Ekonomiye bakınca, KİMLERE OY VERMEYECEĞİZ?

akyuzab@gmail.com

Seçime bir aydan daha az zaman kaldı. Son üç yılı Yeşil Gazete’de olmak üzere yıllardır ekonomik konular üzerinde yazan biri olarak özellikle son beş yılda ekonomik alanda  yaşadıklarımızı unutmayıp bu seçimde KİMLERE OY VERMEYECEĞİMİZİ  hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda görüyorum. Eminim benim unuttuklarım, sizlerin ekleyecekleri de olacak. Ama benim liste epey uzun. Başlayalım!

  • Miras aldığı yapısal reformlar, İMF programı ve AB üyelik adaylığı gibi olumlu gelişmeler sayesinde ilk yıllarda göreli olarak başarılı bir performans sergilemesine rağmen 21 yıl sonra ülkeyi ekonomik açıdan aldığı noktanın çok gerisinde bırakanlara,
  • Ekonomik gelişme ve kalkınmadan sadece betonlaşmayı anlayıp, insani gelişme, nitelikli eğitim, teknoloji geliştirme, girişimcilik ve çevreyi koruma konularında sınıfta kalanlara,
  • Dünya teknoloji devrimini yaşarken ülkenin teknoloji ağırlıklı üretim ve ihracat düzeyini neredeyse yerinde saydıranlara,
  • Kadının eşit işe eşit ücretle işgücüne daha fazla katılımını destekleyecek adımları atmayanlara,
  • Türk ekonomisini dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokacağını iddia edip, aldığı sıradan daha da geriye götürerek 21’inci sıraya düşürenlere,
  • 2023 yılı hedefi olarak gayrı safi yurt içi hasılasını (GSYİH) 2 trilyon dolar, kişi başına GSYİH’sını 25 bin dolar olarak ilan edip, 2022 sonunda ülkenin GSYİH’sını 906 milyar dolara, kişi başına milli gelirini 10.655 dolara indirenlere,

  • “Ben ekonomistim, enflasyonu düşürmek için faizler indirilmelidir” diyerek ekonomik teoriye ve pratiğe aykırı adım atarak gelir dağılımını daha da bozup insanları fakirleştiren çok yüksek bir enflasyona neden olanlara,
  • Yanlış ekonomik politikaların doğurduğu sonuçları perdelemek için KKM gibi suni finansal araçlar icat ederek, döviz hesabı sahiplerine ülkenin hazinesinden bir yılda 200 milyar TL’nin üzerinde para aktaranlara,
  • Ülkedeki gelir dağılımını bozarak, en yüksek gelirli yüzde 20’nin milli gelirdeki payını yüzde 46,7’ye çıkarırken, en düşük gelirli yüzde 20’nin payını yüzde 6,1’e düşürenlere,
  • Gelir dağılımını bozarak toplumsal adaleti ortadan kaldıranlara, sonra bu insanlara komik tutarlarda sosyal yardım yaparak kendilerine bağımlı kılmaya çalışanlara,
  • Ülkedeki çalışanların önemli bir kısmını asgari ücretli durumuna düşürenlere; yılbaşından beri 8.500TL olan bu ücreti şu anda 9.591TL olan açlık sınırının altında tutarak insanları adeta açlığa mahkum edenlere,
  • Asgari ücret ve emekli maaşı dengelerini bozanlara, birçok emekliye asgari ücret altında maaş verenlere, dul ve yetim maaşlarını yerinde saydıranlara,
  • Köprü, otoyol, havaalanı, enerji santrali ve şehir hastanesi gibi yatırımlardan “öncelikli” olmayanları, cebimizden para çıkmıyor diyerek normal maliyetinin çok üzerinde bir bedelle KÖİ projesi olarak özel sektöre yaptırıp, birkaç sene sonra devlet bütçesinin önemli bir kısmının bunların ödemelerine gitmesine yol açanlara,

  • Sonrasında da asgari ücret, memur ve emekli maaşı artışları için bütçede kaynak yok diyerek insanları açlık sınırının altında bir gelire mahkum edenlere,
  • İzlenen yanlış ekonomi politikaları sonucunda konut fiyatlarını bir yılda yüzde 189,2 artırarak bırakın dar gelirliyi, orta gelirli hanehalkını bile ev alma imkanından yoksun bırakanlara,
  • Artan enflasyon ve ev fiyatları nedeniyle dar ve orta gelirlileri maaşlarından daha fazla kira ödemek durumunda bırakanlara,
  • Akademisyen ücretlerini 31.241TL olan yoksulluk sınırının altında tutarak, doktorlara her türlü zorluğu çıkartarak ülkemizden binlerce yetişmiş akademisyen, doktor ve mühendisin yurt dışına istemeden gitmesine yol açanlara, böylece ülkenin yetişmiş insan gücünü kaybetmesine sebep olanlara,
  • Özerkliği olan Merkez Bankası’nı atadığı “itaatkar” başkanlarla kendine tabi bir kuruma dönüştürerek izlenen para politikalarının ülke ekonomisini ve piyasalarını raydan çıkaranlara,
  • Yanlış ekonomi politikalarının yol açtığı kur artışını engellemek için ülkenin sınırlı döviz kaynaklarını satarak ülkeyi oradan-buradan borç alınmış dövizle acil ihtiyaçlarını karşılar hale getirenlere,

