Elif ve Badem
Güne erken başlayıp, erkenden yatağa giriyoruz Denizgöründü’de; oysa İstanbul’da işten eve henüz geldiğimiz saatlerdi bunlar. Neyse ki kısa zamanda hepimiz uyum sağladık bu değişikliğe. Akşama kadar ağaçla, toprakla uğraşmanın getirdiği tatlı yorgunlukla yastığa başımızı koyar koymaz uykuya dalıp, sabahın ilk ışıklarıyla dinlenmiş şekilde uyanıyoruz. Vay be! Telefon alarmı olmadan erkenden uyanabiliyorum. Aferin bana!
Yağmurun çatı sacları üzerinde oluşturduğu ritmik ve armonik seslerle uyanıp, dokunduğum duvardan elime sinen çam kokusunu duymak, gün ışıdığında kapıyı açıp deli gibi açmış pürenleri göreceğimi bilmek, işte bunlar hep aşk!
İstanbul’dan taşınırken sadece eşyalarımızı değil bir süreliğine arkada bıraktığımız canlı dostlarımızı da getirdik bu kez. Badem’in kulubesini daha önce hazır etmiştik zaten. Bu kez gelir gelmez ilk işimiz güvercinlerin kümesine başlamak oldu. Zaten köydekiler de “Diğer işler bekler ama onlar canlı!” dediler hep bir ağızdan. Soğukların gelmesiyle artık kullanamadığımız dışarıdaki duş kabini güvercin kümesinin iskeletini oluşturdu. Etrafına tahtalar çakıp kapısını da ekleyerek şimdilik güvenli ve rahat edecekleri bir şekle getirdik.
Tüm bu işler bittiğinde Elif elinde bir demet çiçekle çıka geldi ve köpeğimiz Badem’in kulübesinin önüne çiçekleri koydu.
-Ne o Elifciğim nedir bu çiçekler?
-Bu çiçekler Badem için. Yerini beğensin buraya çabucak alışsın diye!
Biz kazma kürekle kaba işleri yaparken Elif’in bunlara zerafetle yaklaşması hepimize keyif veriyor.
Bulunduğumuz bölgedeki toprak yapısı genellikle 40-50 cm derinlikten sonra oldukça taşlı; tuvalet çukurunu kazarken son kısımlarda biraz zorlandık. Neyse ki o da her zaman olduğu gibi birçok kişinin emeğiyle halloluverdi. Lavabo, duş ve çamaşır makinesinin giderlerini de, yapacağımız gri su arıtma bölümüne yönlendirebileceğimiz şekilde hazırladık. Kimyasal temizleyiciler kullanmadığımız için kolaylıkla arıtılan bu suyu ileride yapacağımız gölete aktarmayı planlıyoruz.
Evimizin acil önem arz eden ihtiyaçlarını bir an önce bitirip kış bahçesi hazırlamak için sabırsızlanıyoruz, açıkçası geciktiğimiz için de endişeleniyoruz biraz. Bu sene bulabildiğimiz yerel fidelerden ekeceğiz ilerleyen senelerde hepsini tohumdan kendimiz çimlendireceğiz.
Köyde özgürüm!
Elif’le İstanbul’daki diyaloglarımızla Denizgöründü’dekiler o kadar farklı ki! Taşınma hazırlıkları ve amcasının düğünü için şehre döndüğümüzde kendisini kısıtlanmış hissetmeye başlamış olmalı:
-Burada hiçbir yere tek başıma gitmeme izin vermiyorsun. Köyde özgürüm! Tek başıma Hasan Amcalara, Yeter Teyzelere gidebiliyorum diye sızlanıverdi.
Elif, Denizgöründü’yü gerçekten çok sevdi. Burada kaldığımız süre zarfında televizyon veya telefonumuzla oyun oynamayı hiç istemedi ancak oynayabileceği çocukları sadece hafta sonlarında ve tatillerde bulabiliyor. Bu yüzden de komşularımızın avlularında kendine türlü türlü oyunlar bulup, oynayarak zaman geçiriyor. Bundan sıkılınca da komşu teyzelerine “Hadi gidip piknik yapalım” diyor.
Aslında onun da burada bizim gibi yapacağı çok iş var: Her gün ahırları tek tek gezip buzağıları kontrol etmeli, ‘Zilli’ adını verdiği koyunla ve ‘Şekerfare’ dediği danayla kucaklaşmalı, o kocaman hindiye yakalanmadan avludan geçip, kışlık hazırlığı için yapılan işlere el atmalı, ara ara köpeğimiz Badem’i gezdirmeli akşam olunca da doyurmalı ve daha neler neler…
Kızımız burada gerçekten çok mutlu. Onu mutlu eden en mühim şey belki de gün içinde sürekli bir arada olmamız. Sıcaklığımızı duymak istediğinde hep yakınındayız.
Sadece köylü dostlarımız değil diğer komşularımız da sürekli bizimle. İnşaata ilk başladığımızda bizi evlerinde konuk eden Oygar ve Nilüfer, tatlı oğulcukları Osman ile her fırsatta şehirden kaçarak buradaki evlerine geliyorlar. Sofralar kuruluyor, sohbetler edilip fikir paylaşımları yapılıyor ve bir de ormandan yaban mersini toplayıp paylaşılıyor.
Hayalini kurduğumuz mantarlara kavuşmamızı sağlayacak yağmur ise bu gece yağmaya başladı.
Denizgöründü Mektupları devam edecek
Bülent&Neslihan&Elif Genç
adına Elif Genç ve Şekerfare
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…