Fotoğraf: Cansu Acar
Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve Smurfs (Şirinler) iş birliğinde tüm dünyada ortaklaşa düzenlenen küresel farkındalık girişimi #EUBeachCleanup (Sahil Temizleme Kampanyası) için 20 Ekim ile 9 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek etkinliklerin ilk ayağındayız: Çanakkale.
20 Ekim sabahı 7.15’te İstanbul’dan başladığımız Çanakkale yolculuğumuz sırasında gözümüz taş ocaklarıyla oyulmuş ormanlara takılıyor.
Ve etkinliğin ilk ayağı olan Çanakkale’deyiz. Bu yılın Avrupa’da “gençlik yılı” ilan edilmesi nedeniyle odağına gençleri alan sahil temizleme etkinliği öncesinde kampanya süresince gerçekleştirilecek faaliyetler kapsamında Karina Deniz Kültür Merkezi’ni ziyaret ediyoruz.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut 20 Ekim 2022 Perşembe günü etkinliklere katılarak deniz kirliliği ile mücadelede harekete geçme çağrısında bulunuyor:
“Hemen şimdi harekete geçmeliyiz.”
#EUBeachCleanUp kampanyası dijital okyanus tünelinde Nikalous Meyer-Landrut, Çanakkale Belediye Başkanvekili İbrahim Mutluay ve Serbest Dalış Rekortmeni, Milli Sporcu Birgül Erken’i bir araya getiriyor.
Tünelde sizi caretta carettalar, köpek balıkları, yengeçler ve diğer deniz canlıları karşılıyor; deniz ekosisteminin tasviri 23 metre boyunca dalışa gerek duymadan karşınızda duruyor.
Attığınız ilk adımda tertemiz bir deniz altı yaşamı görüyorsunuz ancak diğer adımlarınızla birlikte bir kirliliğe doğru yolculuğa çıkacaksınız. İnsan faaliyetleri nedeniyle kirlenen gezegenin adeta bir sembolü olan tünel, insanın ilk dokunuşuyla birlikte deniz kirliliğini saniyeler içerisinde simüle ediyor.
Tünelin kurulmasının amacı aslında farkındalık oluşturmak; vatandaşların mikro davranış değişikliklerine gitmeleri teşvik ediliyor.
Etkinlik süresince gözlemlerimizin sonucunda bunun farkındalık kısmının gerçekleştiğini de söyleyebiliriz. Çanakkale’de sahilin yanı başında yapılan bu deniz altı yaşamı simülasyonu vatandaşların oldukça dikkatini çekiyor. Dijital tüneli gezmiş bir vatandaşa, Halime Özcan’a, katı atık ve deniz kirliliğine dair düşüncelerini sorduğumuzda aldığımız yanıt ise tam olarak şöyle:
“Bu sadece denizle ilgili değil, çevre kirliliğiyle ilgili maalesef duyarlı değiliz. Her şeyin çözümü eğitim, okulda başlamak lazım.”
Kampanya ile Avrupa Yeşil Mutabakatı, okyanuslar, denizlerle ilgili tüm ekonomik faaliyetleri kapsayan mavi ekonominin gelişmesi, sürdürülebilir kıyı kaynaklarının korunmasına yönelik politikaların hayata geçirilmesi hedefleri destekleniyor.
Etkinlik alanında daha çok gençler ve çocuklar bulunuyor. Çocuklar Karina Deniz Kültür Merkezi’nde Dünya Sınıfı’nda minderlerde oturmuş öğretmenlerin sorularını yanıtlıyor, gezegenimizin kirliliği üzerine fikir yürütüyor.
İçlerinden bazıları insanların gezegenin kirliliğini anlamadığını söylerken bazıları aslında insanların bu kirliliği anlayabildiğini söylüyor. Ayrıca sınıfta her bir ağızda şu nakaratlar var:
“Bu çöpleri hemen dönüştürmeli.”
Çocukların ardından söz büyüklere geliyor. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut tünelde atılan bir turun ardından, “Bugün itibarıyla denizlerde ve dünyada bir milyon kadar tür yok olmakla karşı karşıya. Biyoçeşitlilik çok önemli. Gezegenimizin yüzde 70’ini kaplayan denizler aynı zamanda gezegenin ihtiyacı olan oksijenin de yüzde 50’ini üretiyor. Ve söylendiği üzere; 2050’ye kadar bu durum böyle devam ederse suda balıktan çok plastik olacak. Hadi şimdi harekete geçelim” diye sesleniyor.
