Kategoriler: Köşe Yazıları

İki ucu boklu Değnek!

Suriye, evet evet Suriye’den bahsediyorum.

Suriye’de iç savaş devam ederken nasıl bir konum almam gerektiği konusunda karmaşa yaşıyorum.

Bir tarafta totaliter Esad; kendi iktidarını korumak için halkının vergisi ile aldığı silahları kendi halkına çeviriyor, diğer taraftan ise Özgür Suriye Ordusu adı altında gayet pis kokular yayan, insanlık dışı eylemler yapan, uluslararası desteği arkasına almış bir muhalif grup var. En azından resmi ben böyle görüyorum.

Suriye’de olanların tek bir mağduru var. Kürt’ü, şiisi, sunnisi ile halk.

Suriye’de zaten halk hep çekiyor. İnsan hakları desen, anlamı hiç olmamış ülkede. Demokrasi ile totaliter rejimler aynı anlama gelmiş hep. Biraz her gelen halkın ensesine vurup ağzındaki lokmayı almış şu zamana kadar. Osmanlıdan, Fransızlardan çekmiş yetmemiş bu sonrasında da kendi liderlerinden, Esad krallığından çekmiş, çekmeye devam ediyor.

Bu yüzden bence Esad gitmeli… Ama böyle mi gitmeli? Asıl cevap vermek gereken soru bu…

Yok yok, vazgeçtim. Esas soru; Esad gitti diyelim. Dikensiz gül bahçesi mi bekliyor Suriye halkını?

Resim hiç de öyle değil. Özgür Suriye Ordusu ve muhaliflerin de halk için mücadele ettiklerini sanmıyorum.

Durum vaziyet gösteriyor ki, ”Kral öldü, yaşasın yeni kral” denilecek.

Ucundan kıyısından biraz Türkiye’ye de benziyor durum: Askeri vesayet gitti gidiyor ama artık yeni kralımız var ülkede. Değişen tek şey, devletten, halktan nemalanan kesim sadece, Türkiye’de son on yılda, yaşadığımız senaryonun daha kanlısı Suriye’de yaşanıyor gibi…

Peki, bu iki ucu boklu değnek konusunda biz ne yapacağız? Esadçı mı olacağız; yoksa Türk hükümetinin ve hatta ABD’nin AB’nin yaptığı gibi, sorgusuz sualsiz Özgür Suriye Ordusu’nu mu destekleyeceğiz?

Başka bir yol yok mu?

Var diyoruz. Şiddetsiz değişim diyoruz. Silahsız bir biçimde mücadeleyi savunan bir taban hareketi olsa ne güzel olur da, Suriye halkının, ezilenlerin çilesi biter diyoruz.

Diyoruz da, bana ne yazık ki hiç gerçekçi gelmiyor bu durum.

Suriye’de ne yazık ki ezilenler o kadar bi çare ki, kimsenin onları umursadığı yok. Halk yerine halk adına o kadar çok karar veren var ki, saymakla bitmez: Esad, Özgür Suriye Ordusu, BM, Türkiye, petrol rezervlerine ve limanlarının önemine göz dikmiş şirketler, ABD ….

Dedim ya say say bitmez. İşte bu ucu başı görülmeyen bitmek bilmeyen listenin en sonunda halk var. Belki orada da yoktur!

Benim aklıma yapacak bir şey gelmiyor. Bir şekilde Suriye bölünmüş durumda. Fiziki olarak bölünmese de zihinsel olarak bölünmüş durumda.

Özgür Suriye Ordusunu desteklemiyorsan Esadçı, Esad’ı desteklemiyorsan, muhalifsin diye kellen gidiyor.

Suriye’de kelle koltukta yani. Sizi bilmem ama şu anki tablodan çok korkuyorum. Suriye halkının yaşadığı güvercin tedirginliğini anlamıyor, anlayamıyorum.

Kara bulut inmeye karar vermiş bir kere…

Ne yapmalı sizce? Bence, yüzeysel medyatik tartışmaları bırakıp; Esad’a da, dişe diş deyip kana susamışlıkla saldıran muhalif gruplara HÖD diyecek bir yol bulmak lazım.

Hem de acilen…

https://twitter.com/yesildevo

Paylaş
Yazar:
Devin Bahçeci