Cocuk Hakları Sözleşmesi Madde 1:
Bu sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi Madde 39:
Taraf Devletler, her türlü ihmal, sömürü ya da suistimal, işkence ya da her türlü zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulaması ya da silahlı çatışma mağduru olan bir çocuğun, bedensel ve ruhsal bakımdan sağlığına yeniden kavuşması ve yeniden toplumla bütünleşebilmesini temin için uygun olan tüm önlemleri alırlar. Bu tür sağlığa kavuşturma ve toplumla bütünleştirme, çocuğun sağlığını, özgüvenini ve saygınlığını geliştirici bir ortamda gerçekleştirilir.
Çocuk Hakları Sözleşmesi Madde 40, bent b:
Hakkında ceza kanunu ihlal iddiası veya ithamı bulunan her çocuk aşağıdaki asgari güvencelere sahiptir:
i) Haklarındaki suçlama yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılmak; …..
Türkiye’nin de taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bu maddelerini ve daha birçok maddesini son 7 aydır her gün ihlal ediyoruz. Medya her gün iki 18 yaşından küçük insanın haberi ile dolup taşıyor. Münevver Karabulut aşağı diyoruz, Cem Garipoğlu yukarı…
Olayın trajik olduğunu, durumun sosyolojik olarak tartışılması gerektiğini kabul ediyorum ama çocuk olan iki kişinin üzerinden bu kadar prim yapılması, Türkiye gündeminin Cem Garipoğlu olması tamamen vahim bir durum.
İlk önce satanist yaptı Cem Garipoğlu’nu medya, sonra tüm Garipoğlu ailesini suçladık toplum olarak. İsimleri bile medyada yer almaması gereken Cem Garipoğlu ve Münevver Karabulut herkesin günlük hayatının birinci konusu oldu. Düşünün ki, daha çocuk kabul edilen, yargılanmamış bir birey, ismi ifşa edilerek her gün yargısız infazlara maruz kalıyor. İşte böyle bir biçimde, Cem Garipoğlu kendilerini hakim, savcı sanan muhabirler, köşe yazarları, televizyon spikerleri ve yorumcuları tarafından hergün suçlu bulundu, aileler suçlandı, her gün bir komplo teorisi yazıldı. Kızın babası hergün televizyon karşısında cinnet geçirdi.
Yakalandı, mahkemeye gitmeden linç edilmeye çalışıldı, Münevver Karabulut’un küçük kardeşi henüz çocukken televizyonlara çıkarıldı, yorumlar yaptırıldı. Toplumsal cinnet geçirdik hep beraber.
Çocuk ve Hak kavramları başından beri olayın içindeyken, hiçe sayıldı, reyting uğruna kurban edildi. Medya kuruluşlarımız o kadar asaletsiz, onursuz ve ahlaksız bir biçimde para tarafından kuşatılmış, gözleri para bürümüş ki, hiçbir şekilde ne Cem Garipoğlu, ne Münevver Karabulut ne de bu insanların, aileleri, hakları, onurları umurlarında. Tek dertleri reyting ne yazık ki…
Oysa tutuklanan ve halen yasal olarak masum olan Cem Garipoğlu da, bu trajik olayın kurbanı olan Münevver Karabulut da sadece birer çocuk.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…