Cevre konusunda uyguladığı politikalar yıllardır hepimizin malumu olan ve Çevre Bakanı Tarkan’ı her işe burnunu sokmaması konusunda uyarmış ve herkes kendi işine baksın diye azarlamış.
Biz çok eskiden beri Devlet büyüklerimizin fırçalarıyla büyümüş bir ırkın ahfadıyız.
Yaptığımız bir iş, söylediğimiz bir söz Devlet büyüklerimizin hoşuna giderse acaba nerede yanlış yaptık diye düşünmeye alışmışız. Bu sefer de öyle oldu: Tarkan fırçayı yedi, hepimiz rahatladık.
Devlet ve Tabiat bunu emreder. Herkes kendi işini yapar, kimse bir diğerinin işine karışmaz ve böylece birlik ve beraberlik içinde geçinip gideriz. Mühendisler ve uzmanlar gri odalarında ölçerler, biçerler, tartarlar, tartışırlar. Sonunda Karadeniz’in derelerini kelepçelemeye, güzelim sahillerini doldurup otoyollar döşemeye, binpınarlı Kazdağlarında siyanürle altın çıkartmaya, Gökova körfezinde termik santral bacaları tüttürmeye, kıyılarda balık çiftlikleri kurmaya, İstanbul’un son ormanlık alanlarından köprü ve bağlantı yolları geçirmeye karar verirler. Karşı çıkanları da işimize karışmayın diye azarlarlar.
Tıpkı Hasankeyf’te olduğu gibi, Allianoi’de de yapılacak HES’in suları altına mahkum etmek isteyenlere seyirci kalan Bakanımız, bu tarih katliamına itiraz eden Tarkan’ı azarlarken sormadan edememiş :”Biz sizin işinizi yapmaya kalkıyor muyuz? ” .
Sayın Bakan belli ki ömründe kendi iktidar alanının dışına çıkıp dünyaya farklı bir gözle bakmayı hiç denememiş. Oysa sorun tam da burada. Bakan bir seferlik kendi işi olmayan işlere de baksa, örneğin Tarkan’ın yaptığı gibi şarkı söylemeyi denese, her şey ne kadar farklı olabilirdi. Bakan, bakanlık yaparken bir yandan da şarkı söyleyip, üstüne bir de “ şıkıdım,
şıkıdım” oynamayı da denese, dans etse Bakanlığın gri koridorları nasıl da renklenebilirdi.
Biz ise kendisini ayıplamak bir yana, herkes kendi işini yapsın diyen şarkıcılara karşı savunurduk.
Biz şarkı da söyleyebilen Bakanlar istiyoruz. Biz her zamanki gibi burnumuzu her şeye sokmaya, üzerimize vazife saymadığınız işlere de karışmaya devam etmeye, bir yandan da eskisi gibi şarkı söylemeye, dans etmeye, şiir okumaya ve sorular sormaya kararlıyız.
Devlet ve Tabiat şairinin sorduğu gibi:
“Efendiler! Eşekler susabilirler
Ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi?”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…