Lock the Gate’den Nic Clyde, komisyon üyelerine Whitehaven’ın uzantısının güneydeki bir yeraltı alanına doğru olduğunu ve bunun yüksek seviyelerde, güçlü sera gazı metan gazı salacağını kaydetti. Clyde, projenin yılda 1,36 milyon ton CO2 eşdeğeri salacağını ve bunun onu Avustralya’daki en kirli termal kömür madeni haline getireceğini söyledi.
Madenden çıkan emisyonların neredeyse tamamı, kömür çıkarılırken oluşan metan salımından kaynaklanıyor. Kömür satıldıktan ve yakıldıktan sonra da 456 milyon ton CO2 daha salınacak.
Komisyon üyelerini projeyi reddetmeye çağıran Clyde, “Bu saha yeni bir kömür madeni genişletmesi için uygun bir yer değil… kamu yararına değil, ekolojik olarak sürdürülebilir değil ve nesiller arası eşitliğe aykırı” dedi.
Lock the Gate ile birlikte çalışan Londra merkezli iklim düşünce kuruluşu Ember‘de görev yapan metan analisti Anatoli Smirnov da metan gazının ilk 20 yılda CO2’den yaklaşık 86 kat daha güçlü olduğunu söyledi.
İklim üzerindeki bu çok yüksek kısa vadeli etki, metan seviyelerinin düşürülmesi ve emisyon azaltma hedeflerine ulaşmak için çok önemli. Smirnov, Avrupa Komisyonu‘nun kömür madenlerinden metan gazı tahliyesi ve alevlenmesinin yasaklanmasını önerdiğini hatırlattı.
Yeni Güney Galler hükümeti, ocak ayında yayımladığı bir raporda, madeni desteklediğini ancak Whitehaven’dan metan emisyonlarını azaltmak için bir plan hazırlamasını isteyeceğini ve performans hedefleri belirleyeceğini belirtmişti.