Fotoğraf: Brian Inganga / AP
Yeni bir araştırma, rekor seviyedeki küresel deniz yüzeyi sıcaklıkları ve beklenmedik bölgelerde daha sık görülen deniz sıcak dalgaları nedeniyle deniz biyoçeşitliliğinin tehdit altında olduğunu ortaya koydu.
Avrupa Komisyonu‘na bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin son okyanuslar raporuna göre, deniz yüzeyi ortalama sıcaklıkları nisan ayında 21,1°C‘ye ulaştı ve hazirandan ağustosa kadar geniş coğrafyalarda “yoğun sıcak dalgaları” yaşandı.
Raporda, daha önceki rekor olan 21°C‘lik sıcaklığın 2016 yılında gerçekleştiği hatırlatıldı.
Deniz sıcak dalgaları, belirli yerlerde suyun en az beş gün üst üste alışılmadık ölçüde sıcak olduğu geçici olaylar olarak tanımlanıyor.
Araştırma, Güney Okyanusu hariç her yerde deniz sıcak dalgalarının daha sık görüldüğünü ve her beş ila 10 yılda bir fazladan bir sıcak dalgası daha yaşandığını gösterdi.
Buna karşılık, denizlerdeki soğuk dalgaları her beş yılda bir azalma gösterdi. Financial Times‘ın aktardığına göre Bristol Üniversitesi‘nden Daniela Schmidt, “Mesele sadece meydana gelme sıklığı değil” dedi. “Denizde sıcak dalgaları daha önce de yaşanmıştı ama bunlar Avustralya‘nın batı kıyıları, Alaska ya da Akdeniz’le sınırlıydı. Şimdi ise Britanya Adaları gibi beklemediğimiz bölgelerde meydana geldiğini görüyoruz.”
Copernicus okyanus durumu raporunun yöneticisi Karina Von Schuckmann, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Küresel ısınmada görülen her artışın, okyanuslar da dahil olmak üzere iklim aşırılıklarını etkileyeceği oldukça açık. Dünya‘yı enerji dengesine geri getirmek için emisyonları azaltarak [küresel ısınmayı] hafifletmeye ihtiyacımız var. Deniz ısı dalgaları mercanlar, deniz çayırları, balıklar ve kuşlar da dahil olmak üzere çok çeşitli türler için tehdit oluşturuyor. Ayrıca mercanların ağarmasına, balık topluluklarının değişmesine ve resiflerin fiziksel yapılarının bozulmasına neden olabiliyor. Denizdeki doğal yaşam alanları ve besin zincirleri üzerindeki etkiler, tüm besin zinciri için daha ileri sonuçlar doğurabilir.”
Copernicus, kuzeydoğu Atlantik’te orta ila güçlü ve hatta aşırı sıcak dalgaları tespit etti ve buralardaki fitoplankton konsantrasyonlarında 1998-2018 dönemine kıyasla yüzde 50 ila 60 oranında bir düşüş olduğunu tespit etti.
Deniz Biyolojisi Derneği‘nden Katie Smith, “Gördüğümüz etkiler muazzam boyutlarda ve besin zincirinin tamamına yayılıyor” dedi.
Örneğin planktonlardaki azalma, kara balıklarının ve dolayısıyla bunlarla beslenen morina gibi daha büyük balıkların yeterince yiyecek bulamayacağı, gıda kaynaklarının ve balıkçılık endüstrilerinin tehlikeye gireceği anlamına gelebilir.
Tropikal kuzey Atlantik‘te temmuz ayından itibaren orta ila şiddetli bir sıcak dalgası tüm havzayı kaplarken, Akdeniz’de haziran, temmuz ve ağustos aylarında orta ila aşırı sıcak dalgaları yaşandı. Kuzeydoğu Pasifik‘te temmuz, ağustos ve eylül aylarında orta ila şiddetli sıcak dalgaları gözlemlendi ve aynı dönemde tropikal Pasifik’te El Niño koşulları nedeniyle deniz yüzeyi sıcaklıkları arttı.
Deniz buzlarının miktarı da hızla küçülüyor. Antarktika’daki deniz buzu mayıs ve haziran aylarında kayıtlardaki en düşük seviyelerine ulaştı. Buna göre Polonya‘nın yedi katı büyüklüğünde bir alan yok oldu. Arktik deniz buzu 1979’dan bu yana 3,5 milyon kilometrekare, yani İspanya‘nın yedi katı büyüklüğünde bir alan kaybetti.
Deniz buzları Dünya’nın soğumasına yardımcı oluyor ve kril ve mikroorganizmalar için yaşam alanı ve balinalar gibi daha büyük hayvanların yiyecek bulması için yer sağlıyor.
Mercator Ocean International‘da oşinograf olan Clément Bricaud, “Dünya’nın albedosu, yani güneş ışığını yansıtma kabiliyeti, gezegendeki buz örtüsünün boyutundan büyük ölçüde etkileniyor” dedi: “Kuzey Kutbu ve Antarktika’daki kutup deniz buzundaki bu dramatik azalma küresel ısınmayı şiddetlendiriyor, kırılgan ekosistemleri bozulma tehdidi altında bırakıyor ve dünya çapındaki hava modellerini etkileme riski taşıyor.”
Bu hafta Nature dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, insanlığın Batı Antarktika Buz Tabakası‘ndaki istikrarsızlıktan kaçınabilmek için bir devrilme noktasını geride bıraktığını ve her senaryo altında önümüzdeki on yıllar ve yüzyıllar boyunca erimeye devam edeceğini, deniz seviyesinin yükselmesini hızlandıracağını ve küresel iklimi düzenleyen okyanus akıntılarını bozacağını ortaya koydu.
Southampton Üniversitesi‘nde fiziksel oşinografi uzmanı Prof. Alberto Naveira Garabato, bunu “tokat etkisi yaratan bir araştırma” olarak değerlendirdi:
Geçmişte yaptığımız seçimlerin bizi Batı Antarktika Buz Tabakasının önemli ölçüde erimesine ve bunun sonucunda deniz seviyesinin yükselmesine nasıl mahkum ettiğini gösteriyor – ki önümüzdeki on yıllar ve yüzyıllar boyunca kaçınılmaz olarak buna uyum sağlamak zorunda kalacağız.”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…