Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York‘ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda konuştu. “Sıcaklıklardaki artışın 1,5-2 dereceye yükseldiğinde nelerle karşılaşabileceğimizin takdirini sizlere bırakıyorum” diyen Erdoğan, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması‘na ilk imza atan ülkelerden biri olduğunu hatırlattı.
Yükümlülüklerle ilgili adaletsizler nedeniyle anlaşmayı yürürlüğe koymadıklarını belirten Erdoğan, son dönemde kaydedilen mesafenin ardından aldıkları kararı BM Genel Kurulu’ndan tüm dünyaya duyurmak istediklerini söyledi:
“Paris İklim Anlaşması’nı atılacak yapıcı adımlara uygun şekilde ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde önümüzdeki ay Meclis’imizin onayına sunmayı planlıyoruz. Glasgow‘da yapılacak BM İklim Değişikliği Zirvesi‘nden önce karbon nötr hedefinin onay aşamasını tamamlamayı düşünüyoruz. Yatırım, üretim, istihdam politikalarımızda köklü değişikliğe yol açacak bu süreci 2053 vizyonumuzun ana unsurlarından biri olarak kabul ediyoruz.”
Erdoğan iklim değişikliğiyle ilgili başka adımlarının da olduğunu kaydetti. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na uyum için gereken eylem planını hazırladıklarını ve devreye aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı, eşi Emine Erdoğan‘ın öncülüğünde yürütülen ‘sıfır atık’ projesiyle geri kazanım oranını üç yılda dokuz puan artırdıklarını, orman varlığını 20 milyon hektardan 23 milyon hektara yükselttiklerini, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin toplam üretim içindeki payını yüzde 53’e çıkardıklarını, sanayiyi temiz üretime uygun şekilde atılacak adımlarını teşvik ettiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iklim krizi ve çevre tahribatına ilişkin de şunları söyledi:
“Asırlardır devam eden sürecin sonunda tabiatın kendi dengesi dışında tamamen insanoğlunun yol açtığı tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. İklim değişikliği, hava kirliliği, biyoçeşitliliğin kirliliği gibi başlıklar, insanlığın geleceğini belirsizliğe atacak boyuta ulaşmıştır. Bunlar, telafisi imkansız sonuçlara yol açması bakımından üzerinde özellikle durulması gereken bir konudur. Sera gazları, dünyamızın adeta ateşini yükseltiyor. Nitekim bir süredir dünyanın her tarafında sanayi öncesi döneme göre artan sıcaklığın yol açtığı afetler yaşanıyor. Asya ve Amerika‘da seller, Amerika’da kasırgalar, Grönland‘ın zirvesinde yağmur, çöllere kar yağması gibi alışık olmadığımız hadiselerle karşılaşıyoruz. Bu afetler, insanların can ve mal güvenliğini de tehdit ediyor. Pek çok yerde insanlar toplu olarak başka yerlere gitmeye, göç etmeye hazırlanıyor. Halbuki dünya daha çatışma kaynaklı kriz bölgelerinin yol açtığı mülteci meselesine çözüm bulamadı. Böyle bir dönemde yüzlerde milyonluk göçlerle nasıl baş edileceği meçhuldür. Dünyadaki altyapının önemli bir bölümü son iki asrın ürünüdür. İklim değişikliğinin yol açtığı değişimleri bu altyapıyla karşılayabilmek mümkün değildir. Daha yoğun yağışların gelecek olması hepimizi yeni arayışlara yöneltmelidir. Şehir planlamalarının artık iklim değişikliğinin yol açtığı sonuçlar göz önünde bulundurularak yapılması zorunlu hale gelmelidir.
Saydığım tüm bu sorunlar sadece sıcaklıktaki 1,1 derecelik artışla ortaya çıkmıştır. Bu artış 1,5-2 dereceye yükseldiğinde nelerle karşılaşabileceğimizin takdirini sizlere bırakıyorum. Tüm bu gelişmeler üzerine iklim değişikliğiyle mücadele için Paris İklim Anlaşması konusunda mutabık kaldık.
Bu artış 1,5 santigrata, 2 santigrata ve daha fazlasına yükseldiğinde nelerle karşılaşabileceğimizin takdirini sizlere bırakıyorum.”
Dünyanın, koronavirüs salgınında, küresel dayanışma açısından iyi bir imtihan verilemediğini kaydeden Erdoğan, özellikle az gelişmiş ülkelerle yoksul toplum kesimlerinin kaderlerine terk edildiğine dikkat çekti:
“Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, 10 milyonlarca insanın virüsün pençesinde kıvrandığı bir dönemde, aşı milliyetçiliğinin farklı yöntemlerle halen sürdürülüyor olması, insanlık adına yüz kızartıcıdır. Yerli aşımız TURKOVAC’ı yakın zamanda milletimizle birlikte tüm insanlığın istifadesine sunacağımızı ifade etmek istiyorum.”
Erdoğan, siyasi süreçten bağımsız olarak Afganistan‘ın uluslararası camianın yardımına ve dayanışmasına ihtiyacı bulunduğunu ve Türkiye olarak Afgan halkına karşı kardeşlik görevlerini yerine getirmeyi sürdüreceklerini kaydetti; ancak Türkiye’nin yeni göç dalgalarını karşılama imkanı olmadığına dikkat çekti.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…