Bir önceki yazımda tasvir etmeye çalıştığım siyasi iklimde, mevcut durumu yeni bir performans alanı olarak görme olasılığından bahsetmiştim. Şimdi bunu için bazı önerilerde bulunmak istiyorum.
Bu yazıda temel olarak şu çerçeveyi benimsemek istiyorum:
1- Siyaset yapma olanaklarını ve kısıtlarını belirlemek ve üstesinden nasıl gelinebileceği hakkında düşünmek
2- Siyaset yapmanın meşru bir zeminini temin etmek üzerine düşünmek
3- Mevcut siyasi inisiyatiflerle işbirliği olasılıklarını gözden geçirmek
4- Uluslararası ilişkilerden nasıl faydalanabileceğimizi araştırmak.
5- Türkiye Yeşiller Partisi için işleyiş önerilerinde bulunmak
1- Aslında şu anda Türkiye’nin tecrübe ettiği politik hesaplaşma, biz Yeşiller’in gözü diktiği politik alan değil. Çünkü kurumlar arası süren iktidar mücadelesi, faturası halka çıksa bile, bireylerin ve sonunda halkın sesinin, gücünün, etkisinin sızabildiği bir alanda geçmiyor. Şu anda halka açık tribünden istiklal marşı söyleyip tezahürat etmek düşüyor. Ki bu aslında meclisin halkı temsil etme görevinden ne kadar uzağa düştüğünün de bir göstergesi. Bu da elbette seçim barajları ve siyasi partiler yasasının yarattığı bir sonuç.
2- Yine bir önceki yazımda değindiğim sürreal iç savaş ortamında, pek çoğumuzun aklına şu soru geliyor: Türkiye’de siyaset yapmanın meşru bir zemini var mıdır? Benim cevabımı tahmin edebilirsiniz: Hayır, yoktur. Çünkü anayasa mahkemesi dahil tüm kurumlar kendilerine keyfi sınırlar içerisinde görev ve sorumluluk tanımları belirlemiş durumdalar ve rejimin üst düzey kurumları oldukları için bir çeşit dokunulmazlıkları var. İşlemeyen bir sistem içerisinde siyaset yapmak, aslında enerjinin boşa harcanması demektir. Bu yüzden sivil anayasa çalışması artık bir zorunluluk olarak görünüyor. Yazım aşamasını öncelikli dert edinerek, süre giden çalışmaların içinde daha aktif yer almak gerekli diye düşünüyorum.
3- Burada farklı hedeflerle tartışmak istediğim iki konu var: Yeni sol parti girişimi ve Kürt Hareketi.
Tüm bu tespitlerime rağmen, bu hareketin başarıya ulaşmasının genel olarak çok olumlu sonuçlar yaratacağını düşünüyorum ve yakından takip etmek gerektiğine inanıyorum.
b- Kürt Hareketi ile ilgili: Bu konunun belli bir kısmına değinmek istiyorum sadece. Yeşil kadınlar, Kürt kadın hareketi ile işbirliği olasılıklarını araştırmalıdır. Bu önerimi Kürt hareketi içerisinde sadece kadınlarla çalışabiliriz diye düşündüğüm için, ya da Kürt kadın hareketini desteklemek fikri ile yapmıyorum. Aksine, Kürtler’in sesini bize en doğru kadınlar yansıtır ve empatimizi ancak Kürt kadınları ile temas ederek ayakta tutup, konuyu insanı boyutundan kopmadan değerlendirebiliriz diye düşündüğüm için yapıyorum.
4- Uluslararası aktif ve etkileşimli bağlar kurmanın Türkiye’de siyaset yaparken çeşitli faydaları olduğunu düşünüyorum:
Bu sebeplerle Avrupa Yeşiller’i ile olan bağın kuvvetlendirilmesi fikrini destekliyorum. Yanı sıra Avrupa Birliği perspektifinin korunup geliştirilmesi ve canlı tutulması gerektiğini düşünüyorum.
5- Yeşiller Partisi olarak bu karanlık siyasi iklimden biz de nasibimizi aldık. Partinin en aktif üyelerinde bile büyük bir umutsuzluk, isteksizlik ve motivasyon düşüklüğü olduğunu gözlemliyorum. (Kendimde de görüyorum bunu). Bu durumu partinin işleyişi ve tercih ettiği yöntemler ve benimsediği stratejileri gözden geçirmek için bir fırsat olarak görebiliriz. Buna yönelik bazı önerilerim var:
Genel olarak düşüncelerimi özetlemeye çalıştım. Bu görüşler aslında, önceki parti toplantılarında önerilen, Yeşiller’le birebir konuşmalarımda edindiğim izlenimlerle kurguladığım, dağınık bir şekilde konuşulan görüş ve önerilerin genel bir değerlendirmesi ve topluca sunumu olarak değerlendirilmeli. İlham verici olmasını diliyorum.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…