“…Bilimsel gerçeklerin rehberliğinde, liyakatin ön planda olduğu, kurumlar arası işbirliğini de içeren yangın öncesi, sırası ve sonrasına yönelik olarak kapsamlı bir organizasyon ve altyapı planlamasının yapılması ve var olan eksikliklerin bir an önce giderilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde 2021 yılı ağır tecrübelerinin ötesinde yeni tecrübelerle karşılaşmak hiç de uzak değildir!”
Bu cümleler Türkiye Ormancılar Derneği’nin Türkiye’de Ormancılık 2022 Raporu‘ndan.
Peki 2021 yazında neler yaşanmıştı? Hatırlayalım:
Bu mega yangın, Türkiye’nin yıllık yanan alan miktarı verilerine olağanüstü artış şeklinde yansıdı. 2019-2021 döneminde yanan alan miktarı yüzde 541 seviyesine ulaştı.
İstanbul Üniversitesi Ormancılık Fakültesi‘nden Doç. Dr. Cihan Erdönmez, bu büyük 2021 yangınlarının ‘sürpriz olmadığını’ söylüyor:
“Artık yangınların ve yanan alan miktarının artacağı aşikar. Ormanlarda insan hareketliliğini artıran politikalar ve orman yangınlarını söndürmekle görevli Orman Genel Müdürlüğü‘nün (OGM) zaaflarını bir kenara koysak bile, iklim değişikliği nedeniyle her sene daha sıcak, daha kurak bağıl nemin daha düşük olduğu bir süreç bizi bekliyor.”
Erdönmez, önümüzdeki yangın sezonuna dair ise eksiklik ve gecikmelere rağmen yapılan ekipman ve personel alımının geçen seneye göre söndürme konusunda daha etkili olabileceğini düşünüyor.
Bu yıl orman yangınlarına ayrılan büteçenin yaklaşık 2,5 milyon lira olduğunu hatırlatan Erdönmez, “Geçen seneden kurumsal dersler alınmasa bile, bu dersler politika düzeyine ulaşamasa bile orman şeflikleri daha tetikte olacak yangınlara karşı” diyor.
Bu yıl bütçe artışının yanı sıra, ‘geçen yıl kullanılmaz durumda olduğu iddia edilen THK yangın söndürme uçakları filoya eklendi böylece OGM verilerine göre Türkiye genelinde yangına müdahale etmek üzere filoda 20 uçak, 55 helikopter, 8 İHA, 2 bin 270 ilk müdahale aracı, 1350 arazöz ve 692 iş makinası bulunuyor.
Geçtiğimiz yıllarda orman yangınları için ayrılan bütçede ise özellikle 2008 yılından sonra düşüş gözleniyor:
Erdönmez, “Bütçe başlı başına hiçbir şeyi göstermez” diyor: “Ama gecikmiş olsa bile personel alımı (ocak-şubat ayında eğitimlerinn tamamlanması gerekirdi), hızlı söndürülmesinde etkisi olacaktır. Yine kiralanan uçaklar olduğunu biliyoruz. Tabii gönlümden geçen, bunun kiralama hizmeti alınarak değil, direkt OGM filosuna katılması ve OGM’ye ait olmasıydı.”
Yangına müdahele konusunda tablo buyken, asıl soru ise hala önümüzde duruyor: Orman yangınlarını önlemek için neler yapılabilir?
Erdönmez, iklim krizinin etkisini kenara koysak bile, Türkiye’nin kendine has orman yönetimi politikalarının tüm bu yangınları artıran temel faktör olduğunun altını çiziyor:
Orman parçalanmasının orman yangınlarını artıran temel sebep olduğunu unutmamamız lazım.
Orman ekosistemlerinn parçalanmasının sonuçlarını Erdönmez şöyle özetliyor:
“Ormanlar durup dururken parçalanmaz. Biz ormanlardan ne kadar çok yol geçirirsek, enerji nakil hattı geçirirsek, maden işletmelerine izin verirsek;
ne kadar çok havalimanı yaparsak, katı atık bertaraf tesisi yaparsak ormanlar daha küçük parçalara bölünür. Bu durumun yangınlar dışında da ekeolojik olarak yaratacağı onlarca farklı vahim sonuç var. Ama aynı zamanda orman yangınlarının çıkmasını da, yayılmasını da kolaylaştıran bir etken. Çünkü bu parça sayısının artması, insan faaliyetlerinin artmasıyla ilgili.”
Sadece 11 yıl içinde ormanlardaki parça sayısındaki artış yüzde 56’yı aştı.
10 hektardan küçük orman alanı sayısı yüzde 118 arttı.
2020 yılı sonu itibarıyla toplam 748 bin hektar orman alanı madencilikten enerjiye, turizmden ulaştırmaya uzanan geniş bir yelpazedeki uygulamalara tahsis edilmiş durumda. 2016-2020’de ise yıllık ortalama tahsis miktarı yaklaşık 39 bin hektardı.
Erdönmez bu durumu, “Ormanlar lunaparklar gibi işletilmeye başlandı” sözleriyle değerlendiriyor:
“Ormanlardan bir şekilde para gelsin de, ekosistem ne oluyor, yangın tehlikesi ne oluyor, ormanların sürdürülebilirliği ne hale geliyor… Bunların hiç dikkate alınmadığı bir süreç yaşıyoruz.
Vahim, akla ziyan ve açıklamakta zorluk çektiğim bir süreç maalesef…”
Haber/Fotoğraflar: Mehmet TEMEL ve Cansu ACAR * Hatay’da depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen kent…
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer…
İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli…
Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi askıya çıktı. Projeye göre, plajın sağ…
Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı olan “Pirosmani” kukla tiyatrosu gösterisini 16.…
Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen, Kasımlı, Doğancılar, Kocaman ve Alaplı'ya sınır…