Çanakkale Belediye Başkanvekili İbrahim Mutluay ise iklim krizinin en çok etkileyeceği gruplardan olan ve bir seçme hakkı dahi verilmeden krizin içerisine doğan genç nesilleri işaret ediyor:
“Aslında kara… Karadaki atıklar, plastikler, evsel ve sanayi atıkları, okyanusları, denizlerimizi ve su kaynaklarımızı kirletiyor. Biyoçeşitlilik her geçen gün azalıyor. Dünyanın son kullanıcıları bizler değiliz.”
Ve şimdi söz, su altı kirliliğini yalnızca tünelde değil, gerçek dalışları sırasında da sürekli deneyimleyen bir isimde, Serbest Dalış Rekortmeni Milli Sporcu Birgül Erken’de. Erken, “Kendi gözlerimle şahit oluyorum ve çok acı verici. Bir şeyler var, değişiyor ve dönüşüyor. Biz bunun farkında değiliz. Denizlerimize bakmalıyız” çağrısında bulunuyor, gençler için harekete geçilmesi gerektiğini aktarıyor.
23 metre uzunluğunda denizlerdeki kirlenmeye dikkat çekmek üzere kurulan Dijital Okyanus Tüneli’nin akabinde sanal gerçeklik gözlükleriyle gösterim yapılıyor. Dışarıda ise katı atık, deniz kirliliği ve fosil yakıtlara karşı grafitilerini konuşturan genç sanatçılar var.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğrencilerinden Ogün, denizin altında maske takmış bir balığı resmediyor. Hümeyra’nın ellerinden ise gezegenin ortasında bir kara leke gibi duran termik santraller dökülüyor.
Tam da bu noktada Çan’daki atmosfer kendini hatırlatıyor. 18 Mart Çan Termik Santrali ve Çan 2 Termik Santralleri’nin ortasına aldığı köydeki sessizlik ve havanın kokusunu anımsıyoruz, bir yandan da Kazdağları ve doğa mücadelesini.
Nikolaus Meyer-Landrut’a, etkinliğin termik santrallerin bulunduğu, sanayileşmenin yoğun olduğu, bolca maden ruhsatları verilen ve ekokırıma karşı sürekli vatandaşların mücadele ettiği Çanakkale’de gerçekleştirilmesinin sebebini soruyoruz:
“Bugün etkinliği ilk Çanakkale’de başlatmamızın sebebi AB desteğiyle Türkiye’de kurulan iki katı atık yönetim tesislerinden bir tanesinin burada olması. Bu sabah ziyaret ettiğimiz ve yerel yönetimin katkısıyla hayata geçirdiğimiz bu tesisin genişlediğini, atıkları azaltımının ve geri dönüşümünün sağlanmaya çalışıldığını gördük. Bu da denizdeki kirliliğin azaltılmasında önemli bir yer tutuyor.
Burada sadece gezegenimizin acı çektiğine dair farkındalık yaratmaya yardımcı olabiliriz. Gezegenimiz küresel ısınmadan muzdarip, gezegenimiz iklim değişikliğinden muzdarip. Bu da büyük ölçüde CO2 emisyonlarından kaynaklanıyor. Küresel ısınmanın nedenlerini biliyoruz. Ve bu nedenle çözümü de biliyoruz. Çözüm, CO2 emisyonlarının azaltılması. Türkiye, Avrupa Birliği ve diğer ülkeler gibi 2050 ve 2053 yılına kadar CO2 nötr olma sözü verdi. 2050 ve 2053 hemen yarın. Bu yüzden şimdi harekete geçmeliyiz”
İklim krizindeki adaletsizliği, Türkiye’de bu adaletsizliğin daha da derinleştiğini ve dolayısıyla kadın, LGBTİ+ ve engelliler gibi dezavantajlı kesimlerin bu kriz karşısında üretilen politikalarda ne kadar kapsanabildiğine ilişkin Yeşil Gazete’ye konuşan Landrut, şunları söylüyor:
“İklim değişikliğinin sonuçları hepimizi etkiliyor. Dolayısıyla, elbette politikalarımızda ve Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı’yla yapmak istediği, her yönüyle kapsamlı bir politika ortaya koymak. Bu da tabii ki her türlü dezavantajlı gruplara yönelik bir politika anlamına geliyor. Bu da politikanın önemli bir parçası. Yeşil boyut Türkiye’deki sosyal toplumların tüm farklı temsilcileriyle birlikte, sosyal toplumla olan çalışmalarımızın önemli bir parçası. Ve bu da elbette kadınların, engellilerin, LGBTİ+’ların, toplumun her kesimini kapsıyor. Eğer sosyal olarak barışçıl bir şekilde başarılı olmak istiyorsak dönüşüme yapılan yatırımlarda krizden zarar görecek bu kesimlerin dinlenmesi gerekiyor.”
