İklim değişikliğinin kadınlar üzerindeki etkileri
Envirocivil.com‘da Tahir Hasnain imzası ile 4 Aralık 2013’te yayınlanan yazıyı Yeşil Gazete ekibinden Zeliha Yıldırım‘ın çevirisi ile paylaşıyoruz.
* * *
Dünya bugünlerde “Cinsiyet Temelli Şiddete Karşı 16 Gün Aktivizm” kampanyasını yürütüyor ve daha fazla cinsiyet eşitliği için çağrıda bulunuyor. “16 Gün Aktivizm” 25 Kasım, Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması Günü’nde başlayan ve 10 Aralık’ta yani İnsan Hakları Günü’nde sona eren uluslararası bir kampanyadır. Eylemler; insan hakları sorunu olarak ele alınan cinsiyet temelli şiddet konusunda yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde farkındalığı arttırmak için dünya çapında sivil toplum tarafından yürütülür.
Pakistan’ da yaygın bir olgu olan kadına yönelik şiddet, her gün her türlü geçmişe sahip kadını etkilemektedir. Pakistan İnsan Hakları Komisyonu’ nun 2012 raporuna göre, kadınların %90’ ı aile içi şiddete maruz kalan Pakistan, dünyanın kadınlar için en tehlikeli üçüncü ülkesidir. Birçok kadın her gün şiddete maruz kalıyor bu durum içler acısı koşulları yansıtıyor.
Ne yazık ki, iklim değişikliği (değişen hava koşulları) aynı zamanda kadına yönelik şiddeti arttırıyor. İklim değişikliği; toplulukları yükselen yaz sıcaklıkları, öngörülemeyen ve görülmemiş yağışlar, fırtınalar gibi aşırı hava olaylarına maruz bırakıyor. Kırsal alanlardaki topluluklar gösteriyor ki iklim değişikliği erkeklerden ziyade kadınlar üzerinde daha fazla baskı yaratıyor. Dolayısıyla, kadınlara yönelik şiddeti sona erdirme çabalarında kritik hedefe ulaşmak için iklim değişikliği ele alınması gereken önemli bir nokta haline geliyor.
Kadınlar, iklim krizi cephesindeki ilk kurbanlardır. Pakistan’ın kırsalındaki kadınlar zamanlarının çoğunu tarımsal faaliyetlerde ve aileleri için su ve yakıt temin etmek için harcıyorlar. Değişen hava yapıları sürekli olarak tarımı ve orman, su dahil olmak üzere doğal kaynakları etkiliyor. Bu değişikliklerin bir sonucu olarak, kadınların iş yükü ve yaşadıkları zorluklar artıyor. Kadınlar artık daha uzaklara gitmek durumunda kalıyor ve daha fazla saldırı riski ile karşı karşıya kalıyor.
Kadınlar, artan çalışma saatleri ve ekonomik baskılar nedeni ile çok az sosyalleşebiliyor. Ayrıca stres, kaygı ve hayal kırıklığı boyutlarının artması kadın olmanın duygusal manasından da götürüyor. Aile içi kavgalar artıyor ve kadın her zaman erkekle para nedeni ile tartışmak durumunda kalıyor ve sonuç olarak öfkelerini şiddet ile gösterme eğiliminde olan erkekler kadınlara şiddet uyguluyor. Bu anlaşmazlıklar aynı zamanda boşanmalarda ve davalarda artışa neden oluyor.
Gerginliğin yükselmesi, sıcaklıkların yükselmesi ile ilintilidir. Artan sıcaklıklar ve ekonomik baskılar erkeklerin kadınlar üzerindeki tahakkümünü arttırıyor ve bir yandan da kadınlara yönelik şiddet olaylarında (fiziksel saldırı) ve aşırı sosyal kısıtlamalarda artış görülüyor.
İklim değişikliği, tarım ve balıkçılığı olumsuz etkiliyor. Ekonomik baskıların ve artan yoksulluğun yanı sıra, kadınlar evlilik baskısı ile de karşı karşıya. Yoksul kırsal topluluklarda evliliklerin çoğu zorla yapılıyor. Gelin ve gelinin ailesinin seçme şansı yoktur. Kabul etmek ve tamamen uzlaşmak zorundadırlar. Erken yaş evliliklerin artmasının yoksullukla derin bağlantısı vardır.
Pakistan’da yıllardan beri deprem, sel, fırtına, kuraklık gibi iklim kaynaklı doğal afetler yaşanıyor. Son zamanlarda, sel felaketi daha fazla yaşanıyor toplulukları iç göçe zorluyor. Sonuç olarak kadınlar diğer aile üyelerinden uzak olmalarına bağlı olarak daha fazla problem yaşıyorlar. Bu felaketler kadınları şiddete karşı savunmasız bırakıyor. 2005 yılındaki deprem ve 2010 yılındaki sel felaketi sırasında bir dizi cinsel şiddet ve kaçırma rapor edilmiştir. BM Çevre Programı’nın yayınladığı rapora göre, tecavüz ve insan ticaretinde kadın ve çocuk mağdurların sayısı sel, fırtına ve siklon gibi afetler sırasında tırmanışa geçiyor.
Bu nedenle iklim değişikliğinin kadınlara karşı ciddi bir tehdit oluşturduğu göz önüne alınıp iklim değişikliği ve afet risk yönetimi politikalarının kapsamı kadınların sorunlarını içerecek şekilde genişletilmelidir. Şimdi iklim sorununun büyük ve çok boyutlu bir meydan okuma olduğunu ve başa çıkmak için birlik, kolektif eylem ve dayanışma gerektirdiğini kabul etme vakti.
Bu bilgiler ve kadınların deneyimleri, iklim değişikliği ile başa çıkmak ve uyum stratejileri geliştirmek için kullanılmalıdır. İklim değişikliği ve kadınlar üzerindeki etkileri ele alınırken kapasite geliştirme ve kadınların güçlendirilmesi anahtar alanlardır.
Yazının özgün hali
Yazı: Tahir Hasnain
Çeviren: Zeliha Yıldırım
(envirocivil, Yeşil Gazete)
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…