Kategoriler: Köşe Yazıları

Bu deveyi gütmeyeceğiz, bu diyardan gitmeyeceğiz – Halil İbrahim Gürel

Darbe girişimi sırasında saldırılarda ölenler gündelik siyaset çukuruna meze edilemeyecek halk çocuklarıdır. Şahidim; biri İstanbul’da, biri Ankara’da iki adaşımı bu saldırılarda yitirdim.

Sokağa çıkanları ister beğenin, ister beğenmeyin, onlar halk idi, halk çocukları idi. Belki attıkları sloganlar birilerini tedirgin etti, ki Gezi’de de atılan sloganlar başkalarını tedirgin etmişti. Sokak böyledir, birileri çıkar eylem yapar, slogan atar, başka birileri bundan rahatsız olur.

Durumun vahametini kavramak gerekir, sokağa çıkanlar işçilerdi, köylülerdi, öğrencilerdi, kimisinin başı açıktı, kimisinin başı örtülüydü. Kimisi sarıklı cübbeli, kimisi Beşiktaş formalıydı. Meydana inen halkı beğenmiyor olabilirsiniz, tankların ve topların karşısında direnen onlardı. “AKP’liler bunlar” diyebilirsiniz, darbe girişimi AKP hükümetine karşı yapıldı, insanlar verdikleri oyun elbette peşinde olacaklar, insanlar lider gördükleri insanın elbette yanında olabilirler. Ne bekliyordunuz? Helikopter kurşunlarına boyun eğmeyenler, tank paletlerinin karşısında duranlar onlardı. Fazla teoriye gerek yok, komploya gerek yok. Her şey açıktır; Türkiye tarihi bir darbeler tarihidir ve bu darbelerin kimisinde sosyalistler, kimisinde İslamcılar, kimisinde ülkücüler hedef alınmıştır. Reaksiyonların büyüğü sizden farklı görüşe sahip halk kitlelerinden gelmiş olabilir, ancak reaksiyonun sebebi bellidir.

20’li yaşlarındaki erlere yapılan linç de kabul edilemez, adalet linç ile sağlanamaz. Bunu yapmak ayrıca halkı galeyana getirmektir. Hukuki yollarla bunların da hesabı sorulmalıdır. O linç görülüp, katliamlara göz yummak ise akıl karı değildir. Bunu defalarca söyledik; sarıklı cübbeli görünce IŞİD diye etiket vurmak ancak IŞİD’in işine gelir. O sarıklı cübbeli insanların Boğaz köprüsünde linç edilen askeri kurtardıkları, ölmüş askerlerin cesedine tekme atmaya çalışanları “dinde yeri yok yapmayın” diyerek hastaneye kaldırdıkları ortaya çıktı. Olaylara bu zamanlarda kılık kıyafet üstünden bakılmaz, hak ve hukuk çerçevesinden, adalet çerçevesinden bakılır. Ne olursa olsun yaşananlar ortadadır; tankların ezdiği, m61 mermileri ile insanların tarandığı bir yerde komplo teorisi kurmanın, dezenformasyonlarla konuşmanın yeri ve zamanı değildir.

Bu iğrenç saldırıların Türkiye’nin ne Doğu’sunda, ne de Batı’sında bir kez daha yaşanmaması için çaba göstereceğiz. Bu olaylar bittikten sonra darbeye, saldırılara karşı duranları, ileride sivilleri hedef alabilecek her türlü saldırıya, bombalamaya, şiddet eylemlerine karşı da aynı safı tutmaya, onlarla aynı safta durmaya çalışacağız.

Bu deveyi gütmeyeceğiz, bu diyardan gitmeyeceğiz.

 

Halil İbrahim Gürel