Yeşil Gazete’nin ilk stattan yazılan maç yazısı için Ankara 19 Mayıs Stadyumuna maçtan iki saat önce gittim. Çok uzun, daha önceki maçlardan alışık olmadığım, bir kuyruk ile karşılaştım. Zaten içine girmesi zor bir stadyum olan 19 Mayıs’ın kompleksine girerken de bütün Beşiktaş taraftarlarını tek tek (ve bir kapıdan, yani gerçekten tek tek) içeri almaları işe tuz biber ekmiş. 40 dakika kadar bekledikten sonra kaynak yapan büyük bir grupla içeri girdikten sonra bekledim ki stadın kapıları boş olsun. Ama yok. Orada da uzun bir kuyruk. Bir kişinin zar zor geçebildiği bir yerden, çağdışı bir şekilde geçerek girmek zorunda olmak Ankara’ya yakışıyor mu yakışmıyor mu tam emin değilim.
Sahaya dizilişe bakıldığında ilk görülen şey Beşiktaş’ın forvetsiz oynadığıydı. Holosko sağda, Tabata solda ve en önde de Quaresma. Nobre girene kadar da bu böyle sürdü. İlk 15 dakikanın en önemli olayları Beşiktaş’ın ceza sahası yayının hemen önünde kazandığı 3 serbest atıştı. Fakat hiçbiri tehlike dahi yaratmadı. 30. dakikadan sonra taraftarın da maçın da tek düze hale gelmesini Gençlerbirliği taraftarı arasındaki gerginlik bozdu. Onlara da bakarak geçmeseydi gerçekten sıkıcı dakikalardı. Geçen haftaki Kasımpaşa maçının bir benzeri oldu ve Beşiktaş uzatma dakikalarında penaltı kazandı. Fakat ilkyarı sonunda oldu bu sefer penaltı. Guti de farkı farketmiş olmalı ki gol oldu ve maçın ilk devresi bitti. Penaltı olmasaydı, tehlike bile yoktu neredeyse. Fakat bu durum taraftarın pek umrunda olmadı. Maça çıkarken Beşiktaş 8. sıradaydı ve üstündeki takımlardan yine puan kaybedenler vardı. Önemli olan kazanmak diye bakılmış olabilir.
Taraftar demişken, Ankara’da bir Gençlerbirliği Beşiktaşlılığı durumu var. Bugün fazla fazla satıldığı belli olan biletler dahil tüm biletler bitmişti. Kuyrukların ucu görünmüyordu. Fakat bu taraftar sayısına Gençlerbirliği maçlarında ulaşılabiliyor. Hem taraftarının medeni olmasından dolayı, hem de Beşiktaş’a ayırdıkları yer daha fazla oluyor.
Maça dönersek, Beşiktaş’ın sağ kanadı gerçekten ibretlik durumda. Arkada Hilbert, önde Holosko. Bir tanesi defansta iyi ama hücumda hiçbir şey yapamıyor (Gol atan bir oyuncudan bahsediyoruz evet ama orada pası alan değil de pası veren olsaydı Hilbert, durum bambaşka olurdu.) diğeri ise ne defansta ne de hücumda bir şey yapıyor. Zaten çıkarken tepki gösterilen tek oyuncuydu. Öyle ki, Tabata bile alkışlandı.
Maçın ikinci yarısı, Gençlerbirliği’nin uzaktan şutları, Beşiktaş’ın top çevirmesi ve Rüştü’nün kurtarışları arasında geçerken Quaresma sayesinde bir gol daha buldu Beşiktaş ve skor tamamlanmış oldu. Maç sonunda tüm taraftarlar Alen’in sahaya inmesini istediler ama izin verilmeyince esrarengiz şekilde ortadan kayboldu ünlü amigo. Çok sonra hayranlarıyla fotoğraf çektirirken gördüm.
Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…