Evvelsi gün, yani 5 Haziran, Dünya Çevre Günü idi. Gezi Parkı olayları vesilesiyle AKP belediyeleri çevreciliklerini ispat etme ihtiyacı hissetmiş olmalı, dört elle sarılmışlar bu özel güne. Kendilerince “asıl çevreci biziz” diyecekler. Tayyip’in konuşmasında altını çizdiği husus da aynı. Şöyle diyordu Başbakan, hatırlayın: “Biz [şu kadar] ağaç diktik. Neden? [Bu kendine soru sorup cevaplamasını gerçekten komik buluyorum. İlkokul yıllarıma geri dönüyorum. Peki nedenmiş?] Çünkü biz çevreciyiz.”
5 Haziran’a geri dönelim. Şu görsellere bakın. Üsküdar Belediyesi’nin bastırdığı afişler, hemen evimin önündeki reklâm panosuna asmışlar:
Gezi parkını hiç anlamamış Üsküdar Belediyesi. Gökdelenlerle dolu bir şehir. Çevresinden kopmuş bir ada, havada uçuyor. Hiçlikten gelen bir karayolu, arabasız. Üstte balonlar var ne alâkaysa. Çevreci AKP. Üstelik ağaç da dikebiliyorlar.
Bir yönetici kadrosu bu kadar şuurunu kaybedebilir mi? Böyle bir şehircilik anlayışının reklâmını yaparak Dünya Çevre Günü kutlanabilir mi? Kelimeler bu kadar aşınabilir mi?
Bir tür oyun oynanıyor. Olmasın mı? Olsun, altına “bu bir reklâmdır” yazsınlar, kendilerini de ciddiye almasınlar, biz almıyoruz çünkü. Gezi Parkı’na da reklâm yapmaya gelirler mi acaba yakında? Sosyal sorumlukları var sonuçta, kaçsanız da kurtulamıyorsunuz.
Dünkü çevre etkinliklerinden bir fotoğraf. HP sponsorluğunda çocuklarla kravatlı adamlar poz veriyor. Konu çevre ve çocuklar gene her zamanki gibi siyasetin konu malzemesi.
Gezi Parkı Direnişi’nin umuyorum ki çok daha kapsamlı etkileri olacak. Bütün şu görüntüler, “çevreyi asıl biz koruruz” mesajını aktarmaya çalışırken içine düşülen bu çaresizlik, bir yandan hükümetin ne kadar hazırlıksız yakalandığının resmi. Dünyanın ne kadar gerisinde kaldıklarını, çevre anlayışlarının betona nasıl çakıldığını gösteriyor.
Sezai Ozan Zeybek