Dünyaya 1973 krizinden sonra, Türkiye’ye 1980 darbesi ile dayatılmaya başlanan neoliberal politikalar, kapitalist üretim tarzının tarihsel dinamiklerini bir kez daha gözler önüne serdi. Sermaye, üretim fazlasını daha fazla kâra dönüştürebileceği yollardan yoksun kalınca mekânı “yeniden” keşfetti. İlk uygarlıklardan bu yana egemen sınıfların gücünü gösterdiği, politikacıların etkin bir şekilde tahakküm aracı olarak kullandığı kent mekânı artık tüm ağırlığıyla ekonominin merkezine oturmuştu.
Biz mekân üzerine çalışanlar (mimarlar, şehir plancıları vs.), sermayenin azgın kâr hırsıyla tek başımıza baş edemeyeceğimizin farkındayız. Öte yandan mimarlığın egemen sınıfın bir lüksü olarak görülmesini reddediyoruz. Mimarlığın, herkes için bir hak olduğuna inanıyoruz. Biliyoruz ki, toplumsal mimarlık, toplumla birlikte kendi yaratıcı mekânlarını üretmeye muktedirdir. Mimarlığın Sosyal Forumu süresince hayatlarını bu tür projelere adamış mimarlar, şehirciler ve bu projelerde aktif olarak görev almış kentlilerin deneyimleri bu inancımızı perçinledi. Forum?un, geleceğimizin aslında kendi ellerimizde olduğu fikrinin paylaşılması adına amacına ulaştığını düşünüyoruz. Böyle bir bilinçlenme sürecini başlatması, Forum’un en somut sonucudur. Bu Forum, mekânsal siyasetin yanında kendi gücümüzün ve örgütlü mücadelenin de önemini gösteren bir kıvılcım olabilmiştir ve gerisi gelecektir. Forumun hareketlendirdiği sokak etkinliği ele alınan konular hakkında kamuoyu oluşturmak açısından hayati önemdedir. Bundan sonraki mücadelenin deneyim paylaşımının ötesine geçmesi daha üretken ve köktenci bir yol izlemesi gerekmektedir. Yasadığımız dünyanın kaçınılmaz olmadığını, farklı alternatiflerin kolektif bir şekilde üretilebileceğini göstermek üzere kendimizi kitlelerin sürdürdüğü mücadelelere dâhil etmeliyiz.
Forum’un Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından yalnızca benzer kaygıları paylaşan kurumların katkılarıyla düzenlenmiş olması önemlidir. Forum, sistemin ayağı olan hiçbir büyük şirket ya da şirket vakfının finansmanı ile gerçekleşmemiş, muhalefetin kendi kendine deşarj olması ya da ehlileşmesi yerine, inancın kamçılanmasını, mücadelenin yeni bir bakış açısı ve ivme kazanmasını hedeflemiştir.
Ayrıca, Forum’un, sistem tarafından İstanbul’la yapay bir rekabete zorlanan Ankara’da gerçekleştirilmiş olması önemlidir. Küresel bir durum haline gelen ve kentlere dayatılan rekabetin yapaylığı Forum sayesinde teşhir edilmiştir. Rekabetin doğamızdan kaynaklandığı söylemi ile kentlerimizin yarıştırılması arasındaki ilişki açıktır; kentler ve bölgeler arası eşitsiz gelişme insanları göçe zorlamaktadır. Kişilerin, hayatlarını kendi yaşam alanlarında sürdürebilme haklarına saygı gösterilirken, insanların göç etme hakkının da tanınması şarttır. Herkes, yaşamını tercih ettiği mekânda sürdürme hakkına sahiptir.
Mimarlığın Sosyal Forumu bileşenleri ve katılımcıları olarak bizler, bu paylaşım ortamında başlattığımız birlikteliği daha örgütlü ve daha üretken yollarla sürdüreceğiz. Kapitalist tahakkümün mekânsal biçimlerine karşı mücadele arzumuzu paylaşan örgüt ve inisiyatifleri uluslararası bir dayanışma ağı oluşturmaya çağırıyoruz!
(Yeşil Gazete)