Çanakkale’ye akşam düşüyor. Gazetecilerle bir araya gelen AB Büyükelçisi Nikalous Meyer-Landrut İklim Şurası’na atıfta bulunuyor. 21-25 Şubat’ta Konya’da gerçekleştirilen İklim Şurası’nın iklim uzmanları ve aktivistleri tarafından yoğun bir şekilde eleştirildiğini hatırlattığımız Landrut’a AB Delegasyonu’nun Türkiye’ye iklim kriziyle ilgili verdiği tavsiyelerin ne kadar yerini bulduğunu soruyoruz. Nikolaus Meyer-Landrut’un bu soruya verdiği yanıt şöyle:
“Özellikle Yeşil Mutabakat’tan ve Mutabakat’ın hayata geçirilmesinden sorumlu olan Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısının buradaki ziyaretleri esnasında çevreyle ve STK’larla ilgili kaygılarını dinledik. Yıllık olarak bu konuda ülke raporlarımızı yayınlıyoruz. Rapor, AB’ye katılım müzakerelerini tamamlayacak olan fasıllardan oluşuyor. Bizler bu fasıllarda çevre, iklim gibi her konuya bakarak şunu değerlendirmeye çalışıyoruz; teknik anlamda hedeflenen Türkiye ve AB mevzuatının ne kadar yakınlaştığı ve teknik anlamda ne kadar uyumlu olduğu… Bizler finansal ve diğer her türlü işbirliği konusunda, öncelikli olarak çevrenin korunup korunmadığına bakıyoruz.
Çevre korunması hususu çok daha önemli bir kriter haline geldi. Kamu veya hükümet birimlerinden bizlere sunulan her projeye, ilk önce çevre konusunda dönüşüm ve ilgili unsurları içeriyor mu diye bakıyor ve bu kriter doğrultusunda finansmanı sağlıyor veya sağlamıyoruz.”
AB Türkiye Delegasyonu’nun 12 Ekim’de yayımladığı raporda yer alan maddelerde şu ifadelere yer verilmişti:
Temiz, plastiksiz okyanuslar için küresel çapta düzenlenen farkındalık kampanyasının Türkiye ayağında deniz ekosisteminde biyoçeşitliliğin korunmasına dikkat çekildi. Deniz kirliliğiyle mücadele için harekete geçme çağrısı yapıldı.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu ve Avrupa Birliği Bilgi Merkezleri aracılığıyla Çanakkale, İstanbul, Van, Samsun, Trabzon ve Şanlıurfa’da denizlerdeki kirliliğe dikkat çekmek amacıyla sahil temizleme ve dalış aktivitelerinin hayata geçirilmesi planlanıyor.
Kampanya kapsamında gençlerin sahillere inmesi, temiz okyanuslar ve deniz ekosisteminde biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik farkındalık oluşturması hedefleniyor.
Bu kapsamda Şanlıurfa’da 20-24 Ekim tarihlerinde 10 gün boyunca Halfeti Gölü temizlenecek, 10 günün sonunda göl çevresinde ağaç dikimi yapılacak. Van’da, “Avrupa Birliği Sahil Temizliği: Van Gölü’nü Kurtarmak” etkinliği gerçekleştirilecek. İstanbul’da 1 Kasım tarihinde Şile sahilinde de gençler olacak ve Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ile plaj kirliliğine ve deniz çöpüne dikkat çekecekler. Trabzon’da ise 9 Kasım 2022 tarihinde Arsın Plajı’nda “Avrupa Birliği Sahil Temizliği: Trabzonlu Çocuklar Deniz Çöpüne Karşı Birleşti” etkinliği düzenlenecek.
#EUBeachCleanup2022 kapsamında bu yıl Mozambik, Cezayir, Tunus, Amerika Birleşik Devletleri, Ürdün, İtalya, Karadağ, Güney Afrika-Wellington gibi bir dizi ülkede yoğun olarak gençlerin katılımı ile sahil, plaj temizleme aktiviteleri gerçekleştiriliyor.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…