Pınar Selek ve Hrant Dink davaları, Türkiye’de devletin, değişime ve dönüşüme direnişinin sembolü olan iki paralel davadır. 1920’lerin kurucu ideolojisinin, adeta son bir ayak direyişidir.
Pınar Selek davası, Kürt realitesini kabullenmek istemeyen ve isyanı şiddetle, silahla, savaşla yok edeceğini sanan devlet erkinin ve onun hizmetindeki siyasi güçlerin nafile çabalarının simgesidir.
Hrant Dink davasında ise; İttihat Terakki geleneğini ve 1915 Ermeni tehcirini (kıyımını) tarihsel miras olarak kabul eden milliyetçi, ırkçı ulus – devlet ideolojisi savunucularının hukuk dışı saldırılarına tanık olduk.
Bunun içindir ki, MGK’nın kırmızı çizgileri, iç tehdit olarak “misyonerlik faaliyetleri”ni işaret etmiş, bunu takiben Hrant hedef gösterilimiş ve katledilmiştir.
Bunun içindir ki, Selek ve Dink davaları, 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da yaşanan Dreyfus Davası’yla benzerlik taşımaktadır. Dreyfus, Almanlar için casusluk yaptığı iddiasıyla suçlanan, Yahudi kökenli bir subaydır. Aslında Fransa’da, masum Dreyfus üzerinden Yahudi düşmanlığı ve ırkçılık yükseltilmiştir. Gerçekten de bu dava, ırkçı ideolojinin, Hitler faşizminin, Nazi soykırımının, faşist rejimlerin habercisi gibidir.
Ancak ne var ki, Dünya 21. yüzyılı karşılarken, ulusal burjuvazinin sermayesini koruyan sınırlar aşılmış, ekonomi küresel hale gelmiş, ulus-devletler de artık küresel sermayenin denetimine girmiş durumdadır.
Şimdi, 2011 Şubat’ını yaşamaktayız. Kökleri 19. yüzyıla dayanan ırkçı- milliyetçi rejimler değişime uğramış; takipçisi olduğumuz Batı uygarlığının hakim değerleri artık demokrasi, çoğulculuk, çok kültürlülük, çok dillilik, katılımcılık olmuştur.
Türkiye de artık, Pınar Selek’in PKK’yla ilişkilendirilerek alçakça bir komploya uğratıldığı; Hrant’ın tarihsel Ermeni Soykırımı tartışmaları üzerinden yok edildiği Türkiye değildir.
Kürt Sorunu’yla ilgili (aslında Türk Sorunu demeliyiz) 13 yıl önceki konjonktür aşılmış, çözüm yoluna girilmiştir.
Bunca yıldır, sabırla, umutla ve kararlılıkla adaletin tecellisi için mücadele ettiğimiz, akıl dışı, adalet dışı, vicdan dışı bu iki anakronik dava, vesayetçi devlet anlayışını korumaya çalışan karanlık güçlere ayna tutmaktadır.
Bu hafta, Türkiye’nin adaletle imtihan haftasıdır. 7 Şubat’ta Hrant Dink, 9 Şubatta Pınar Selek davası görülecek. Pınar’ı iki kez beraat ettiren mahkeme ya bu defa da beraat kararı alarak Türkiye’nin yüzünü ağartacak ya da Türkiye’nin bozuk insan hakları karnesine, bozuk yargı siciline kötü bir not daha düşülecek.
Ülkemizi 150-200 yıl öncesinin ırkçı, milliyetçi, çizgisinde tutmaya çalışanlara duyurulur:
Boşuna uğraşmayın beyler, dünya değişti, değişiyor. Zaman, size ve sizin ayak diremenize rağmen, hükmünü icra ediyor, edecek. 9 Şubat’ta, Türkiye’de yargıçlar var, diyeceğiz.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…