Kategoriler: Köşe Yazıları

Ankara Katliamı’nda Devletin hukuki sorumluluğu – Arif Ali Cangı

Yazar:
Konuk Yazar

10 Ekim’de Ankara’da Barış mitinginde patlayan iki ayrı canlı bomba 100’ün üzerinde barış yanlısı yurttaşımızın ölümüne 200’e yakın yurttaşımızın da yaralanmasına neden oldu. Ortadoğu tipi bu korkunç katliamdan bedensel yaralanma olmadan kurtulanların ise ruhlarında derin yara açıldı.

Başlatılan soruşturmada canlı bombaların kimlikleri ile onlara yardım edenler büyük oranda belirlendi, soruşturma devam ediyor. Suçu işleyen, yardım eden, azmettiren gerçek kişi faillerin yanı sıra devletin istihbarat ve emniyet örgütlerinin sorumluluğu da ilk günden beri tartışılıyor.

Kanlı katliamdan kaynaklanan sorumluluğun bir kaç boyutu var, siyasi sorumluluk, idari ve cezai sorumluluk, zararın giderimi sorumluluğu. Siyasi sorumluluğun işbaşındaki hükümete ait olduğu konusunda bir tereddüt yok, bunun cezasını 1 Kasım seçiminde seçmen kesecek. Kamu görevlilerinin katliamı önlememek ya da kolaylaştırmaktan doğan sorumluluklarının tespit edilmesi ve gereken disiplin ve ceza soruşturmaların açılması bugün için zor gözüküyor, ileride açılabilir, açılmalı. Uğranılan zararın giderilmesi meselesi, yani hukuki sorumluluk ortada duruyor, yüklü hastane masraflarının sosyal güvenliği olmayan yaralılardan istenmeye başlanması devletin hukuki sorumluluğunu güncel hale getirdi.

Sosyal Risk İlkesi

Devletin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile bireyler arasında bireyler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı maddi zararlar yanında manevi zararların da idarece tazmin edilmesini sağlayan bir kurumdur. Anayasa’nın devletin niteliğini “Sosyal Hukuk Devleti” devleti olarak tanımlayan 2.maddesi, idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimde olduğu ve bu eylem ve işlemlerinden doğan zararı devletin ödemekle yükümlü olduğuna ilişkin 125.maddesi hukuki sorumluluğun anayasal dayanaklarını oluşturuyor. Kural olarak yürütülen kamu hizmetiyle nedensellik bağı olan zararlar hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilir. Bunun yanında, idare hukukunda devletin önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği zararları da nedensellik bağı aranmadan tazmin etmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bilimsel ve yargısal içtihatlarda buna kollektif sorumluluk anlayışına dayalı “sosyal risk” ilkesi denmektedir.

Sözün özü, devletin kusuru olmasa da 10 Ekim Ankara Katliamı sonucunda ölenlerin mirasçıları, yaralananlar ve diğer zarar görenler, devletten zararlarının giderilmesini isteyebilirler. Bunun iki yolu vardır, bir tanesi 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanun’a dayanarak 10 Ekim’den itibaren 60 gün içinde Ankara Valiliği’ne başvurmaktır. Valilikte oluşturulan komisyonun belirlediği tazminat miktarında sulh olunursa maddi zararlar bu şekilde karşılanabilir. Bir diğer yol ise 10 Ekim’den itibaren bir yıl içinde İçişleri Bakanlığı’ndan uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istenebilir, Bakanlığın açıkça ya da 60 gün sessiz kalarak zımnen başvuruyu reddetmesi halinde 60 günlük dava açma süresi içinde Ankara İdare Mahkemesi’nde açılacak tam yargı davasıdır. Bu şekilde ölenlerin mirasçıları ölümden doğan cismani zararları ile destekten yoksun kalmadan doğan zararlarının giderimi için maddi ve manevi tazminat, yaralananlar ise her türlü tedavi gideri, tedavide geçen sürede uğranılan işgücü kaybını giderecek maddi tazminat ile çekilen acı ve ızdırap nedeniyle manevi tazminat isteyebilirler. Olayda bedenen sağlığı bozulmasa da ruh sağlığı bozulanlar da tazminat isteyebilirler.

Bu hukuki yolların yanı sıra 1 Kasım’da oluşacak Meclisin çıkartacağı “10 Ekim Ankara Katliamı Mağdurlarının Zararlarının Karşılanması Hakkında Kanun” başlıklı özel bir yasayla zararların daha kolay giderilmesi, yaraların daha çabuk sarılması sağlanabilir. Bu yasama faaliyetinin katliamın unutulmamasına önemli katkısı olacağı gibi kacak yasa yeni Meclisin en anlamlı başsağlığı ve geçmiş olsun mesajı olacaktır

 

 

Arif Ali Cangı

Paylaş
Yazar:
Konuk Yazar

Önceki Haberler

Bir çocuk, deprem ve TOKİ savaşı: Terk etmeyeceğiz!

Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…

11/02/2025

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…

27/12/2024

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…

27/12/2024

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…

24/12/2024

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…

16/12/2024

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…

15/12/2024