Nature‘da yayımlanan, dünyadaki sürüngenlerin durumuna ilişkin şimdiye kadarki en büyük analiz, sürüngen türlerinin %21’inin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu buldu. Çalışma, kertenkelelerden yılanlara kadar, böylesi bir kaybın dünyadaki ekosistemler üzerinde feci etkileri olabileceğini söylüyor.
Guardian‘a konuşan araştırmanın eş başkanı ve Uluslararası Doğa Koruma Birliği‘nin (IUCN) Biyoçeşitlilik Değerlendirme Birimi’nin yöneticisi Neil Cox, “Tehdit altındaki 1.829 sürüngenden her birinin soyu tükenirse toplam 15.6 milyar yıllık evrim tarihini kaybederiz. Bu asla geri alamayacağımız bir gelişme. Yıkıcı bir kayıp olur” dedi.
“Sürüngenleri ortadan kaldırırsak, zararlı böceklerdeki artış gibi talihsiz zincirleme etkilerle ekosistemleri kökten değiştirebilir” diye konuşan Cox, “Sürüngenler de dahil olmak üzere biyolojik çeşitlilik, insanlar için sağlıklı bir çevre sağlayan ekosistem hizmetlerinin temelini oluşturur” diye konuştu.
NatureServe, IUCN ve Conservation International tarafından yürütülen çalışma kapsamında, 52 uzman son 17 yılda altı kıtada 900’den fazla bilim insanından katkı alan Küresel Sürüngen Değerlendirmesinden elde edilen verileri analiz etti. 10.196 türden 1.829’unun tehdit altında olduğu saptanırken, 1.489’unun durumu tespit edilemedi. Yazarlar, bu veri eksikliği olan türleri dışarıda bırakarak, toplamda %21’inin tehdit altında olduğunu tahmin ediyor.
Birçok sürüngen, çöl ve çalılıklar gibi kurak ortamlarda yaşamasına rağmen, çoğu tür, ağaç kesimi ve arazinin tarıma dönüştürülmesi gibi tehditlerden musdarip oldukları ormanlarda bulunuyor. Araştırma, ormanda yaşayan sürüngenlerin %30’unun, kurak habitatlardaki %14’üne kıyasla, yok olma riski altında olduğunu buldu. Örneğin, küresel olarak ‘savunmasız’ olarak listelenen kral kobra ( Ophiophagus hannah ), büyük ölçüde orman habitatının kaybı nedeniyle Asya‘daki yaşam alanlarının çoğunda azalıyor.
Avlanma da sürüngenler için; özellikle de çoğu yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan kaplumbağalar ve timsahlar için büyük bir tehdit. Sürüngenlerinin sayısının azalmasına katkıda bulunan diğer bir önemli faktör de istilacı türlerin artışı.
Londra Zooloji Derneği‘nden vahşi yaşamı kurtarma uzmanı Mike Hoffmann, “Kuşlar veya tatlısu balıkları gibi, sürüngenler de kara memelilerinin veya deniz yaşamının ikonik türlerinden daha az popüler olma eğiliminde, ancak kuşlardan daha fazla sürüngen türü tehdit altında, bu da onları korumak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu gösteriyor” diyor:
“Cinsel organlarından nefes alan ya da 100 yıldan fazla yaşayan kaplumbağalardan nohut büyüklüğündeki bukalemunlara kadar hepsi son derece büyüleyici. Umudumuz, dünyadaki 10.000’den fazla sürüngenle ilgili bu ilk değerlendirmenin, onları gün ışığına çıkarmaya yardımcı olması ve bu çeşitliliği ve ne kadar kaybetmemiz gerektiğini vurgulamanın bir yolunu bulmasıdır.”
İklim değişikliği ve istilacı tür uyarısı
Dünya türlerinin yaklaşık %10’una ev sahipliği yapan Avustralya‘da da sürüngenler giderek artan sayıda tehditle karşı karşıya. Çalışmaya katkıda bulunan Batı Avustralya Üniversitesi Biyolojik Bilimler Okulu‘ndan Nicki Mitchell, “Avustralya’nın tehdit altındaki sürüngenlerinin çoğu, habitat kaybı ve istilacı kedi türleri ve tilkiler tarafından avlanma nedeniyle azaldı” bilgisini veriyor:
“İklim değişikliği, yaşam alanlarının küçük parçalarıyla sınırlı türler için ortaya çıkan bir tehdit, çünkü işgal ettikleri mikro iklimler değişecek ve artık bir popülasyonun gelişmesi için optimal olmayabilir.”
Cox, yine de sürüngenlerin onları korumak için doğrudan, küresel çabalar gerektirdiğine dikkat çekiyor. BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi‘nin (Cop15) ikinci aşamasını bu yılın sonlarında Çin‘in Kunming kentinde toplaması planlanıyor ve hükümetler sürüngenler de dahil olmak üzere biyoçeşitliliği korumak için yeni hedefleri müzakere edecek.
Cox, “Süregelen yok olma felaketini önlemek istiyorsak, sağlam koruma planlarına, küresel politika anlaşmasına ve ülkelerin yaklaşan biyoçeşitlilik krizini tersine çevirmeye tam olarak yatırım yapmalarına ihtiyacımız var” diyor.