Hatırlayanlar olabilir; Adalar konusunda kaygılıyım ve bu kaygılarımı 12 Eylül 2020 tarihinde bu köşede anlatmaya çalışmıştım. Şöyle demişim o yazımda:
Ben kişisel olarak Adalar’a motorlu araç girişinin, vapur seferlerinin başlaması ve 6-7 Eylül olayları benzeri bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum.
Keşke yanılıyor olsaydım. Ama ne yazık ki Adalar’da gerçekten bir şeyler oluyor. Sanki gizli bir yerlerden Adalar ile ilgili bir emir geldi. Adalar’da, bütünüyle gereksiz, hiçbir akılcı amaca hizmet etmeyen işler yapılmaya devam ediliyor. Üstelik aslen yapılması gereken onca önemli iş bir kenarda dururken.
Sanırım bir ya da bir buçuk ay kadar önce Dünya Mirası Adalar Girişiminden sevgili Derya (Tolgay), Büyükada’da Aya Yorgi yolu üzerinde çukurlar kazıldığını ve o çukurlara beton döküldüğünü söyleyip ne olduğu hakkında fikrim olup olmadığını sordu. Doğal olarak hiçbir fikrim yoktu. Biraz araştırınca Büyükada’ya bir Ekoturizm Yolu yapıldığını öğrendik. Evet, yanlış okumadınız; Ekoturizm Yolu!
Adalar Kaymakamlığı’nın resmi internet sayfasında 2 Kasım 2020 tarihinde “Büyükada’mıza Ekoturizm Yolu Projesi” başlıklı bir bilgilendirme metni konulmuş. Bu metinde;
“Büyükadamız için hazırlanan ekoturizm planında; adanın doğal ve kültürel kaynaklarının sürdürülebilirliği esas alınarak hazırlanmış olup, çevreye verilebilecek zararların minimize edilerek en verimli şekilde kullanıcı taleplerinin karşılanabileceği güzergâh seçilerek planlama yapılmıştır.” [1] denilmekte.
Proje kapsamında yalnızca ahşap dikmelerin ankraj noktalarında beton kullanılacak, kalan tüm yapılar (seyir terasları, yağmur barınakları, yönlendirme tabelaları ve ara mesafe tabelaları) ahşaptan yapılacakmış.
Önce ekoturizmin ne olduğunu söylemekle başlamak doğru olacak. Kuşkusuz pek çok tanım yapmak mümkün, yapıldı da. Fakat benim en çok beğendiğim tanımlardan biri Uluslararası Ekoturizm Topluluğu (The International Ecotourism Society) tarafından yapılanı. Bu tanım ekoturizmin bütün boyutlarını kısa ve net bir şekilde ortaya koyuyor. Şöyle ki:
“Ekoturizm çevreyi koruyan, yerel halkın refahını gözeten (sürdüren) ve eğitim ve anlama/yorumlama boyutlarını içeren, doğal alanlara yapılan sorumlu seyahatlerdir.”
Bu tanımı aklımızda tutarak aşağıda paylaştığım fotoğraflara bakmanızı istiyorum şimdi. Çünkü Ekoturizm Yolu Projesi kapsamında yapılan işler bunlar:[2]
Kaymakamlığa ve özellikle de bu projenin ihalesini yapan Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğüne sormak gerekir:
Mutlaktır ki sorulması gereken onlarca soru daha bulunuyor. Yine mutlaktır ki bu soruların pek çoğunun yanıtını bilmediğim için sormuyorum. Bana öyle geliyor ki bu yazıyı okuyan yahut Büyükada’da yapılan şeyleri gören pek çok kişi de dördüncü sorununki başta olmak üzere çoğu sorunun yanıtını gayet iyi biliyordur. O halde son bir soruyla yazıyı tamamlayayım:
Yaptığınız işin gerçekten bir ekoturizm projesi olduğuna inanmamızı mı bekliyorsunuz?
*
[1] Söz konusu internet sayfasından aynen alınmış olup, yazım hataları ve anlam bozuklukları düzeltilmemiştir.
[2] Fotoğraflar sevgili Derya Tolgay tarafından çekilmiştir.
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…