İnternet medyası ve sosyal medya paylaşımlarına dair yeni yaptırımlar öngören tartışmalı ‘dezenformasyon’ yasa teklifinin ilk 15 maddesi, dün gerçekleşen TBMM Adalet Komisyonu toplantısında kabul edildi.
Basın kartının verilmesi ve kartın iptaline ilişkin düzenlemelerin yanı sıra Türk Ceza Kanunu’na (TCK) “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçunu ekleyen, ‘yanlış bilgi’ yayan internet sitelerine cezalar ve ‘zarar gören kişişlere’ cevap ve tekzip hakkı veren 40 maddelik “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin görüşmelerine geçtiğimiz hafta başlanmış ve ilk madde kabul edilmişti.
Muhalefet vekillerinin verdiği hiçbir önergenin kabul edilmediği dünkü oturumda teklifin 14 maddesi daha, küçük değişikliklerle geçti.
Teklifin geneli üzerinde söz alan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, bir yıldan üç yıla ceza öngören ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçunun yer aldığı 29’uncu madde için, şöyle dedi:
“Öyle güzel anlatıyor ki konuşan arkadaşlar, ‘bot hesaplar’ falan. Eğri oturup doğru konuşalım: Troll hesapların kim tarafından yönetildiğini bilmiyor muyuz? Siz yetkiyi, sınırsız ve denetimsiz verirseniz ne oluyor? AA, bizi izliyor. Bahçeli’yi, Erdoğan’ı eleştiriyorum; geçiyor. Fahrettin Altun’u eleştir bakalım ne oluyor? Ajans basın toplantısını koymuyor. ‘Ajans editöryal yoğunluktan dolayı geçemiyor.’ Bu nasıl bir güç? Bir atamayla bu güç nasıl atfediliyor?”
Muhalafet vekilleri Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın basın kartını kontrol etmesi ve enformasyon görevlilerinin basın kartı alabilmesini düzenleyen maddeye tepki gösterdi.
HDP milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, şunları söyledi:
“52 yıllık gazeteci rahmetli Aydın Engin’e basın kartı vermemiş bir İletişim Başkanlığı’ndan bahsediyoruz. Bu İletişim Başkanlığı kimin gazeteci olup olmadığına nasıl karar veriyor? Ayrıca enformasyon görevlilerine verilirse İletişim Başkanlığı görevlilerinin basın kartı sahibi olması mümkün. Bu da basın etiği açısından sorunlu.”
CHP milletvekili Zeynel Emre, basın kartının 2017 Anayasa değişikliği ardından siyasi partinin genel başkanı olan ve Cumhurbaşkanına bağlı bir idari merci tarafından verilmesinin Anayasa’nın 26’ncı ve 28’inci maddesine aykırı olduğunu söyledi:
“Gazetecilere basın kartı verilmesini, siyasi tartışmalarda taraf olan ve muhalif gazeteciler tarafından doğal olarak eleştirilen Cumhurbaşkanı’na bağlı İletişim Başkanı’nın vereceği basın kartına bağlamak, basın özgürlüğü ve düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğüne açıkça aykırı nitelik taşır.”
HDP Ağrı milletvekili Abdullah Koç da, 2’nci maddenin tekliften çıkarılmasını talep etti: “İktidarın muhalif basına olan yaklaşımı ve gerçek haberi halka yaymaya çalışan basın emekçilerinin ne kadar baskı altında olduğu, haber yaparken bile gözaltında tutuldukları gerçeği de gözetildiğinde, bunun Anayasa’nın birden fazla hükmüne aykırı olacağını ifade ediyoruz.”
CHP milletvekili Süleyman Bülbül de maddeye dair şunları söyledi:
“Düzenlemeyle birlikte İletişim Başkanlığı artık Basın Kanunu kapsamında yer buluyor.
Cumhurbaşkanına bağlı olan ve Cumhurbaşkanının ve AKP’nin propagandasını yapan bir Kurumun, halkın haber alma hakkı çerçevesinde görev yapan basın mesleğinin içinde tanımlanması ve taraflardan biri olması hukuk devletinde kabul edilemez bir durumdur.
Basın özgürlüğünün önünde en büyük engel olan böylesi bir kurumun kanunda yerinin olması sansürlü bir basının devamı niteliğinde olacaktır.
İletişim Başkanlığına Basın Kanunu’nda yetki verilmesi Anayasa’nın 28, Anayasa’nın 26, Anayasa’nın 2, 5, 10, 12, 13’üncü maddelerine açıkça aykırıdır.
CHP’li Turan Aydoğan da “Bizim buna ‘evet’ deme imkan ve ihtimalimiz yok. Bu, günahkâr bir maddedir. Bu, Türkiye’de basın özgürlüğünü öldürecek bir maddedir” diye konuştu.
Muhalefet tarafından verilen tüm değişiklik önergeleri reddedildi. İlgili madde olduğu gibi kabul edildi.
Süreli yayınların çıkarılması için yönetim yerinin bulunduğu cumhuriyet başsavcılığına bir beyanname yerine Basın İlan Kurumu’na beyanname verilmesi ve beyannameye dair yayının durdurulmasına ilişkin madde de tartışmalara yol açtı.
CHP’li Bülbül, “İktidarın sopası haline gelen kurumu ‘daha fazla yetkilendirmek istiyoruz’ anlamına geliyor. Bu basın özgürlüğüne yönelik açıkça bir müdahaledir. Önceki durumda olduğu gibi cumhuriyet savcılıklarının beyannameleri alması gerekir” sözleriyle karşı çıktı.
Teklif sahibi MHP‘li Feti Yıldız ise cevaben “Basın İlan Kurumu, düşünce ifade özgürlüğü kapsamında ayrımcılık gözetmeyen kurumdur” dedi.
Teklifte, internet haber sitelerinin ‘zarar gören kişinin’ düzeltme ve cevap yazısının aldıktan en geç bir gün içinde yayınlaması ve yayın hakkında verilen erişimin engellenmesi veya çıkarılması durumunda bir hafta süreyle bunu yayımlanmasına ilişkin bir madde de bulunuyor.
CHP’li Rafet Zeybek, “Zarar gören dediğinizde çok sakıncalar ortaya çıkacak. Her haber için cevap hakkı doğması da gündeme gelecek” dedi ve bu kısmın ‘gerçeğe aykırı haber’ olarak değiştirilmesini istedi.
Ancak maddede bu değişiklik de yapılmadı, yalnızca tekzip metninin ana sayfada tutulma süresi bir hafta yerine 24 saate indirildi.
Komisyon toplantısının sonucunda muhalefet şerhleri dikkate alınmadan 15 madde, şu değişiklerle kabul edildi:
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…