Michel-Rolph Trouillot
Ermeni soykırımı tartışmaları, barış süreci, Osmanlı’ya dair dolaşıma sokulan popüler anlatılar (diziler, romanlar, araştırmalar vs.), Çanakkale Muharebesi’nin yenilgiyle bitmiş bir savaştan ayrıştırılıp milli bir zafer olarak yeniden yazılması gibi sıcak gündemlerin ortasında olduğumuz bugünlerde Michel-Rolph Trouillot’nun Silencing the Past kitabının, “Geçmişi Susturmak“ adıyla Türkçeye kazandırılmış olması oldukça önemli.
Geçmişi Susturmak, etkileyici bir dille, Haiti Devrimi (1791-1804) etrafında iç içe geçmiş hikâyeler anlatıyor. Köleliğe, köleliğin farklı biçimlerine, kölelik tarihi boyunca karşı karşıya gelmiş/iş birliği yapmış köle topluluklarına, bu karşılaşmalarda önemli roller oynamış tarihsel aktörlere dair susturulmuş hikâyelerin peşine düşüyor. Bu sayede biz de dünyanın ‘Batı’sının tarihinin, nasıl bütün bu karşılaşmaların ve aktörlerin etkin bir şekilde susturularak yazıldığını okuyoruz.
Kitaba başlığını veren susturma sözcüğüne Trouillot kavramsal bir anlam kazandırıyor. Trouillot için susturma, basitçe bazı hikâyelerin üzerinden atlamak ya da görmezden gelmek anlamına gelmiyor. Bazen birbiriyle çelişen anlatılar ve sonradan yaşanan olaylar yoluyla geçmiş bugün dahi şekillenmeye devam ediyor. Geçmişteki bazı olaylar daha sonradan siyasal ve sosyal bir önem kazanabiliyor ya da tümüyle unutulabiliyor. Hakikatler zaman içinde sorgulanıp yeniden düşünülüyor. Kitabın alt başlığı (Tarihin Üretilmesi ve İktidar), bu noktada devreye giriyor.
Bütün bunlar güncel tarih tartışmalarına, gazetelere, gündelik sohbetlere, popüler anlatılara ve akademik yazına yansıyor elbette. Peki o hâlde tarihçi, bu soruları hangi teknikleri kullanarak cevaplandırır ve kadim suskunlukları nasıl konuşturur ya da konuşturabilir mi? Bu konuşturmalar nasıl başka susturmalarla mümkün olur? Bu açıdan Trouillot’un çerçevesini çizdiği tarih, susturma ve hakikat kavramları, belirli bir tarihsel olayı anlatma çabasının ötesinde, tarihin üretimi ve çeşitli biçimlerde kullanımına dair teorik bir rehber işlevi görüyor. Kitabı okurken, yukarıda bahsettiğim güncel tarih tartışmalarını ve popüler tarih anlatılarını Trouillot’nun kavramsallaştırması üzerinden yeniden düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Belki bu kitabın en kuvvetli yönlerinden biri, okuyucuların Türkiye’deki can alıcı sorunlardan mesafe alıp tarihyazımına başka bir noktadan, uzak bir coğrafya üzerinden bakabilmeleri olacak. Trouillot bildik bir tarih anlatısından farklı olarak, tarihi olayların, onların hikâye ediliş biçimlerinin ve birbirleriyle ilişkilerinin izini sürerken, asıl olarak bir yöntem tartışması yapıyor. Bu açıdan Geçmişi Susturmak, tarihçiler, sosyal bilimciler, edebiyatçılar, yani tarih, anlatı, hakikat, hafıza ve toplumsallık üzerine çalışan akademisyenler için oldukça yol gösterici olacaktır.
Böylece Türkiyeli okurlar olarak, yok sayılan tarihsel süreçlerin kamusal tartışmalara dönüştüğü şu günlerde, ‘Ermeni meselesini tarihçilere bırakalım’ yahut ‘Kürt meselesinde geçmişi bırakıp önümüze bakalım’ gibi söylemlerin etkin susturma biçimleri olduğunu görebiliriz. Yahut bundan bir sonraki adımda, bu hakim söylemlere karşı verilen mücadeleyle, iktidar kendini yeniden kurar ve hakikat yeniden yazılırken nelerin susturulacağını düşünmeye başlayabiliriz. Trouillot’nun sözlerine kulak verirsek, ‘tarih, iktidarın bir meyvesi; fakat iktidar hiçbir zaman, iktidarın tahlilini lüzumsuz kılacak kadar saydam hale gelmedi.’
İlk defa 1995’te İngilizce olarak basılmış olan kitabı, Trouillot’u akademik çalışmaları esnasında okumuş ve çalışmalarında önemli bir referans olarak alan Sezai Ozan Zeybek, Türkçe’ye çevirmiş. Zor bir çeviri işinin altından başarıyla kalkmasında, bu akademik tanışıklığın etkili olduğunu düşündüm. Bunun yanında Geçmişi Susturmak, sadece tarihçilere ve sosyal bilimcilerin değil, tarihle, hikâye anlatıcılığıyla, iktidarla ve alternatif tarihlerle ilgilenen tüm okurların ilgisini boşa çıkarmayacak akıcı bir dile sahip.
Feyza Akınerdem
Öğretim Görevlisi
İstanbul Şehir Üniversitesi
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…