birlikte, Çin şehirlerinin % 98’i hala Dünya Sağlık Örgütü kılavuz standardından daha fazla olan hava kirliliği konsantrasyonlarına sahip. Çin, Nisan 2021’de kömürlü enerji santralleri üzerinde hem karbon azaltımına hem de hava kirliliği kontrolüne büyük fayda sağlayacak sıkı kontrol önlemleri açıklamasına karşın ülkedeki genel karbon emisyonları rapora göre 2020’de % 1-28 arttı.

İklim krizinin sağlık etkileri artıyor

Raporu hazırlayan çalışma grubuna göre, iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri Çin’in her eyaletinde kötüleşmeye devam ediyor. Buna karşılık bu etkileri azaltma çabalarında yetersiz ilerleme var. Çin hala dünyanın en büyük sera gazı emisyonlarına sahip ülkesi… Üstelik yenilebilir enerji kaynaklarına yıldan yıla yatırımlarını artırmasına ve kömür üzerindeki sübvansiyonları %40’a yakın azaltmasına karşın fosil yakıtların ülkenin enerji gereksiniminin büyük bir kısmını karşılamaya devam ediyor. Lancet raporunun hazırlayıcılarına göre Çin hem kendisi hem de tüm dünya için bir an önce sağlık odaklı karbon nötr bir yol seçerek düşük karbonlu kalkınma ve halk sağlığı için kazan-kazan politikalarını uygulamalı…

Peki, Çin bunu başarabilir mi? 16 sayfalık raporu okuduğunuzda bunun çok zor olduğunu rahatça görüyorsunuz. Günümüzde Çin’de fosil yakıtlara dayalı enerji politikalarının ve lüks üretimin arkasında zengin batı ülkelerinin açgözlü tüketim politikaları var. Onlar üretimini yaptırdıkları lüks tüketimden vazgeçmedikçe ülkenin küresel iklim krizini önleme konusunda eylemlere liderlik etmesi; hatta destek vermesi imkansız… Çin yaptığı plana uysa bile karbon nötr bir ülke olmak için 2060 yılı çok geç bir tarih değil mi?

 

Paylaş
Yazar:
Ahmet Soysal