Türkiye’de basının özgürlükleri artık geleneksel diyebileceğimiz bir devamlılıkla sınırlanıyor. Ancak internet’in sansüre uğraması hepimiz için yeni. Üstelik son hali ile internet suçları ile mücadele eden yasa ve kurumlar da evlere şenlik bir gariplikle çalışıyorlar.
İnternet’in Hali
İnternet bugünkü hali ile ne kendi eski haline, ne de öncülü herhangi bir şeye benziyor. Web 2.0 olarak tanımlanan, içeriği kullanıcıların oluşturduğu internet kuşağındayız günümüzde. “İçeriği kullanıcının yarattığı” internet, düşünceleri kireç tutmuş insanlar için katlanması hatta nasıl var olduğunu bile anlaması zor bir kavram. Katlanamayanların elinde güç olunca da katlanamadıkları taraflarını budamaya girişiyorlar hemen.
Dünyada neredeyse internete düşman diyebileceğimiz ülkeler var. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)’in yayınladığı “internet’in düşmanları” listesinde Belarus, Burma, Çin, Küba, Mısır, İran, K. Kore, Suudi Arabistan, Süriye, Tunus, Türkmenistan, Özbekistan ve Vietman var.
Bu ülkelerde, ancak kayıtlı bağlantı noktalarından, gözetlenmeyi göze alarak internete girebilme uygulamalarından tutun da eleştirel ya da kişisel görüş belirten her türlü içeriği engellemeye kadar çeşitli yoğunluk ve yöntemlerle ağır sansür uygulanıyor.
Türkiye Ne Alemde?
Türkiye RSF’in yaptığı sıralamada internet’e orta şidette düşman bir ülke. İnternette üstünde en çok konuşulan sansür vakalarımız ise YouTube ve WordPress sitelerinin erişime engellenmesi.
Türkiye’de internet suçları 5651 sayılı kanun ile düzenleniyor. Ulaştırma Bakanlığına bağlı olan “Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı” ise kanun tarafından bazı olağan ve bazı olağanüstü yetkilerle donatılmış.
Temelde çocuk pornosu, uyuşturucu, kumar, fuhuş vs. gibi pek de tartışma konusu olmayan suçların internet ortamında gerçekleşmesine çalışan yasaya bir de “5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçlar” ile mücadele amacı katılmış.
Kanunda yer alan ve kamuyu etkileyen temel yaptırım “Erişime Engelleme” uygulaması. Sakıncalı içeriğe sahip bir siteye Türkiye’li internet kullanıcılarının erişmeleri engelleniyor. Aslında içerik orada duruyor ve bilgisayarlar ile haşır neşir insanlar kolayca o sitelere erişebiliyorlar, ancak çoğunluk kullanıcı söz konusu sitelere ulaşamıyor. İşte kıyamet de burada kopamıyor.
Kıyamet kopamıyor çünkü kimse çıkıp da cezayı alanın söz konusu site değil, internet kullanmak için para ödeyen aboneler olduğunu söylemiyor. Medya falanca site “Kapatıldı!” diye haber yapıyor. İnsanlar da o sitenin kapısına mühür vuruldu gibi bir algı içine giriyor. Yani devletin devekuşu refleksi memleket tarafından taklit ediliyor.
Tanrısal Başkanlık
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına tanınmış olağanüstü bir de yetki var: Eğer sakıncalı içeriğe sahip siteyi sunan şirket yurtdışında ise ya da Türkiye’de olsa bile sakıncalı içerik çocuk pornosu ya da “müstehcen” içeriğe sahipse erişime engelleme kararını başkanlık tek başına alabiliyor.
Hukukun es geçildiği, itiraz hakkının bulunmadığı sakat bir sistem ile karşı karşıyayız. “Müstehcen” içeriğin nerede başlayıp nerede bittiğine ve bu nedenle sansür uygulanmasına teknik uzmanların oluşturduğu bir kurul karar verecek artık. Yurt dışında sunulan bir sitenin kapatılması ise tamamiyle keyfiyete bırakılmış durumda.
(Kanunlarda suç olarak sıralanan eylemlerin gerçekleşip gerçekleşmediğine, hukuk süreçleri ile hakimler karar verir. Oysa 5651 sayılı kanun, suçu oluşturan içerik yurtdışından sunuluyorsa ya da “müstehcen” ise suçun gerçekleştiğine Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı karar verir diyor. Hukuk sistemimizin temellerrine ters düşen 5651 sayılı kanun değişmeye muhtaçtır.)
Ne Yapmalı?
Durum böyle iken ne yapılması gerektiğine Türkiye’li internet öncüleri ve özgürlükçü bireyler kafa yoruyor. Bazı eylem fikirleri ortaya atılıyor. Ancak olası eylemlere geçmeden önce, aslında durumun nasıl olduğunu gözden geçirmekte fayda var:
Söz konusu kanun ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının yetkilerinin çok ciddi tadilata ihtiyaç duyduğu açıktır. Bu kanunun yerine ne koyacağımıza karar vermek için internet uzmanları ve hukukçular ile birlikte alternatif kanun hazırlanmalıdır.
Uygulanmakta olan cezaların sansür kapsamına girmeye başladığı ve erişime engelleme kararları ile devletin kendi vatandaşını cezalandırdığı açık bir şekilde ortaya konmalıdır. Bunun için basın açılamaları, eylemler yapılmalı bilgilendirici siteler hazırlanmalıdır.
Kamuoyunda konuya ilgi çekebilmek için, Türkiye’nin en çok trafik alan sitelerinin kapatılmasına yol açacak ihbarlarda bulunmak da üzerinde tartışılan en ciddi eylem fikirleri arasında.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…