İyi ki de öyle yapmışım. Dün akşam saat 20:30’da Küçükçiftlik Park’a vardığımız andan itibaren tüm renkleri ve sesleri içime çekmeye ve depolamaya çalıştım, mümkün olduğunca atlamadan etrafımda olan biteni izlemeye çabaladım. Geceden beri de düşünüyorum nasıl toparlasam da derli toplu iki laf etsem diye ama olmayacak. Çünkü:
Zor bir akşam geçirdim ben Pinima’da dün gece.
Hoş bu ülkede ne kolay ki? Hayat sert ve zor: insanı kavradığı noktada ezip geçiyor sanki. İşin enteresan yanı, oyunun size anlatmaya çalıştığı her şeyin yararınıza olduğunu biliyorsunuz içinizde bir yerlerde fakat çok canınız yanıyor. Kabullenmek kolay değil.
Bu nedenle Mi Minör hazmetmesi zor bir oyun.
Evet, tamam, alıştığımız sahne performanslarının birçoğundan farklı. Çok alışık olmadığımız bir şey konuyor önümüze. Her yeri takip etmek istiyorsunuz, herkesi görmek ve her sesi duymak için şekilden şekle giriyorsunuz. Eğer esnek değilseniz de benim gibi ertesi gün hem sırtınız hem de boynunuz ağrıyor. Ama sıkıntı bu değil.
Sıkıntı daha temel, daha basit: Biz aslında bu Pinima’yı biliyoruz ve Başkan’ı garipsemiyoruz.
Anlayacağınız, hem Pinima’yı hem de Başkan’ı izlediklerimizden tiksinecek, korkacak ve içimiz kıyılacak kadar iyi tanıyoruz.
Başkan hepimizi seviyor, hepimiz için uykusuz geceler boyunca düşünüyor düşünüyor düşünüyor. Tüm yasaklar tabii ki bizlerin iyiliği için. Anaların kutsallığını korumak, kadınların namusuna halel getirmemek, düşüncenin getireceği tüm tehlikeleri (hafazanallah ya uzaylılar alır da götürürse??) bertaraf etmek için yemeden içmeden yeni kanunlar, yeni yasaklar getiriyor Başkan bize.
Kadınların dondurma yalaması yasak: ya erkekler baştan çıkarsa? Allah muhafaza!
Kitap okumaya gerek yok: kitap özetleri kitaplaştırılarak hap şeklinde veriliyor sana nasılsa, sen mutfağınla uğraş, ince ve zayıf kal, bir saatten sonra dışarılarda dolanma ve itaat et. Kadın dediğin anadır, kutsaldır. Kutsallığını bil, edebinle otur. Yoksa paketler gönderirler seni evine.
Düşünme, konuşma, isteme, bekleme.
Bunların hepsini senin yerine Başkan’ın yapar nasıl olsa. Bu nedenle, yasaklara uy, yaşa git.
Yasama – Yürütme – Yargı halkın iyiliği için Yaşama – Yürütme – Yazgı’ya dönüşür, milletvekillerinin gereksizliği tescillendiği için bu makamlar feshedilir. Dışişleri gereksizdir, lağvedilir. Ama bunlar tabii ki sorun değildir çünkü her şey halkın iyiliği içindir!
Kabul eder de akıp gidersen oyun boyunca, ne mutlu sana! Yoksa Piyanist’in kaderi bekliyor seni: eziyet görüyorsun, tartaklanıyorsun, her türden işkencelere tabi kalıyorsun. Güçlüyse iraden ve korkmadan haykıracak kadar kuvvetliyse ciğerin, belki o zaman bir şansın olabilir. Yoksa yitip gidiyorsun sistemin içerisinde.
Ve nihayetinde özgürlüğün yolu (gene ve her zamanki gibi) sanattan geçiyor: müzikle haykırabiliyorsun ancak “olması gereken”i. Olduğu kadar o da.
Toplum dediğin kör topal takılıp giderken Başkan’ın peşinden, bir Piyanist gerekiyor her topluma (kurban edilmek üzere).
Yazacak aslında o kadar çok şey var ki! Hiçbirini yazmaya varmıyor elim. Zaten herkes gidip kendi için deneyimlemeli, kendi hacını kendi sırtlanmalı ve ne acısı varsa çekecek o acıyı çekmeli.
Ekip olarak büyük emek harcamış ve şahane bir iş kotarmışlar, detaylarına girecek teknik bilgim olsaydı ne güzel olurdu ama ben sadece bir izleyici olarak edindiğim izlenimi yazabiliyorum. Yine de, dayanamayarak ufacık bir not düşüp Pınar Öğün’ün enerjisine nasıl da hayran kaldığımı ilan ediyorum burada.
Günümüzün şartlarını düşününce projenin içinde yer alan herkesin cesaretine de ayrıca şapka çıkartmak lazım zira malumunuz, sürüden ayrılmak kolay değil!
Tek mini eleştiri ses düzenine: şarkıların bir kısmını neredeyse hiç anlayamadık, bilgilerinize.
Son bir not: oyunun bütününü çok sevdim evet ama finale ayrıca bayıldım!
Gidin, görün, izleyin, sonra söyleyin bakalım: Pinima neresi?
Aslı Günel
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…