  • Yanlış faiz ve para politikası sonucu piyasaları işlemez ve fiyat oluşturamaz hale getirip, sonra devletin bütçesinden milyarlarca lira harcayarak İstanbul’da sadece binalardan oluşan bir finans merkezi kuranlara,
  • ÖTV’nin kapsamını genişleterek ve oranlarını artırarak birçok ürünü insanlar için ulaşılamaz hale getirenlere,
  • Başta enflasyon ve işsizlik verileri olmak üzere devlet tarafından yayınlanan istatistikleri şaibeli hale getirerek ülke ekonomisine ilişkin öngörüde bulunmayı imkansız hale getirenlere, dolayısıyla asgari ücret ve emekli maaşı gibi birçok ücretin hesaplamasının gerçeklerden uzaklaşmasına yol açanlara,
  • Ucuz emek üzerine kurulu bir ihracat stratejisiyle kendi halkının reel gelirini ve refahını her geçen yıl azaltıp, bu artı değeri ucuz ihracat yoluyla başka ülkelere aktaranlara,
  • Liyakatsiz ve sadece itaat etme meziyeti olan insanları önemli ekonomi kurumlarının başına getirerek bu kurumları görevlerini yapamaz ve yanlış politikalara karşı duramaz hale getirenlere,
  • Hakkında yolsuzluk ve rüşvet iddiaları olan ekonomi bürokratlarına yönelik hiçbir adım atmayanlara,
  • İzlenen yanlış, tutarsız ve öngörülemez ekonomi politikalarıyla bir yandan yabancı yatırımcıları kaçırıp, diğer yandan yerli yatırımcıların ülke içinden çok yurt dışında yatırım yapmalarına yol açıp, ülkenin büyüme ve istihdam kapasitesini daha da daraltanlara,

  • Ülkede satacak bir şey bırakmayıp, ardından bütün yeraltı servetimizi, madenlerimizi işlenmemiş olarak satarak bir yandan katma değeri yurt dışına aktarıp, diğer yandan ülkenin doğasını ve en verimli toprak ve su kaynaklarını talan edenlere,
  • Kamu İhale Kanunu’nu 20 yılda 192 kez değiştirerek, istisnai durumlar için konulmuş pazarlıkla ihaleyi düzenleyen 21. maddeyi neredeyse bütün önemli kamu ihalelerinde uygulayarak ihaleleri istediği firmaya verip ülkeyi zarara uğratanlara,
  • Enflasyonu tek haneye indirerek ve altı sıfır atarak istikrar kazandırılan TL’sının itibarını son beş yılda izlenen yanlış politikalarla tekrar bozanlara, paramızı pul edenlere, 500 ve 1000 TL’lik banknot ihtiyacı yaratanlara,
  • Yabancılara gayrımenkul satışını kolaylaştırarak, bir yandan ülkedeki gayrimenkul fiyatlarını yükseltip, diğer yandan Türk vatandaşlığını önüne gelene adeta “promosyon” olarak dağıtanlara,
  • İşsizliği artıranlara, özellikle genç işsizliğini yüzde 20’nin üzerine çıkaranlara,
  • Covid salgını sırasında, dünyada birçok ülke karşılıksız ve ciddi tutarda destek verirken salgından etkilenen esnaf ve küçük girişimcilere sadece sınırlı miktarda düşük faizli kredi desteği vererek mağdur edenlere,

  • Tarımda kendine yeterli bir ülkeyi izledikleri yanlış politikalarla ithalata bağımlı hale getirip, dünyada en yüksek gıda enflasyonunun yaşandığı ülkelerden birisi yaparak çocuklarımızı ve gençlerimizi yetersiz beslenmeye mahkum edenlere,
  • Sürekli vergi ve imar afları getirerek ülkenin kurumsal yapısını bozup, kurala uygun hareket edenleri sürekli cezalandıranlara,
  • 2,5 milyar dolar ödenerek Rusya’dan alınan S-400 savunma sistemini hiç aktive etmeyerek parayı sokağa atanlara, bunun sonucunda F-35 programından çıkarılarak ülkeyi ayrıca 10 milyar dolardan fazla zarara uğratanlara,
  • Gençlerimizin umudunu ve hayallerini kırarak, iş bulma ve iş geliştirme imkanlarını daraltarak bu ülkenin ekonomisinin tekrar kendi ayakları üzerinde durmasını zorlaştıranlara,
  • 21 yıldır iktidarda değillermiş gibi, seçilirlerse ekonomide mucizeler yaratacaklarını iddia edenlere

KESİNLİKLE OY VERMEYECEĞİZ!

Paylaş
Yazar:
Abdullah Akyüz